Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 2002 00:00
MEĞER Dalaman'dan şifalı selenyumlu termal suları fışkırıyormuş.Kükürtlü çamurları da cabası.Dalaman'ın bu özelliğinin farkına varan işadamı Ertaş Kasidecioğlu kolları sıvıyor ve dört yıl önce burada ThermaMaris SPA Oteli'ni kuruyor.Yaklaşık 10 milyon dolara malolan bu sağlık ve güzellik merkezinin bir önemli özelliği daha var: Sedef hastalığına iyi gelen Sıvas'ın ünlü Kangal balıkları.Ertaş Kasidecioğlu'na göre, ThermaMaris Oteli'nin‘‘anahtarı’’ işte bu minik balıklar.Peki Sıvas'ın bu balıkları Dalaman'a nasıl ulaşmış?İşte bunun hikayesi çok ilginç.Sesu kozmetik ürünlerinin kurucusu olan ve 1970'li yıllarda Almanya'da bu kez Sessu markasıyla aynı ürünleri üretip 33 ülkeye ihraç etmeye başlayan Kasidecioğlu anlatıyor:‘‘Bir yıl önce Alman SAT-1 televizyonu ile Sıvas'ta balıklı kaplıcaları ziyaret eden Georg Seidler adındaki bir televizyoncu tutuyor Almanya'ya birkaç
balık götürüyor. Bunları özel havuzlarda üretmeye ve Almanya'nın çeşitli şehirlerinde satmaya başlıyor.’’Kasidecioğlu, Seidler'in bu balıkları satın alıp almadığını bilmiyor. Ancak Sıvas'taki kaplıcadan balık almanın yasak olduğunun farkında. Bu yüzden Dalaman'daki şifalı sular için tanesi 35 Euro'dan Seidler'den balık satın alıyor.Yani Sıvas'ın balıkları Almanya üzerinden tekrar vatanlarına dönüyorlar. Ancak bu kez kendilerini Sıvas'ın değil, Dalaman'ın selenyumlu sularında buluyorlar.Bu arada küçük bir bilgi notu; balıkların tedavilerinde etkili olmaları için selenyumlu şifalı su şart.Ertaş Kasidecioğlu'na bakarsanız, Almanya'dan aldığı balıklar Sıvas'takilerin torunları. ‘‘Bunlar sanki eğitilmiş gibi, kimi operatör, kimi yaraları iyileştiren terapist’’ diyor.Sessu fabrikasını birkaç yıl önce bir Alman'a satan Ertaş Kasidecioğlu, ThermaMaris'i dünyanın önde gelen sedef tedavi merkezi haline dönüştürme umudunda. ThermaMaris'te havuzlarda balıkları yetiştirmeye başlamış.Peki Sıvas'taki Kangal Balıklı Kaplıca, Almanya'nın tanesi 35 Euro'ya sattığı balıkları bizzat pazarlayamaz mı?Merak edip Sıvas kaplıcalarının yöneticisine sordum.Şöyle bir cevap aldım: ‘‘İnsanların buraya gelip tedavi olmalarını istiyoruz’’...Güzel, ama bu arada balıkları kaptırmışlar....Türkiye'nin en büyük tatil köyü şimdi ne durumda?ThermaMaris'te sadece Kangal balıkları yok elbet.Çamur ve şifalı suların kullanıldığı her türlü güzellik ve sağlık programları mevcut. Mesela 250 Euro'ya, 5 gün otelde kalıp, çeşitli programlardan yararlanabiliyorsunuz.Üç ay önce otelin yöneticiliğini üstlenen Melike Doğruer, turizm sektörünün pek yakından tanıdığı bir isim. Sheraton, Merit Antik Oteller zinciri, Yapı Kredi'nin İnternational Şirketi'de uzun yıllar üst düzey yönetici görevlerinde bulunmuş.ThermaMaris'e de damgasını vuracak gibi görünüyor.Bu arada, Kasidecioğlu ile sohbette, ThermaMaris'in hemen arkasındaki İncebel tatil köyünün de hikayesini öğreniyorum.İflas ettikten ve rüşvet skandalından sonra ABD'ye kaçan işadamı Selim Edes'in ESKA Şirketi, 1980'li yılların sonunda Türkiye'nin en büyük tatil köyü projesi İncebel'in inşasına başlıyor.‘‘Villalar 100 bin dolara Almanya'da büyük reklam kampanyalarıyla pazarlandı. Ben dahil herkes kapış kapış aldı.Proje 650 evi kapsıyordu. Vakıfbank'ın teminatıyla satıldı’’...İncebel ne yazık ki şimdi hayalet köy görüntüsünde.230 villa Vakıfbank'ın üzerinde. İnşaatları tamamlanmamış, kapı, pencereleri yok. Ayakta zor duruyorlar.Geri kalan 400 evden çoğunda da oturulmuyor.Çünkü, Selim Edes'in iflasından sonra bu kez Orman Bakanlığı devreye giriyor ve villalar orman arazisi üzerine inşa edilmiş gerekçesiyle ev sahiplerini mahkemeye veriyor.Ev sahiplerinin çoğu yurtdışında yaşadıklarından tebligat çıkartılamıyor. İnsanlar oturamıyor, evlerini satamıyor. Milyonlarca dolar havaya uçup gitmiş.Kasidecioğlu, ‘‘İncebel Almanya'da büyük olay oldu. Tatil köyünün kurtarılması için dernekler kuruldu. Zamanın başbakanı Helmut Kohl, bir keresinde Mesut Yılmaz ile görüşürken meseleyi gündeme getirdi. Yılmaz halledeceğine ilişkin söz verdi’’ diyor.İşte, en büyük tatil köyü projesinin nasıl en büyük rezalete dönüştüğünün hikayesi.21 yaşındaki yılın girişimcisi ABD'li Türkiye'deİSTANBUL hareketli günlere alıştı.Avrupalı patronların çıkarmasından sonra önümüzdeki 12-15 Haziran tarihlerinde Avrupalı genç girişimcileri (Jaycees) ağırlıyoruz.Junior Chamber İnternational'ın her yıl düzenlediği Avrupa Konferansı'nın burada yapılmasında büyük katkısı olan JCI Konferans direktörü Dr. Rıza Kadılar anlatıyor. Konferansın ana teması ‘‘Girişimciler İş Başında.’’‘‘Girişimcilik derken sadece iş hayatını ele almıyoruz’’ diyor Kadılar. ‘‘İnsanın kendi yaşamıyla ilgili kararlar alması ve bunları uygulaması gibi geniş bir çerçeve çiziyoruz.’’Peki Jaycees'lerin ana felsefesi nedir diye soruyorum.Cevap şöyle: ‘‘Ekip çalışması, kendini geliştirmek ve vizyonunu açık tutmak.’’Yani liderlik vasıfları için gereken şeyler.Clinton, Chirac, Nakasone gibi dünyanin önde gelen liderleri gençliklerinde JCI üyeleri olmuşlar.İstanbul'daki toplantıya dönersek, Lütfi Kırdar'ın 9 ayrı salonunda ‘‘Girişimciler İş Başında’’ temasıyla verilecek eğitimlerde ünlü konuşmacılar var. Bunlardan bir tanesi konuşma başına 50 bin dolar alan Dr. Kerry Johnson. Sıkı durun bir diğeri de ‘‘yılın girişimcisi’’ seçilen 21 yaşındaki Kevin Colleran.Söylenenlere göre, 9 yaşından beri girişimciliğin her alanında faaliyet gösteren Colleran ‘‘Genç Yaşta Nasıl Milyoner Olunur’’ konulu bir seminer verecek.Her biri farklı sanayilerde olmak üzere 5'ten fazla şirket kuran Colleran'ı dinlemek isteyen, gençler ve zengin olmayı hálá hayal eden orta yaşlılar 13 Haziran'da mutlaka Lütfi Kırdar'a uğrayın.
button