Umut ERDEM/ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2011 00:00
ÖLDÜRÜLEN aydınların ailelerinin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu, Meclis’e giderek yarın gerçekleşecek Sivas Davası’nın firari sanıklar açısından zamanaşımına uğramamasını ve Meclis’te faili meçhul cinayetlerle ilgili araştırma komisyonu kurulmasını isteyecek. Sivas’ta öldürülen Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan, “Zamanaşımının kaldırılmasını, katillerin ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşmasını istemiyoruz” dedi.
Eren Aysan, Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok, Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, Hrant Dink’in oğlu Arat Dink, Turan Dursun’un oğlu Abit Dursun, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, İlhan Erdost ailesinden Gül Erdost, Cevat Yurdakul’un eşi Ülker Yurdakul’un olduğu 15 kişi bugün Meclis’te olacak. Platform üyeleri TBMM İnsan Hakları Komisyonu başta olmak üzere CHP ve BDP gruplarına taleplerini iletecek. Randevu taleplerine yanıt geldiği takdirde AK Parti Grubu da ziyaret edilecek.
15 kere reddedildi
Eren Aysan, daha önce de “siyasi cinayetlerde zamanaşımının kaldırılması ve Meclis araştırma komisyonlarına işlerlik kazandırılması için” Meclis’e sundukları dilekçeyi tekrarlayacaklarını belirterek şunları söyledi: “BDP ve CHP’lilerin önergesiyle sunulan dilekçe iktidar partisi tarafından 15 kere reddedildi. Kemal Türkler davası zamanaşımı nedeniyle düştü. Aynı şeyin yarın Sivas davası için de tekrarlanmaması için davanın zamanaşımına uğramaması ve Meclis Araştırma Komisyonuna işlerlik kazandırmak için yeniden Meclis’e gidiyoruz. Sivas davasının da zamanaşımı nedeniyle düşeceği bilgisine sahibiz. AKP’den henüz randevu talebimize bir cevap gelmedi. Daha önceki görüşmemizde ilk önce AKP kabul etmişti. Düzenleme yapılsaydı Kemal Türkler davasından yargılanan sanık şu anda elini kolunu sallaya sallaya dışarıda dolaşmazdı. Babamların davasında da çok tatsız ilerleyen bir takım şeyler oldu. Yurtdışında olduğunu düşündüğümüz, davanın en önemli sanıklarından Cafer Erçakmak vefat etti. Oysaki biz onun çok ciddi bir şekilde arandığını düşünüyorduk. Başka bir sanık da yurtdışında kırmızı bültenle aranmasına rağmen Türkiye’de resmi nikah yapmış, ehliyet almış. Avukatlarımız bunu tesadüfen bulunca gerçekten dudaklarım uçukladı.
Meclis Araştırma Komisyonu’nda ‘devlet sırrı’ denilen bir madde var. Bütün bu cinayetler ‘devlet sırrı’ denilen maddeye takılıyor ve komisyonun bütün işlerliği duruyor. Bu ülkede aydınların öldürülmesi devlet sırrından daha önemli değil herhalde.”
Sabaha kadar babamı bekledim
KATLİAM günü yaşadıklarını kaleme alan Şair Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan özetle duygularını şöyle aktardı:
“15 yaşıma bastığım günler yeniydi. Telefon çaldı. Babam Sivas’tan aradı, sesinde tuhaf bir tedirginlik: ‘Cuma gününe kalmak istemiyorum, geleceğim’. Hiç hevesli değildi ki zaten gitmeye. Akşam televizyonda “Sivas’ta olaylar” başlığı. Babamın hemen geleceğini düşündüm. Ve televizyonda İçişleri Bakanı Gazioğlu’nun açıklaması. ‘Ölenlerden ilk sekiz kişinin kimlik tespiti yapıldı, isimlerini sayayım.’ Behçet Sefa Aysan dördüncü isim. Sessizlik deldi geçti bedenimi. Sabaha kadar mavi odamda bekledim, babamı. Gelecek ve ben afacan bir mutlulukla koşacağım yanına. Ertesi gün anneme bir bardak çay uzattım. Gördüm gözünde yaş yerine kan var. Büyüdü gözündeki kan pıhtısı. Günlerce, aylarca gitmedi. Her gün kendini battaniyelerin altında sakladı. Bir gün ayağa da kalkamaz oldu, ağrıdan acıdan duramazdı. Defalarca ameliyat masasına götürdüler annemi. O gideceği yeri bilerek ince bir çizgi gibi gülümsedi. Biz bu ülkeye bütün bunları hak edecek ne yaptık? Yanıtlayacak tek bir sözcük bile bulamıyorum. Bu ülke daha çok erken ölümlere gebe. Baba bu ülke sana ne yaptı? Ne diyeyim şimdi. On altı yıldır ayrıyız seninle.”