Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar görüşlerini Hürriyet’e şöyle dile getirdi:
Baran Bozoğlu (Çevre Mühendisleri Odası Başkanı): Türkiye’nin bu alanları iklim değişikliği, kuraklık, biyoçeşitliliğin azalması sorunlarını göz özününde bulundurarak değerlendirmesi gerekiyor. Özellikle yeraltı su kaynakları başta olmak üzere su kaynaklarının korumaya alınması çok önemli. Tuz Gölü kurudu deyip korumaktan vazgeçemezsiniz. Burası 1. derece sit alanı. Halihazırda Şereflikoçhisar’ın kanalizasyon suları arıtılmadan Tuz Gölü’ne veriliyor.
Eyüp Muhçu (Mimarlar Odası Genel Başkanı): Çalışma gerçeklik kazanırsa tarihi sit alanları, özel çevre koruma bölgeleri, anıtsal sit alanları, arkeolojik sitler, kıyılar tahribata uğrayacaktır. Yüksek yoğunluklu inşaat izni verilmesi demektir.
Orhan Sarıaltun (Şehir Plancıları Odası): Böyle bir değişikliğin özel şirketlere verilerek yapılması çok endişe verici. Meslek odaları, sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışma yapılmalıydı. Doğal alanların korunmasına yönelik açtığımız çok sayıda dava var. Yeni koruma alanlarına ilişkin bu kararlara da dava açacağız. Yürütmenin durdurulması ve kararların iptalini isteyeceğiz.
Prof. Doğan Kantarcı (İstanbul Üniversitesi Toprak İlmi ve Ekolojisi Anabilim Dalı eski Öğretim Üyesi): Sit kavramını değiştirebilirsiniz, mutlak koruma alanı yapabilirsiniz. Ama bir orman yandı diye sit kapsamı dışına çıkaramazsınız. Tuz Gölü’nü çalıştım ben. Göl niye küçüldü, çünkü Aksaray’ın oraya baraj yaptılar. Suyu verdiğinizde yeniden eski haline gelir. Özelliğini kaybetmiş bir alanı kapsamdan çıkarmak yerine özelliğini sürdürmesi için koruma kapsamına almak gerekir.