Sırp Kasabı Arkan'ı Miloseviç susturdu

Arkan'ın iki korumasıyla Belgrad'ın ünlü Intercontinental Oteli'nin lobisinde kurşun yağmuruna tutularak öldürülmesi, ülkede bir kaç yıldır süren faili meçhul cinayetlere bir yenisini daha eklemiş oldu.

Suikast ile ilgili bir çok soru aydınlığa kavuşmayı bekliyor. Polis, olay yerine gazetecilerin girmesini engelledi. Arkan'ın yanında baldızının da bulunduğu ve genç kadının yaralandığı da gelen haberler arasında.

Özellikle Sırp muhalefeti, Arkan'ı vuranların ortaya çıkmayacağını savunuyor. Çünkü saldırı çok profesyonelce planlanmıştı. Arkan bir süredir zırhlı otomobil ve çok sayıda koruma ile dolaşıyordu. Saldırı anında diğer korumaların nerede olduğu ise bilinmeyenler arasında.

Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından aranan Arkan'ın Sırbistan üst düzey yönetimini ve yine kendisi gibi savaş suçlusu olan Slobodan Miloseviç'i suçlayacak çok fazla bilgiye sahip olduğu biliniyor. Yeraltı dünyasındaki ilişkilerden üst düzey yönetimin bağlantılarına varıncaya kadar bir çok ‘‘kirli işte’’ imzası bulunan Arkan'ın ‘‘susturulduğu’’ ileri sürülüyor. ABD, Hırvatistan ve Bosna Hersek, ayrı ayrı Arkan'ın başına para ödülleri koymuştu.

Göz, burun ve ağzından vuruldu

İki suikastçi, otelin lobisinde oturan Arkan ve koruması Milenko Mandic'e büyük bir soğukkanlılıkla yaklaştı. Biri ileri çıktı diğeri geride kaldı ve öne çıkan suikastçi, saldırı amaçlı kullanılan Heckler marka otomatik bir tüfekle Arkan'ı kurşun yağmuruna tuttu. Koch marka otomatik tüfek kullanan diğer tetikçi de Arkan'ın yanındakileri vurdu. Suikastçiler koruma Milenko Mandic ile Dragan Garic'e bel hizasından ateş etti. Arkan'ı ise, 3 kurşunla başından vurdular. 38 el ateş eden saldırganlar, Arkan'ı gözü, ağzı ve burnundan vurdular. İki saldırgan kısa sürede ortadan kayboldular.

Belgrad'da profesyonel bir ekip tarafından öldürülen ‘‘Arkan’’ kod adlı Sırp kasabı Zeljko Raznotovic'in Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç aleyhine çok şey bilmesi nedeniyle susturulduğu öne sürülüyor.

Gizli servisin tetikçisi

ARKAN Sırbistan gizli servisinin bir numaralı adamıydı. 17 Nisan 1952 yılında Karadağlı bir subay babanın oğlu olarak Slovenya'da dünyaya geldi. ‘‘doğuştan katil’’ deyimini aratmayacak bir yaşantısı oldu. 17 yaşında hapishaneyle tanıştı. Genç yaşta İsveç, Belçika, Hollanda ve Almanya'da bir çok banka soygunu gerçekleştirdi. 1970'li yıllarda iki defa yargılandı, ancak her defasında kaçmayı başardı. Ülkesine dönünce, kumar ve kaçakçılık işlerine girişti. Yugoslavya Federasyonu'nun sallanmaya başladığı 90'lı yıllarda gizli servisin dikkatini çekti. Gizli servis adına Hırvat ve Kosovalı Arnavut muhaliflere Almanya'da suikastler düzenledi. Hatta Belgrad'ın Kızılyıldız futbol takımının Hırvatistan'da oynadığı maçlarda yine gizli servis adına provokatörlük yaptı, Hırvat ve Sırp taraftarlar arasında olaylar çıkardı. Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç'le de bu yıllarda tanıştı. Miloseviç ve ekibinin arasına da girdi.

Yogoslavya parçalanmaya başladığı zaman Kızılyıldız takımının merkez binası karşısında bir şekerci dükkanı açtı. Kısa süre sonra bu şekerci dükkanı gizli servis ajanları tarafından korunmaya başladı.

SABIKA DOSYASI

250 hastayı kurşuna dizdi

1991 yılında siyah üniforma giyen ‘‘Kaplanlar’’ adlı bir milis kuvveti kurdu. Kaplanlar isimlerini Vukovar kentinde bir hastanede 250 hasta Hırvat'ı kurşuna dizerek duyurdu.

1992-95 yılları arasında Kaplanlar, Bosna Hersek'de çocuk ve kadınların da aralarında bulunduğu binlerce kişiyi öldürdüler, Müslüman kadınlara tecavüz politikası başlattılar ve toplu mezarlara imzalarını attılar.

1993 yılında Sırbistan parlamentosuna giren Arkan, Eylül 1997'de Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde savaş suçlusu olarak hakkında dava açıldı. Ancak kamuoyuna duyurulmadı.

Mart 1999'da Arkan ve Kaplanlar'ın Kosova'da eylemlere başladığı açıklanınca Mahkeme, Arkan'ı resmen suçladı. Arkan bu sırada Hyatt Oteli'nde yabancı gazetecilere Batı aleyhinde demeçler veriyordu.

NATO savaş uçakları Hyatt Hoteli'ni vurunca Arkan kamuoyu önüne çıkmaktan çekinir oldu. Arkan bir süredir öldürüleceğinden endişe ediyordu.