Güncelleme Tarihi:
Amerikan polisinden Türk kadına işkence
ABD Dışişleri Bakanı'nın insan haklarından sorumlu yardımcısı Harold Koh, Türkiye'de insan hakları nutukları atarken, ABD'nin Utah Eyaleti'nde bir Türk vatandaşı, Amerikan polisinin akıl almaz işkencesine maruz kaldı. ABD'nin Salt Lake City Havaalanı'nda Delta Havayolları'ndan bilet alan ve uçağı şirketin hatası yüzünden kaçıran Türk turizmci Mehlika Seval, hatanın düzeltilmesini beklerken, kendini bir anda elleri kelepçeli halde karakolda buldu. Portland'daki bir iş görüşmesi için Delta Havayolları'nın 1631 sefer sayılı Chicago-Pordland uçağına bindiğini belirten Seval, 26 Temmuz'da başına gelenleri şöyle anlattı:
‘‘Salt Lake City-Utah'da uçak değiştirip saat 11:10'da 1063 sayılı Delta uçağı ile Portland Oregon'a hareket edecektim. Ancak uçak Chicago'dan yarım saat rötarlı kalktı. Uçaktaki görevlilere mutlak surette Portland uçağına yetişmem gerektiğini söylediğim zaman, merak etmemem gerektiğini bildirdiler. Salt Lake City Havaalanı'ndan aktarmalı gideceğim Portland uçağına yetişmek için V13 kapısına vardığımda, Portland uçağının kapısı kapatılmaktaydı. Görevlilere uçağa binip binemeyeceğimi sordum, (hayır) yanıtı aldım.’’
REZALET BAŞLIYOR
Delta Havayolları'nın danışma masasına gittiğini ve burada kendisi gibi uçağı kaçıran 50 kişinin daha bulunduğunu kaydeden Seval, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Sırada 20 dakika bekledikten sonra, bir şirket yetkilisi bizim bulunduğumuz bölüme geldi. Derdimi ona anlattığım zaman, bana ne yapmaları gerektiğini bilmedikleri cevabını verdi ve uzaklaştı. Yaklaşık 1 saat 20 dakika bekledikten sonra hala 35. sıradaydım. Aynı yetkili tekrar geldiğinde, sıradakilerin de duyabileceği şekilde, hatanın uçaklarının yaptığı 30 dakikalık rötardan kaynaklandığını, bize yardımcı olarak, en kısa zamanda uçuşumuzu sağlamaları gerektiğini hatırlattım. Görevli kadın, aynı umursamazlıkla, (beklemem gerektiğini) söyleyerek gitti. Bu sırada 2 polis içeriye girdi, odada kafamı iki kez duvara vurup arkadan bileklerime kelepçe taktılar. Kollarımda kelepçeyle hareket edemediğim halde, kollarımı ve omuzlarımı çirkin bir şekilde tutumaya ve sıkmaya devam ettiler. Polislere, ellerini vücudumdan çekmeleri gerektiğini ve ceketimi giymek istediğimi söyledim. Kafamı duvara dayayarak kelepçeyi çıkardılar ve ceketimi giydim. Tekrar kafamı duvara vurarak, kelepçeyi taktılar.’’
SÜRÜKLEDİLER
Polisin kendisini alanda kelepçeli olarak sürükleyerek karakola götürdüğünü belirten Seval, ‘‘Karakolda beni nezaret gibi bir yere koymak istediler. Hasta olduğumu, nezarete atarlarsa doktor çağırmak zorunda kalacaklarını söyledim’’ dedi. Seval, Türk Konsolosluğu'nu aramak istediğini söyleyince, kendisine, ‘‘Konsolosluğun bize bir şey yapamaz’’ yanıtı verildiğini söyleyerek şunları söyledi: ''Avukatımla görüşmek istediğimi söylediğimde, tek telefon hakkı verdiler. Avukat arkadaşım Miki Brian'ın ofisini arattım. Ellerim hala kelepçeliydi. Gözyaşları arasında telesekretere mesajımı bıraktım. Bir Amerikalı avukatım olması, onları motive etmiş olmalı ki, kelepçelerimi açtılar.'' Kendisine zorla bir belge imzalatılmaya çalışıldığını kaydeden Seval, ‘‘Belgeyi imzalamak istemediğimi söyleyince, yine kollarımı büküp beni belgeyi imzalamaya zorladılar. Sonra da 11 Ağustos saat 10.00'da mahkemeye gitmem gerektiğini belirten bir kağıt imzalatarak beni serbest bıraktılar’’ dedi.
Neyle suçlandığını sorduğunda, kağıda ''düzeni bozmak'' diye yazdıklarını, silahlı saldırı, alkolizm, bağırma gibi uzun bir kanun maddesini okuduklarını belirten Seval, ‘‘Silah olarak sadece dişlerim var, içimden de sizi ısırmak geliyor. Beni böyle suçlayamazsınız dedim. Sonra o maddeleri kullanmayacaklarını söylediler’’ dedi.
Türkiye'nin Chicago Başkonsolosu Yavuz Aktaş, mahkemenin yapılacağı 11 Ağustos günü Seval'in Chicago'da bulunamayacağını Salt Lake'deki yetkililere bildireceklerini söyledi.
Yaşadıklarını ağlayarak anlattı:
Tek yaptığım hakkımı aramak
AMERİKA'da polisin işkencesine maruz kalan Mehlika Seval, Kuşadası'ndaki evinde hha muhabiriyle görüştü. Yaşadıklarını ağlayarak anlatan ve başına gelen bu olaydan sonra ABD'nin insan hakları savunuculuğuna soyunmasını da komik bulduğunu vurgulayan Seval, ‘‘İnsan haklarını bilmeyen bir kültürden gelen bir insanın, Türkiye'yi değerlendirmesini hiçbir şekilde kaale almıyorum. Türkiye'nin, başkalarının görüşleriyle, insan haklarına uyuyor mu uymuyor mu değerlendirmesine göre hareket etmemesi gerekir’’ dedi. Bu çirkin olay sonrası polisin kendisini sokak ortasında bıraktığını söyleyen Mehlika Seval,‘‘Hırsız değilim, kaçak değilim, cani ya da terörist değilim. Beni geç getiren uçak yüzünden uğradığım zararı aynı şirketin gidermesini istedim. Hizmet istedim. Bütün suçum buydu’’ diye konuştu.
Mehlika Seval, 1968 yılından bu yana rehberlik, 1994'ten beri de kültür turizmiyle ilgileniyor. ABD'de Türkiye'yi tanıtan konferansları ve 3 kitabıyla tanınan Seval, 13 Ağustos'ta Doğu Anadolu'yu tanıtacak bir film için 10 günlük seyahate çıkacağını açıkladı. 1995'ten bu yana Amerika'da oynatılan Türkiye'yi tanıtıcı, yarımşar saatlik üç filmin yanısıra CD- ROM hazırlayan Seval, kendisini ‘‘Anadolu aşığı, rehber, fotoğrafçı, yazar, seyahat acentası sahibi’’ diye tanımlıyor.
Güya şirinlik yapmıştı
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Harold Hangju Koh, Güneydoğu gezisi sırasında her yere girip çıktı. Diyarbakır'da, HADEP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik ile birlikte boşaltılan köylerden göç etmek durumunda kalanları ziyaret eden Koh, onların sorunlarının çözümleneceğine ilişkin söz verdi. Gezisi boyunca HADEP'lileri yanından eksik etmeyen Koh'u gittiği semtlerde kadınlar 'zılgıt' çekerek karşıladı. Ev ziyaretlerini tamamladıktan sonra Mardinkapı semtinde karpuz satanlarla karşılaşan Koh, onların sorunlarını dinledi, bir ara ceketini çıkarıp onlarla şakalaştı.