Edip Emil Öymen eeoymen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2007 00:00
IBM’in teknoloji ve inovasyondan (yenilikçilik) sorumlu başkan yardımcısı Nick Donofrio, 28 Haziran’da İstanbul’da yaptığı sunumda şu haberi verdi: Bütün dünyadaki IBM çalışanlarından toplanan 46 bin inovasyon projesinden süzülen 10 proje arasına IBM Türkiye’den 1 proje alınmış. Projenin konusu "Mikro kredi kullanımını dünya çapında uygulama". Ve IBM, bu fikri, diğer 10 tanesiyle birlikte küresel boyutta geliştirmeye uygun bulmuş.
IBM, taa 1920’lerdan bu yana bilişim işinde... 1990’larda müşterinin taleplerini iyi kestiremeyip fena tökezledi. Ama kısa sürede yeniden ayağa kalkıp koşmaya başladı. Ve 2000’lerde, daha önce denemediği bir araştırmaya girişti. Küresel İnovasyon Durumu (Global Innovation Outlook-GIO) adlı kapsamlı bir çalışma yaptı. IBM, dünya çapındaki çalışanları arasından seçtiği yüzlercesine sağlık hizmetleri yönetimi, e.devlet, iş yönetimi konularında inovasyona yönelik fikirlerini sordu.
2004’te yayınlanan 70 sayfalık mütevazi görünümlü ama bilgi-yoğun bu çalışmanın yarattığı ilgi ve katma değer üzerine IBM, yenisine girişti. 2006’da yayınladığı GIO2.0 başlıklı araştırmada çalışma yaşamının geleceği, ulaştırma ve çevre konularına ilişkin inovasyon önerileri değerlendirildi. Türkiye’den kabul edilen proje de bu kapsamda ele alınacak.
IBM şu sırada 3. GIO araştırmasını yapıyor. Bu çalışmalardan amaç, nüfusta sayı üstünlüğünü değil, nitelikli sosyal sermaye üstünlüğünü küresel nitelikli inovasyon üretiminde kullanmak. Bunu, sadece inovasyon "düşünmekle" görevli (!) kişilere bırakmadan, küresel ortak akla başvurarak yapmak.
Nick Donofrio’nun da dediği gibi, "Herkes mucit olamaz. Ama herkes inovasyon yapabilir." Çünkü, icat yapmak için eğitimin yanı sıra özel yetenek, beceri, zeka gibi kişiye özgü nitelikler gerekli. Ama inovasyon, dik değil, yatay özelliği olan bir süreç. Buna herkes katılabilir. Dolayısıyla herkes inovasyon geliştirmede rol oynayabilir.
Nick Donofrio’nun İstanbul’daki sunumunda üzerine odaklanmadığı ama ima ettiği bir konu vardı: Çin ve Hindistan, "Batı"nın karşısına bir kabus gibi dikilmeye başlıyor. Kaliteli eğitim görmeye başlayan muazzam bir nüfus... Hindistan’da yüksek lisans yapanların sayısı 2004 verilerine göre 10 milyona yakın. Bu nüfusun yüzde 12’ye yakını mühendislik dallarında. Her yıl fen doktorası alanların sayısı 5-7 bin arasında değişiyor. Çin’de yüksek lisans yapanların sayısı 2004 verilerine göre 820 bin. Sadece o yıl bilim dallarında doktora alanların sayısı 23 bin 500. Bunların yüzde 70’i fen dalında...
Çin ve Hindistan’ın sadece ucuz emek ve işgücü açısından değil, eğitim kalitesi bakımından da "Batı"nın başına iş açacağını anlayan küresel kuruluşlar, inovasyon adımlarını daha hızlı atmak zorunda. 1990’ların dersini "almış" IBM’inin yaptığı da işte bu...