Güncelleme Tarihi:
Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan 27 el bombası soruşturması kapsamında yürütülen soruşturmaya, imzasız ihbar mektubunda “Danıştay saldırısını planlayan, gizli Ergenekon- Lobi örgütünün lideri olduğu”iddiasıyla dahil edilen eski Milletvekili ve Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin, sessizliğini nihayet bozdu. “Hürriyet.com.tr”nin günler önce açıkladığı suçlanma gerekçelerini, dün Şirin de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektupta sıraladı, “bana kasteden ihbarcıyı bulun” isteğini dile getirdi.
Emin Şirin’in, milletvekili olduğu dönemde de yakın takip altına alındığı, görüştüğü kişilerle gizlice fotoğraflarının çekildiği, ihbar mektubunun ekinde yer aldı. Bu durum, hükümeti eleştirenlere dönük gizli bir çalışmanın önceden yapıldığı değerlendirmelerine yol açtı.
İŞTE ŞİRİN’İN MEKTUBU
AKP hükümetini en çok eleştiren, Emniyet içindeki Fethullahçı kadrolaşmaları dile getiren Emin Şirin, gözaltına alınıp serbest bırakılmdıktan sonra, Başbakana gönderdiği mektupta önemli iddialarda bulundu. İşte Şirin’in mektubu:
“Muhterem Başbakan,
22 Temmuz seçimlerinden sonra bütün Türkiye’nin, herkesin Başbakanı olacağınızı söylemiştiniz...
Geçen hafta sonu, 18 Ağustos Cumartesi günü sabah saat 10:00’da Ankara’da kaldığım otelde gözaltına alındım. Ertesi gün öğrendiğime göre, aynı sabah saat 6:30’da İstanbul’daki evim, evde kimse yokken çilingir çağırılarak aranmış, bilgisayarım ve evde bulunan bir telefon alınmış. 18 Ağustos cumartesi öğleden sonra da Genç Parti Genel Merkezi’nde bulunan odam da aranarak, bilgisayarıma el konulmuş.
Meselenin ne olduğunu ancak gözaltında İstanbul’a intikal ettikten sonra öğrenebildim. Hakkımda, ayın 16’sında Kasımpaşa’dan APS ile postaya verilmiş, imzasız bir ihbar mektubu ve ekinde fotoğraflar gelmiş ve bu imzasız ihbar mektubu işleme konulmuş. Fotoğrafların en yenisi 2.5 sene evvel çekilmiş fotoğraf. Benim, Ergün Poyraz’la bir pastanede, Sesar’ın sahibi İsmail Yıldız’la yine bir pastanede çekilmiş fotoğraflarım (ki, bu adamları kendi talepleri üzerine seçtikleri mekanlarda birkaç kere gördüm. Biri nüfus taciri, öbürü de hakkımda aleyhime yazılar yazan biri olduğu için 2 senedir görüşmüyorum) ve Türk Ortodoks Patrikhanesindeki davet üzerine katıldığım Noel Ayininde ve Noel yemeğinde çekilmiş fotoğraflar vardı. Bu fotoğraf karesinin bir kısmında da Ümraniye sanıkları bulunuyormuş.
Poliste ve savcılıkta verdiğim ifadelerde kimi tanıyıp tanımadığımı açık bir şekilde anlattım, zaten fotoğrafları sonra gösterdiler. Patrikhanedeki fotoğraflarda yer alan Ümraniye sanıklarının hiçbirini tanımıyorum, hiçbiriyle de hiç konuşmadım. Oraya davet eden ben değilim, ben de davet edildim.
İŞTE SUÇLANDIĞIM KONULAR
İmzasız ihbar mektubunda ise (şimdi sıkı durun) benim Danıştay saldırısını organize eden beyinlerden biri olduğum, Ergenekon ve Lobi isimli gizli örgütlerin elebaşlarından ve hatta beyni olduğum, evim de ardığı takdirde muhtemelen silah ve devletingizli belgelerinin bulunduğu ve Ümraniye silahlarının da temininde rol aldığım iddiaları yer alıyor.
Benim, gözaltına alma gibi aşırı bir davranışta bulunan, ben ve avukatım yokken evimi arayan savcılık makamı veya emniyet güçlerinden bir şikayetim yok. Hoş, doğrusu beni temsilen kimsenin bulunmadığı bir ortamda, “evinde silah bulundu” deselerdi ne yapardım bilmiyorum. Dürüst davranıldı, bir manada ihbarın asılsızlığını tescil ettiler.
Benim sizin dikkatinize getirmek istediğim konu, hakkımda bu asılsız, imzasız iftira mektubunu yollayan veya yollayanları tespit ettirmeyi bir şeref meselesi haline getirmeniz.
MEKTUP KASIMPAŞA’DAN POSTALANMIŞ
Herkes, “Hükümete muhaliftin, MİT’i tenkit ediyordun, yanlış partideydin, Fethullah Hocayla, Adnan Hocayla uğraştın, sana göz dağı verdiler” diyor. Ben, bu konuda ne zat-ı alinizin, ne de Hükümetin bir dahli olmadığına eminim. Ama etrafınızda kraldan fazla kralcılar olabilir; beni sevmeyenler de çoktur. Ama, 2.5 sene evvel çeşitli kamu alanlarında çekilmiş fotoğraflar ve bu fotoğrafların arşivlenebileceği yerler, mektubun sanki sembolik bir mana atfedilmek isteniyormuş gibi Kasımpaşa’dan APS’lenmesi, postanede güvenlik kameralarının bulunmuş olması gerekliliği, APS’nin üzerinde el yazısı gibi hususlar dikkate alındığında, bana “kasteden”lerin ortaya çıkarılması Devletin bir görevidir diye düşünüyorum. Her türlü “gözdağı” dedikodusunu da ortadan kaldırmak için, zat-ı alinizin konuya gerekli ehemmiyeti vermesini bekliyorum.
Sayın Başbakan,
Beni iyi tanırsınız; hukuk ve demokrasiye verdiğim önemi de herkesten fazla sizin bilmeniz gerekir. Birisi veya birileri arşivli, profesyonel bir şekilde iftiralarla bana kastetti. Lütfen bu konuyu ortaya çıkartmayı bir şeref meselesi haline getirin. Arz ederim. “