Güncelleme Tarihi:
Hem dünya üzerinde, hem de edebiyat tarihinde ölümsüz aşklar sayılamayack kadar çok kuşkusuz... Romeo ile Juliet, Abelard ve Heloise, Ferhad ile Şirin ilk akla gelenler...
Suna Aras'ın, Sabah ile Nurettin Bir Aşk Öyküsü adlı kitabı da böylesine ölümsüz ve eşine az rastlanır türden bir aşk öyküsünü anlatıyor.
Kitabın kahramanları Sabah ile Nurettin. Hatay'da yaşıyorlar. Gencecik bir delikanlı olan Nurettin ile henüz 15 yaşındaki Sabah aileleri tarafından 'görücü usulüyle' tanıştırılırlar. Ve aralarında öylesine büyük bir aşk doğar ki. Nişanlanırlar. Tam evlenmek üzereyken Nurettin adli bir hata sonucu uzun yıllarını cezaevinde geçirmek zorunda kalır.
Herkes Sabah ile Nurettin'in aşklarının kısa sürede biteceğine inanır. Ama iki sevgili öylesine direnirler ki. Tüm haksızlıklara, çevreden gelen baskılara, yaşama. Nurettin, Sabah'a kavuşabilmek, onu bir kere bile olsa görebilmek için cezaevinden kaçar. Yıllarca Suriye ve Lübnan'da başıboş dolaşır. Ama memleket özlemi ağır basar. Gaziantep'den gelen elma yüklü bir kamyonu bile tekerleklerini okşayıp ağlayacak kadar.
Sabah'ı ailesi Nurettin'i unutması için Almanya'ya gönderir. Tam dört yıl kalır. Ama tüm bu olup bitenler, araya giren kilometreler Sabah ile Nurettin'in aşkını küllendirmez tam tersine birbirlerine duydukları sevgi daha da derinleşir.
Onlar belki de bir çok roman kahramanından daha şanslılar. Çünkü tam 15 yıllık büyük bir hasretin ardından evlenirler.
Suna Aras bu sıradışı aşıkların öyküsünü kendi ağızlarından ve yakın çevrelerinin tanıklıklarıyla anlatıyor. Sabah ile Nurettin'in birbirlerine yolladıkları mektuplardan örnekler de bu neredeyse 'doğaüstü aşkın' en çarpıcı tanıkları gibi...