'Sıra Avrupa'da'

NE GEREKİYORSA YAP

“Hollanda ile Almanya ile bir kriz yaşadık, halen devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı havadan geri döndürülüyor, izin verilmiyor, ‘Hollanda’ya giremezsin’ deniliyor. Bir başka bakanı Hollanda’dan sınırdışı ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar rencide edilmemişti. Osmanlı Dönemi’nde bile bu kadar rencide olmamıştık. Açıklamalar oldu, ‘Efendim yaptırım uyguluyoruz’. Neymiş, Büyükelçi Türkiye’ye gelmeyecekmiş. Zaten burada değil ki. Sen kendi büyükelçini çektin mi? Çekmedin. Neden sert önlemler almıyorsun? Ne gerekiyorsa yapacaksın kardeşim. Sen rencide olmayabilirsin ama ben rencide oluyorum.

ÇÜNKÜ REFERANDUM VAR

Lafa gelince okkalı laflar var. İşe gelince ortada bir şey yok. Ya diline hâkim olacaksın, büyük söz söylemeyeceksin ama büyük lokma yutabilirsin. Ya da bu tür boş laflarla milleti gaza getirmeyeceksin. Neden gaza getiriyorlar anlatayım. Çünkü referandum var. Acaba buradan bir şeyler koparabilir miyiz, vatandaşı ‘evet’e ikna edebilir miyiz? Bunun arayışı içindeler. Kimse Türkiye’nin gücünü test etmesin.’ Allah aşkına Türkiye’nin gücünü test etmeyen kim kaldı?

8 KEZ NE KONUŞTUNUZ

Dış politikada, az konuşacaksınız öz konuşacaksınız. Dilinize hâkim olacaksınız. Dış politikanın ayrı bir dili vardır, o dilden sapmayacaksınız. Memleketin çıkarlarını savunacaksınız. Dış politikanın milli olması lazım. Dış politikada iktidar muhalefet olmaz. ‘Arkasında dururum, gereğini yapın’ diyorum. Ama ortada bir şey yok. Dış politikada hata yaparsanız fatura sanayiciye, esnafa, turizmciye, otelciye çıkar. Ortadoğu’yu kana buladılar, Libya’ya kadar uzandı, Türkiye’nin itibarını sarstı. Şimdi sıra geldi Avrupa’ya. Avrupa ile kavga ediyoruz. Açık ve net Sayın Binali Yıldırım’a çağrıda bulunuyorum. Krizin yaşandığı gün Hollanda Başbakanı ile sekiz kez telefonla konuştuğunuz ifade edildi. Sekiz kez telefonda neyi konuştunuz merak ediyorum. Çıkın millete anlatın, bunu bilmek zorundayız. Devletin parasıyla, uçağıyla, forsuyla, arabasıyla ‘evet’ propagandası yapıyorlar. Bir de diyorlar ki, ‘Biz mağduruz.’ Asıl mağdur olan biziz. Parayı, uçakları, arabaları siz kullanıyorsunuz; bizim paramızla propaganda yapıyorsunuz.

KANUNA UYMUYORLAR

İşin bir başka yüzü. 2008’de bir kanun çıktı. Yurtdışında seçmenlerimiz nasıl oy kullanacak. 94/A maddesi, ‘Yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz’ diyor. Devletin parasıyla, uçağıyla gidiyorlar açıkça suç işliyorlar. Kanunu bir tarafa bırakıyor, çıkardıkları kanuna uymuyorlar ve propaganda yapıyorlar. Kim mağdur?” 

BİSMARCK’IN SÖZÜNÜ ANIMSATTI

KILIÇDAROĞLU, “Tarih dergisini açıyorum, 13 Şubat 1878, Osmanlı Meclis’i Mebusan’ı kapatıldığı zaman Prens Bismarck, ‘Ne iyi ettiniz de parlamentoyu bertaraf ettiniz. Sizin gibi tek millet olmayan devletlerde parlamentonun faydasından ziyade zararı olur’ diyor. Hep söylüyorum ya, bir kişiyi ele geçirdiğinizde devleti ele geçireceksiniz bu anayasa değişikliğinde. Yıllardır bu hayal peşinde olanlar vardı” dedi.