<b>Nuran ÇAKMAKÇI</b>
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2003 21:01
Önümde bir gazete kupürü. Kayseri Hisarcık Lisesi öğrencisi Osman Köküm, derste fenalaşıyor.
Hastaneye kaldırıldıktan sonra yaşamını yitiriyor.
Ölüm nedeni henüz belli değil.
Osman'ın cenazesi okula getiriliyor.
Tabutu, sırasına koyuluyor.
Okulundaki, sınıftaki tüm arkadaşları gözyaşı döküyor.
‘‘Ne var bunda?‘‘ diyeceksiniz.
Demeyin.
Henüz ergenlik çağında olan yüzlerce öğrenci ve sınıfta bir tabut.
Dayanamıyor, gözyaşları içinde feryat ediyorlar:
‘‘Ne olur onu götürmeyin!‘‘
*
Kuşkusuz çok üzücü, dram yüklü bir olay.
Ama bu okula, sınıfa tabut getirme işi tuhafıma gitti.
Gençler, özellikle de gelişimini henüz tamamlamamış ergenlik çağındakiler bu tür şeylerden çok etkileniyorlar.
Uzmanlarla da konuştum.
Mef Okulları Rehberlik Koordinatörü Süleyman Hecebil'e sordum.
Benimle aynı fikirde.
Bakın neler anlattı:
‘‘Ölüm kavramı bu çağda gelişmiştir. Ama, çocukların isteği dışında yapılan bu emrivaki yanlıştır. Tabut herkesi olduğu gibi çocukları da ürkütür.
O sınıfta bulunan öğrencilerin gözünün önünden gitmeyeceği bir resim oluşturulur. Sınıfa her girdiklerinde o resim akla gelir.
Bu tür imgeler hep insanları olumsuzluğa sürükler. Onları depresif duruma sokar. Hele bu yaş grubu çok etkilenir.
Çocuklara herhangi bir öğrenme ortamı sağlamıyor. Böyle bir seremoninin eğitimde yeri yok. Okul, bir tören organize edebilir. Duyuru yapar, yalnızca isteyenler gider.
Bazı çocukların ölüm, tabut fobisi olabilir. Böyle bir resim, bu fobiyi iyice pekiştirir. Fenalaşanlar olabilir.
Çocuklarda ölümü bu kadar somutlaştırmamalı. Ölenin ailesi için ferahlatıcı bir şey olabilir. Ama sınıftakileri duygusal anlamda zorlar.
Okulun bahçesine getirilseydi belki, ama ona bile gerek yok.
Bir de intiharlar var. Böyle bir durumda diğer çocukların özenmemeleri için hiç tören yapılmamasını öneririz. Hatta sırasına çiçek bile koymamak, konuşma yapmamak gerekir.
Ergenlik döneminde intiharların büyük nedeni, anne babadan, yetişkinden öç almadır. İntihara biraz eğilimli olanları bu törenler özendirir.‘‘
*
İşte böyle.
Bir işe kalkışmadan önce, ne olur çok iyi düşünelim. Ne gibi sonuçlar doğurur, iyi hesap edelim. Bir bilene, uzmanına danışalım. Amacım Kayseri'deki okula ‘dayak atmak' filan değil. Mutlaka iyi niyetle yapmışlardır. Ama bazen iyi niyet yetmiyor ve maksada hizmet etmiyor.
Hatta istenenin tam tersi bir sonuç doğurabiliyor. Duygularımızı öyle fazla abartamayalım. Sevinçlerimizde de üzüntülerimizde de lütfen biraz ölçülü olalım.