Güncelleme Tarihi:
Akad için ilk olarak 20 yılı aşkın süre öğretim üyeliği yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Sinema Televizyon Merkezi'nde bir tören gerçekleştirildi.
Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Akad'ın 100 yıla yakın bir ömür yaşadığını ve 1948'den bu yana Türkiye sinemasıyla haşır neşir olduğunu, Türkiye sinemasındaki bütün güzel gelişmelerin temelini attığını kaydetti.
“Akad'ın üreticiliğinin karşısında ne söylesem bir fazla, ne söylesem bir eksik” diyen Günay, “Hepimiz, ömrümüzde Türkiye Sinemasında ne görmüşsek, büyük ölçüde onun bıraktıklarının üzerinden gördük. Hepimizin yaşamında onun bir filminin mutlaka özel bir izi vardır. Onun ruhunu şad ettirecek olan, Türk Sinemasının iyi bir yere gelmiş, üretkenliğinin, seyircisinin artmış, içeride ve dışarda ödüller alıyor olmasıdır. Bu, onun gayretinin emeğinin, boşa gitmediğinin güzel örneklerini oluşturuyor” diye konuştu.
Akad'ın, çok büyük işler yapan insanların tevazusunun özel örneklerinden biri olduğunu ifade eden Günay, Akad'ın öz güven içinde, müthiş bir alçak gönüllülük ile herkese yardımcı olup yol gösterdiğini söyledi.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın vefatında hissettiklerini, Akad'ın vefatında da hissettiğini belirten Günay, “Tam anlamıyla bir çınar devrildi, ama onların gölgesi, her zaman vatanımızın üzerinde hatırası yaşayacaktır” dedi.
MSGSÜ Rektörü Prof. Yalçın Karayağız da, Akad'ın, filmlerinde herkesin çocukluğuna, ruhuna ve aklına bir yerde müdahale ettiğini ifade ederek, “Bizim için mümtaz bir kişiydi. Benim de hocamdı. Benim bugünlere gelmemde, Türk Sinemasının bugünlere gelmesinde büyük emeği vardı. Kendisine son yolculuğunda Tanrı'dan rahmet diliyorum” diye konuştu.
Daha sonra Akad'ın törene katılan öğrenci ve meslektaşlarından helallik istendi.
Akad'ın naaşı, daha sonra cenaze namazının kılınacağı Levent Camisi'ne getirildi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, Akad'ı “Ustasız Usta” olarak nitelendirerek, “Kendi sanatını kendi kurdu. Polisiyelerle başlayıp, sinemanın inceliklerini öğrendi. Sinemanın en güzel aşk filmini yaptı. Her şeyi denedi ve hiçbir şeyden çekinmedi. Ama bu filmleri yeterince ekranlarda göremiyoruz” diye konuştu.
BÜYÜK USTA SON YOLCULUĞUNDA - FOTO GALERİ
ÖMER LÜTFİ AKAD'IN UNUTULMAZ FİLMLERİ / Foto Galeri
LÜTFİ AKAD ADI NEREYE VERİLMELİ - FATİH ÇEKİRGE YAZDI
HÜLYA KOÇYİĞİT: BÜTÜN HAYATI BOYUNCA ÜRETKENDİ
Sinema oyuncusu Hülya Koçyiğit de, Akad'ın Türk sinemasını Türk halkına tanıtan bir insan olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
“Bütün hayatı boyunca üretkendi. Sadece film çevirmedi, sinemacılar da eğitti. Hepimiz onun eğittiği talebeleriz. Türk sinema tarihinin en önemli 'Gelin', 'Düğün' ve 'Diyet' filmini birlikte gerçekleştirdik. Her biri bir eser, her biri bir değer, bunları izleyip nice insanlar yetişti. Kitapları ve filmleriyle her zaman aramızda olacak” diye konuştu.
Sanatçı Orhan Gencebay da, oynadığı ilk filmin yönetmenin Ömer Lütfi Akad olduğunu belirterek, “Türk sinemasına çok büyük emeği olan birini kaybettik. Hepimizde büyük emeği vardır. İnsan olarak saygı duyduğum sevdiğim biriydi. Varlığı her zaman yaşayacaktır” dedi.
Tarık Akan da, Akad'ın kendisinin ilk hocası olduğunu ifade ederek, sinema ahlakının ne olduğunu onun öğrettiğini kaydetti.
TÜRKAN ŞORAY: İSMİ SONSUZA KADAR UNUTULMAYACAK
Türkan Şoray da, Akad'ın Türk Sinemasının büyük kaybı olduğunu anlatarak, Akad'ın isminin sonsuza kadar unutulmayacağını ve sinemanın ne olduğunu fark ettiren bir insan olduğunu söyledi.
Nuri Alço ise Akad'ın Türk Sinemasının önemli kurucularından olduğunu anlatarak, Akad'ın işini seven ve işinde ciddi olan bir yönetmen olduğunu söyledi.
Akad için cenaze namazının kılınmasının ardından naaşı, omuzlar üzerinde taşınarak, cenaze arabasına konuldu. Akad'ın naaşı, Ulus Mezarlığı'nda toprağa verildi.
SİNEMAYA YÖN VERDİ
Ömer Lütfi Akad, 2 Eylül 1916’da doğdu. Fransız Jeanne d’Arc Okulu, Galatasaray Lisesi, İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu Maliye Bölümü’nde okudu. Tiyatro ve sinema yazıları yazan Akad, Sema Film’de mali danışmanlık ve yapım yönetmenliği yaptı. 1947 yılında Seyfi Havaeri’nin “Damga” filminde yönetmenliğe başlayıp, 1949 yılında “Vurun Kahpeye” filmini çeken Akad, halk masalları uyarlamaları da yaptı. Polisiye filmleriyle sinema dilini geliştirdi. Akad, kendinden önceki sinemacılardan farklı olarak sinema tekniği ve diline yeni bir anlayış getirdi.
ÖMER LÜTFİ AKAD'A SON VEDA / WEB TV
100’DEN FAZLA FİLM BIRAKTI
“Kanun Namına”, “Yalnızlar Rıhtımı”, “Hudutların Kanunu”, “Vesikalı Yarim”, “Bir Teselli Ver”, iç göç sorununu ele aldığı üçleme “Gelin”, “Düğün” ve “Diyet” önemli filmlerindendir. Filmlerin yanı sıra belgeseller çeken ve senaryo yazarlığı yapan Akad’ın 100’ü aşkın filmi bulunuyor. Çağan Irmak, büyük gişe başarısı elde eden filmi “Babam ve Oğlum”u Akad’a ithaf etmişti.
TOPLUMA IŞIK TUTTU
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Akad’ın vefatı nedeniyle bir mesaj yayımladı. Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Erdoğan’ın mesajı şöyle: “Türk sinemasının usta yönetmeni, sanat dünyamızın dev çınarlarından biri olan Ömer Lütfi Akad’ın vefatını derin bir teessürle öğrendim. Ömrünü sinemaya vakfeden Akad, yönetmenliğini üstlendiği filmlerle, toplumumuzun önemli meselelerini ele alan, topluma ışık tutan bir sanatçıydı. Merhum Ömer Lütfi Akad’a Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve tüm sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum.”