Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2004 00:00
Genetik bilimi düş gücünün sınırlarını aştı, aldı başını gidiyor. Yılda milyonlarca insanın ölümüne yol açan hastalıklarla mücadele amacıyla genetik değişime uğramış sinek ve böceklerin doğaya salınması projesi işte tam da bu tanıma giriyor. Amerikalı araştırmacılar, insana malarya bulaştırmak yerine aşı yapan sivrisinekten, zırh yapımında kullanılacak çelikten güçlü ipek üretimine yetenekli ipekböceklerine kadar bir dizi yaratığı 10 yıl kadar sonra doğaya bırakmayı planlıyor. Ancak bu deneylerle ilgili yasal düzenlemeler henüz mevcut değil ve korkulan nokta şu: Ya bu yaratıklar kontrolden çıkarsa, ya şifa dağıtmak yerine, o güne kadar hiç taşımadıkları hastalıkları yeryüzüne yaymaya başlarlarsa.Görevimiz Tehlike'deki kendi kendini imha eden teyp bandı gibi bir bakteri düşünün. Deney amacıyla kullanıldığı laboratuvar ortamını terk ettiği an kendi sonunu hazırlıyor. DNA'sına ekstradan intihar geni eklendiği için, özgürlüğünü ilan edip havaya karıştığı an kendi kendini imha ediyor.Bilim kurgu değil, Amerikalı araştırmacılar bunu gerçekten planlıyor. Şu anda ABD'deki biyoteknoloji laboratuvarlarında yoğun bir faaliyet var. Hedef; genetik mühendisliği aracılığıyla yeryüzündeki sinek ve böceklerin doğal karakterlerini değiştirmek. Örneğin Afrika'da milyonlarca insanı ölümcül uyku hastalığına sürükleyen çeçe sineklerini, bu hastalığı taşıyamaz hale getirmek. İpekböceklerini, çelik yelek yapımında kullanılabilecek kadar dayanıklı ipek üretimine elverişli kılmak. Ya da sivrisineklerin bağışıklık sistemini malaryaya karşı dirençli hale getirerek, sıtma saçmalarını önlemek. HER YIL 500 MİLYON KİŞİ SITMAYA YAKALANIYORİşte bu amaçla genetik modifikasyona uğramış sineklerin yaklaşık on yıl sonra laboratuvarlardan doğaya bırakılması ve bu yaratıkların yeni evrimi bütün nüfusa yaymaları hedefleniyor. Olay bizden uzakta cereyan ediyor ama, her yıl yaklaşık 500 milyon insan sıtmaya yakalanıyor ve 3 milyonu bu hastalıktan ölüyor. Sivrisinekler geleneksel genlerini korudukları sürece de milyonlarca Afrikalı bebek sıtmadan ölmeye devam edecek. Yani sıtmayı önleyecek herhangi bir teknoloji tıp tarihinde önemli bir köşetaşı olacak. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Malaryaya karşı bağışıklık kazanan sivrisinekler ekolojik ortamda daha da güçlenecek, böylece seleksiyona uğramayacak. O zaman başka hastalıkları bulaştırma ihtimalleri de artacak. Sivrisinek araştırmacıları bu riskin farkında olduklarını ve bu nedenle deneylerini düşük viteste sürdürdüklerini söylüyorlar. Sinek-böcek projesinin yaratabileceği tehlikelerle ilgili bir çalışma yapan think-tank kuruluşu Pew'un hazırladığı rapora göre sinek ve böceklerin genleriyle oynamak pek o kadar tekin bir iş değil. Tarım ürünleri ve küçük-büyükbaş hayvanları, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı hale getirmek için genetik değişime uğratmak daha kontrol edilebilir bir alan olarak görülüyor. Doğaya salınacak sineklerin denetimi ise söz konusu değil. FRANKENSTEIN ORDUSUNDAN ENDİŞE EDİYORLARRapora göre genetik mühendisliği ürünü sinekler, gelişmemiş ülkelerde milyorlarca insanı salgın hastalıklardan kurtarabilir, ancak birçok bilim adamı bu projenin önceden kestirilemeyecek sonuçlara yol açmasından, insana ve çevreye zarar verecek bir Frankenstein ordusunun ortaya çıkmasından endişe ediyor. Çünkü çok hızlı üreteyen sinekler tüm dünyayı içine alan bir beslenme zinciri oluşturuyor. Ve biyoteknoloji ürünü sineklerin doğada yol açabileceği hasar daha yeni yeni araştırılıyor. Ayrıca ortaya çıkacak bu yaratıklarla ilgili bir yasal düzenleme de henüz ortada yok. Yani genetik bilimi, klonlama alanında olduğu gibi yine hukukun önünde gidiyor. Bu nedenle Pew araştırma enstitüsü hazırladığı raporda Amerikan Yönetimi'nden araştırmaları kontrol altına alacak çok sıkı yasal düzenlemeler yapmasını istiyor. Çünkü birçok biyoteknoloji ürünü, yasal boşluklardan yararlanılarak piyasaya sürülüyor. Örneğin ABD'de pet dükkanlarında satılan floresanlı zebra balığı, ilgili bir yasa olmadığı için hiçbir hükümet kurumunun denetiminden geçmemiş.Genetik modifiye sinek projesi sadece insanları değil, tarım ürünlerini de korumayı amaçlıyor. Örneğin tarımda en önemli polenleyiciler olan arıların genetik yapılarının, kitleler halinde hastalıklara kurban gitmesini önlemek amacıyla güçlendirilmesi planlanıyor. Ancak Pew raporu şu uyarıda bulunuyor: Arılar kurtulabilir ama, genetik kompozisyonlarındaki değişim ürettikleri balın da değişmesine yol açabilir, böylece bir gıda sorunu ortaya çıkabilir. BÖCEKLER ÇİFTLEŞSİN AMA ÇOĞALMASINTarım ürünlerine dadanan zararlıların etkisiz hale getirilmesi için de bazı projeler var. Örneğin California Üniversitesi, eyaletin pamuk sanayiinden aldığı 1 milyon dolarla, pamuklara musallat olan pembe böceğin genetik yapısını değiştirmeye çalışıyor. Proje şöyle: Böcek cinsel açıdan aktif kalsın, ancak istediği şekilde üreyemesin. Doğada istediği gibi çiftleşsin, ancak yumurtaya üretme genleri yerine, ölümcül genleri geçirsin. Yani yavrusu ölsün.
button