Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “CHP, karanlıkta fil tarifi yapanlar gibi herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi” sözlerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “CHP’yi tanımlamak için zeka, ahlak ve tarih bilgisi lazım. Bunları bilmiyorsanız CHP’yi anlayamazsınız. Eğer bu değerli Türk büyüğü, filin üzerine, yani CHP üzerine yapışmış bir sinek gibiyse o fili tarif edemez. Sineğin gördüğü gözle ancak görebilir o fili” dedi. Kılıçdaroğlu, dün CHP İl Başkanları toplantısını açılışında konuşurken iki kez elektrikler kesildi. Kılıçdaroğlu, “Şu Türkiye’nin geldiği noktaya bakın 10 yılda. Enerji kesintilerine bakın. 21. yüzyılın Türkiye’si böyle mi olmalı?” diyerek kesintiye tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
MESNEVİ’Yİ OKUDUN MU
“Değerli Türk büyüğü geçen gün kendi grup toplantısında Mevlana’dan örnek veriyor. Örnek verirken aslında cehaletini sergiliyor. Şöyle diyor bu Türk büyüğümüz: ‘Hazreti Mevlana’nın anlattığı çok ibretlik bir fil hikayesi vardır. Karanlıkta file dokunan insanlara, filin ne olduğunu soruyorlar. Herkesin farklı bir fil tanımı var. CHP de karanlıkta fil tarifi yapanlar gibi herkesin farklı, kafasına göre tanımladığı parti haline geldi.’ Recep Bey sen acaba Mevlana’nın Mesnevi’sini okudun mu?
Burada hata kimde? Fil de mi, yoksa karanlıkta ‘Git hortumunu tut’ diyende mi? Aydınlıktan korkanlar, karanlıkta yapılanların hesabını soranlar, aydınlığın ne olduğunu bilmeyenlerdir. ‘Güneşe tapılan ülkede, ısı kanunları iyi anlaşılamaz’ diye önemli bir söz var. Karanlıkta el yordamıyla fili tutan, fili anlayamaz. İnsanları karanlığa mahkum ederseniz, fili tarif ettiremezsiniz. Eğer, CHP’yi böyle tanımlıyorsanız zaten baştan yanlış yapıyorsun. Eğer, gerçekten CHP’yi tanımlamak istiyorsan CHP’nin üzerinden ayrılacaksın, uzaktan bakacaksın, hedefini büyüteceksin. Göreceksin o zaman devasa CHP kimliğini.
DİKTATÖR HEVESLİSİ
Bir diktatör heveslisinin hezeyanları, bizi çağdaş uygarlık hedefinden alıkoymamalıdır. Hele hele bu kişi, suni gündemler yaratabilmek için ihtiyaç duydukça, halka yalan söylediğini itiraf edecek kadar ciddiyetsizse. Siyaset yoluyla, servet transferini bizzat istediğini söyleyecek kadar pervasızsa. Bağımsız olması gereken yargıya ve medyaya açıkça talimatlar yağdıracak kadar, sınır tanımazsa. Siyasi hırsları ve ihtirasları için insanların şeref ve haysiyetleriyle oynayacak kadar, düşüncesizse.
ÇILGIN, KİBİRLİ, SORUMSUZ
Siyasi şov uğruna, Türkiye’yi komşularıyla sıcak çatışmanın ortasına sürükleyebilecek kadar çılgınsa. İşsizlik ve yoksulluktan şikayet eden vatandaşlarla alay edecek kadar kibirliyse. Toplumdaki farklılıkları birbirine karşı, tehlikeli bir şekilde kışkırtmayı ve çatışmayı, sürekli bir siyaset tarzı haline getirecek kadar sorumsuzsa. Toplumun bütün reflekslerini dumura uğratmak için devlet terörüne başvurmaktan çekinmeyecek kadar, gözünü karartmışsa, sorun sıradan, siyasal bir sorun olmaktan çıkmıştır.
360 DERECELİK TUR
CHP’nin felsefesinde ve dünya görüşünde ayrımcılık yoktur. Herkesin etnik kimliğini, onun şerefi olarak görüyoruz. Biz söylediğimiz sözlerden dönmedik. Ne söylediysek, sözün arkasında durduk. 2002’de, bu ülkenin Başbakanı ise ‘Türkiye’de Kürt sorunu yok. Var, diye inanmayacaksın. Sorun yok, diye inanacaksın...’ diyor. Cümleye, düşünceye, anlatıma bakın. 2004 yılında aynı kişi, ‘Türkiye’de bir Kürt, bir Laz, bir Çerkez gerçeği varken, Allah göstermesin onlarca sorun doğurur’ diyor. 2005 yılında, ‘Türkiye’de Kürt sorunu ne olacak diyenlere, herkesten önce benim sorunumdur, diyorum’ diyor. Geçiyoruz, 2011... yine bu değerli Türk büyüğü ‘Benim için Kürt sorunu bitmiştir’ diyor. Ne oldu? ‘180 derece’ diyeceğim, o da yetmiyor artık. 360 derecelik bu turun amacı nedir?
TUTUKLU GAZETECİLER
22 yaşında bir gazeteci, bir pankart önünde fotoğraf çektirdiği için tutuklanıyor. Bu 21’inci yüzyılda kabul edilemez. Gazetecilerin bu kadar yoğun şekilde hapse atıldığı dünyada ikinci bir ülke yok.”