Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2003 00:00
Ismarlama yazı yazmayı severim. Okumakta olduğunuz yazıda olduğu gibi, bana temayı, konuyu verecekler, yazacağım yazının sayfasını, satırını belirleyecekler ve ‘‘Haydi yaz!’’ diyecekler. Ve ben oturup yazacağım. Bu türden yazılarımın beğenilmesi beni birkaç kez daha fazla mutlu eder.Ismarlama yazılar bir tür sınavdır. Yüz metreyi ‘‘şu saniyede’’, uzun atlamayı ‘‘bu metre’’de atlamayla zorlar kişiyi. Bu tür sınavları severim.* * *Bir de koşulları önceden belirtilmeyen ya da ilan edilen koşulları daha sonra değiştirilen sınavlar vardır. Ben böylesine sınavlara da girdim.1964 yılında Fransız hükümetinin açtığı sınava girdim. Sınavı bizim Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Sınavı üç kişi kazanacaktı. Birinciliği, hayatta tek kıskandığım insan olan İsmet Birkan kazandı. İkinci ve üçüncünün kimler olduğunu anımsamıyorum. Ben dördüncü olmuşum. Oysa ikinci olmam gerekiyordu. Ankara'dan Aydın'a nasıl döndüğümü anlatamam. Bütün Paris hayallerim yıkılmıştı. Aradan bir ay geçti. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir mektup geldi. Fransızlar bir burs daha vermişler ve ben de Paris Üniversitesi'nde eğitim görebilecekmişim.Paris'te iyi bir eğitim gördüm. Daha sonra birkaç kez daha sınava girdim. Hepsini kazandım. Birinde açılan sınavın koşullarını değiştirdiler; birinde en az 7 almak gerekiyordu, aldım. Bunun üzerine tabanı 8'e yükselttiler. En komiği, birinde sınavı kazandığımı yazıyla bildirdiler, ardından sınavın iptal edildiğini açıkladılar. Birinde de sınava girmemem tavsiye edildi. Öğretmenlik mesleğinde geleceğimin engellendiğini geç de olsa anlayınca, bana iş önerisinde bulunan TRT'ye geçtim. * * *Beni en zorlayanı sürücü belgesi sınavıdır. İlkin ezberleme yeteneğim olmadığı için çok zorlandım. İkincisi sürücü belgesi sınavı için öğrenilmesi gereken metin kadar saçma sapan bir metne hayatım boyunca rastlamadım. Ama metni sonunda ezberledim. Sınavı kazandım,
trafik kurallarını, kendi kurduğum cümlelerle, sürücü belgesi sınavı metnini doğal Türkçe’ye çevirerek öğrendim.* * *Babam ‘‘Noter Ahmet’’ sert, inatçı bir adamdı. Yıl 1948. Aylardan haziran. İlkokul bitirme sınavları var. Ne gibi bir hata yaptım anımsamıyorum. Ama babam sınava göndermiyor beni. Ben ve annem ağlıyoruz. Annem babama yalvarıyor, beni sınava göndermesi için, ‘‘istikbalime mani’’ olmaması için.O sıralar, bir sokakta, bir mahallede ancak birkaç kişide saat var. Bizim saatimiz yüz metre ilerimizdeki Çukurova Sanayi İşletmeleri Mersin Fabrikaları'nın vardiya kampanalarının sesi. Kampana çalıyor. Saat 8.30. Sınav saat 9'da başlayacak. Ve Kayatepe İlkokulu beşinci sınıfının sınıf üçüncüsü ‘‘Tekdiş Özdemir’’ sınava katılamayacak. Bu arada komşular aracı oluyorlar. Gıddi adlı Arap asıllı bir komşumuz var: ‘‘Ya Ahmad efendi, bırak ülek, şujuk getsin emtihana!’’ diye yalvarıyor. Sonunda babam izin verdi. Ve o gün sanırım 3000 metre rekoru kırdım okula koşarken. Sınava girmeme yardımcı olduğu için Gıddi Hatun'a teşekkür ederim.* * *Lise bitirmede, beden eğitimi sınavına giderken şortumu evde unutmuşum. Sınava sınıf arkadaşım Ovagim Zeki'nin şortuyla girdim. Bana şortunu ödünç verdiği için Ovagim'e teşekkür ederim.* * *Bugün sınava girecek olan genç kızlarımıza, delikanlılarımıza başarılar diler, hepsini kutlarım!
button