Güncelleme Tarihi:
İstiklal Caddesi’nden tünele doğru giderken sağ tarafta dış görünümüyle insanı cezbeden o muhteşem yapıyı fark etmemek mümkün değildir. Narmanlı Han 1831 yılında inşa edilmiş, 1880 yılına kadar Rusya Büyükelçiliği ve ardından 1914’e kadar Rus hapishanesi olarak kullanılmıştı.
Sonraki yıllarda stüdyo ve konut olarak kullanılan ve o yıllarda Narmanlı Yurdu olarak da anılan bina, Aliye Berger, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi birçok yazar ve sanatçıya ev sahipliği yaptı. Yılların verdiği tahribata dayanamayan Narmanlı Han gün geçtikçe çürüdü, eklentiler ve yersiz müdahaleler ile yıkılmanın eşiğine geldi.
Bir süredir Narmanlı Han gündemi meşgul ediyor. Beyoğlu Savunması yapılan restorasyonu soylulaştırma olarak nitelendirip, müdahalenin tarihi binanın ruhuna aykırı olduğunu ileri sürerek karşı çıkıyor. Restorasyonun mimarı Sinan Genim ile hem bu tartışmaları konuştuk hem de yapılan restorasyonu yerinde inceledik.
AMACIM YAPIYI AYAKTA TUTMAK
Herkesin aklında Emek, Demirören AVM, Majik ve benzerleri var. Siz de yıkıp yeniden mi yapacaksınız?
-70 yaşındayım. Bu yaştan sonra adımı kirletemem. Tescilli yapıyı yıkıp hapislerde çürümeye ise hiç niyetim yok. Para kazanacağım çok fazla proje teklifi var. Lakin ben bu tarihi binanın korunmasını istiyorum. Amacım yapıyı ayakta tutmak, aslına uygun restore etmek.
O halde insanlar neden itiraz ediyor?
-Onlara sormak lazım. Gelin konuşalım dedim. Kimse yanaşmadı konuşmaya. Dinlemeden karşı çıktılar. Ne yapılacağını bilmeden. Gitsinler Pera Müzesi’ne, Galatasaray Kültür Sanat Merkezi’ne, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’ne baksınlar. Beyoğlu’nda ilk işim değil benim.
Siz gidip anlatsaydınız?
-Bakın biz önce Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na anlattık. Beyoğlu Belediyesi’ne anlattık. İzinleri alabilmek için zaten bunların hepsine anlatmamız gerekiyor. Onlar da gelip sorsaydılar onlara da anlatırdım.
Aslına uygun restore edeceğim diyorsunuz, sonra ne olarak kullanılacak?
-Evvela buradaki yapıyı güçlendirip gelecek kuşaklara taşınmasını sağlayacağız. Dış duvarları tamamen koruyoruz. İç duvarlarda sağlam olanları da koruyoruz. İçte birtakım değişiklikler yapacağız. Ama binanın ne yüksekliği değişecek, ne yeni eklenti katlar yapılacak, ne de dış görünümünü değiştireceğiz.
Soylulaştırma eleştirilerine ne diyorsunuz?
-Kamu malı değil adamın özel mülkü burası. Küçük dükkanlar yap, ucuza ver, buraya sadece belli gelir grupları gelsin diyemezsin. 7 dükkân, 2 restoran bir de kafeterya açacağız. Restoranların biri İstiklal Caddesi’ne bakan ikinci katta lüks olacak. Dükkânların ikisi İstiklal caddesine 5’i avluya bakacak. Avluya kafeterya yapıyoruz. İstiklal Caddesi ile Sofalı Sokak arasında bir bağlantı sokağı olacak. Yani ben buranın bahçesini sokak havasında yapacağım. Burayı kamusal alan dışına almayacağız. Ticarethaneler olacak. Neden halktan uzak bir yer yapayım ki? Her türlü insan gelecek.
MÜZELİK BİR ŞEY YOK
İş makinesi soktunuz. Herkes Narmanlı Han yıkılıyor endişesine kapıldı…
-Tescilli yapıyı göz göre göre yıkmanın cezasından kimsenin haberi yok sanırım. Dış duvarlar yıllar içinde oturmuş. Statik yapısı sağlam değil. Kaya gibi görünen temel toprak aslında suyu görünce un ufak oluyor. Binanın çevresine 150 kuyu açtık. İçini perde betonla doldurup yapıyı güçlendiriyoruz. Her kuyudan 7 kamyon hafriyat çıkıyor. İşte bu hafriyatı kamyona yüklemek için iş makinesi kullanıyoruz.
Çevre binaların temellerinden eski dönem mezarlar çıktı. Hafriyat için müzeden izin alındı mı?
-Mezarlık buralara kadar gelmiyor. Koruma Kurulu’nun da izni var. Şu ana kadar kuyulardan çıkan bir şey olmadı. Müzeye de şikâyet olmuş. Geldiler kuyulara baktılar. Sorun yok dediler.