A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2011 22:13
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, özel iletişim vergisinin kendi hükümetleri döneminde kalıcı hale getirildiğini belirterek, “Ancak 1999-2000 yılında IMF'ye verdiğimiz niyet mektuplarında deprem vergilerinin, özellikle özel iletişim vergisinin kalıcı bir nitelik anlamında uzatılacağını ifade etmişiz” dedi.
Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Şimşek, dolaylı vergilerin oranının yüksek olduğunu kabul ettiğini belirterek, 2002 yılında milli gelirin yüzde 11.5'i, 2011 yılında ise yüzde 12.2'si kadar dolaylı vergi toplandığını, 0,7 puanlık bir artışın söz konusu olduğunu söyledi. Türkiye'de bu konudaki temel sorunun dolaysız vergilerin son derece düşük olmasından kaynaklandığını anlatan Şimşek, bunun gelir vergisi reformu ve diğer düzenlemelerle aşılabileceğini kaydetti.
Vergiyi tabana yayma, kayıt dışı ile mücadelede ve dolaysız vergi konusunda istenilen başarının sağlanamamasının nedenleri olduğunu anlatan Şimşek, şunları kaydetti:
“Batıda, vergi idaresi sizin harcamalarınızı inceler. Çağırıp mükellefe, 'Siz 100 liralık harcama yaptığınız ama 10 liralık gelir beyanında bulundunuz. Aradaki farkı açıklayın' diyebiliyor. Türkiye'de bu yapılamıyor. Türkiye'de mutlaka idarenin bunu kanıtlaması gerekiyor. Temel konulardan bir tanesi budur. Batıda vergi kaçırma, kamu düzenine karşı suçtur ve müeyyidesi ağırdır. Türkiye'de bunun müeyyideleri çok ağır değil. Bu iki konuyu düzenleyelim, bakın vergi nasıl tabana yayılıyor, nasıl dolaysız vergi artıyor.”
İstihdam konusundaki eleştirileri de yanıtlayan Şimşek, bu dönemde istihdam konusunda ciddi bir başarının söz konusu olduğunu belirtti. İşsizlik oranı neredeyse ikiye katlanan ülkeler olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'de son 12 ayda istihdamda 1,1 milyon kişilik bir artışın söz konusu olduğunu vurguladı.
Özelleştirmenin işsizliği artırdığı iddialarına değinen Şimşek, mümkün olduğunca, özelleştirme nedeniyle vatandaşların mağduriyetini önlemeye çalıştıklarını, bu kapsamda 4/C müessesesini getirdiklerini söyledi.
Özel sektörün borcu
Özel sektörün borçlarının artmasının önemli bir sorun olduğunu belirten Şimşek, ancak bu sektörün varlıklarının da dikkate alınması gerektiğine işaret etti. Şimşek, “Diyelim ki herhangi bir kurumu özelleştirmişsiniz. Doğrudan doğruya peşin sermayeden ödeme imkanı olmuyor. Özel sektör, çoğu zaman vadesi
uzun olduğu için o varlığı satın almak için dışarıdan borçlanabiliyor. Hatta bazen sırf vergi avantajı elde etmek için borçlanıldığı da oluyor” dedi.
Bakan Şimşek, başka bir soruyu yanıtlarken de “Gündemimizde bölgesel asgari ücret konusu yoktur. Bu konuda niyet okunması da yanlıştır” ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, kişi başına düşen milli gelirde dünyada 57. sırada olduğu yönündeki tespite ilişkin Şimşek, “Şu bir gerçek. Kişi başına milli geliri, satın alma gücü paritesine veya normal piyasa, dolar kuru cinsinden ölçebiliriz. İkisi itibariyle de baktığınızda, kişi başına düşen milli gelir açısından baktığınızda, bunlardan biri ikiye, diğer üçe katlanmış” dedi.
Cari açıkla ilgili eleştirilere de değinen Şimşek, bu konuda derinlemesine analiz yapılabileceğini ama emtia fiyatlarından bağımsız analizin doğru olmayacağını belirtti. Şimşek, “Son 8-9 yıldır özellikle Çin ve Hindistan ve gelişmekte olan ülkelerin çok hızlı kalkınması nedeniyle emtia fiyatları enflasyonun çok çok ötesinde artışlar gösterdi” dedi.
Mayınlı arazilerin temizlenmesi
Tasarı üzerindeki görüşmelerde mayınlı arazi konusunun da gündeme geldiğini belirten Şimşek, bu konunun Genel Kurulda da tartışıldığını anımsattı. Söz konusu arazideki mayınların temizlenmesi görevinin Milli Savunma Bakanlığına verildiğini belirten Şimşek, ihale çalışmalarının da devam ettiğini söyledi. Şimşek, “Hiçbir şekilde bunun şu veya bu ülkeye verilmesi söz konusu değil. Biz ideal olarak şunu tercih ederiz, ülkemizde bu işi yapacak firmaların olmasını tercih ederiz” dedi.
Şimşek, bu arazide ne yapılacağına, mayınlar temizlendikten sonra karar verileceğini söyledi.
Tütün mamulleri üzerinde vergi konusuna da değinen Şimşek şöyle devam etti:
“Tütün mamulleri üzerindeki vergi iki boyutluydu. Birincisinde, paket başına 2.65'ti. Bunu 2.90'a çıkardık. Bundan geri adım yok. Yeni düzenleme yok. Bir de oransal vergi söz konusu. Bu da yüzde 63'tü. Yüzde 69'a çıkarmıştık. Peki ne oldu da bir hafta içinde birinde yeni bir düzenleme yapıldı? Bizim amacımız, buradan 2.7 milyar liralık bir vergi geliriydi. Bu hesaplar yapılırken, belli bir zam düşünüldü. Zaman zaman bu oransal artışlara gittiğimizde, bazı firmalar fiyat dahi indirdi. Dolayısıyla ağırlıklı ortalama zammın ne olacağını biz göremiyoruz ve fiyatları biz dikte edemiyoruz. Bir çok firma var. Şimdi bir baktık, bizim öngördüğümüzün ötesinde zam ortaya çıktı. Biz de orada bir çok unsur var kur, ithal edilen tütün var, dağıtım maliyeti, kendilerinin karı, bayilerin karı var. Biz dedik ki, bize yaklaşık, ortalama fiyat artışı olarak yüzde 18-19 yeter diye düşündük. Şimdi çıktı yüzde 38'e. Böyle olunca, inceledik. Esas ibare bu oransal vergi boyutuyla ortaya çıkmış. Maktuda herhangi geri adım yok oransalda tekrar ayarladık. Kesinlikle sadece enflasyon boyutuyla bakılmadı bu konuya.”
Sigarada yeni bandrol uygulaması
Sigarada stok konusuna da değinen Şimşek, bu konuda yeni bir bandrol uygulamasına gideceklerini söyledi. Elektronik defter ve elektronik faturada anlık takip edilebilecek bir sisteme geçileceğini bildiren Şimşek, buna rağmen stokla ilgili şüphelerin olması halinde stok denetimini getirebileceklerini ifade etti.
Tütün ve akaryakıt kaçakçılığı konusunda yapılan çalışmalardan bahseden Şimşek, özellikle tütün kaçakçılığı konusunda bu yaz yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Şimşek, ilgili tüm birimlerle irtibat kurarak birlikte çalıştıklarını, akaryakıtta da aynı uygulamayı yapacaklarını kaydetti. 2009-2010 yılları arasında, sigara tüketiminde paket olarak yüzde 13.3'lük bir azalmanın söz konusu olduğunu belirten Şimşek, “Ancak bunun ne kadarının kaçakçılık, ne kadarının Sağlık Bakanlığının kampanyası, ne kadarının yasaların etkisiyle azaldığını kesin hatlarıyla ayırmak mümkün değil” dedi.
Asgari ücret
Asgari ücretle ilgili soruları da yanıtlayan Şimşek, şöyle devam etti:
“Daha önce asgari ücret üzerinde yüzde 11 civarında vergi alınıyordu. Şimdi 4 çocuklu, eşi çalışmayan asgari ücretliden yüzde 0, iki çocuklu eşi çalışmayan asgari ücretliden yüzde 1, bekar asgari ücretliden yüzde 5 vergi alıyoruz. Daha da düşürülmesi gerekiyor mu, bu konuda çalışılabilir.
Türkiye'de genç işsizlik oranı 2010 yılında yüzde 21.7 oranında. AB ülkelerinde yüzde 20.9 oranında. 2011 yılında genç işsizlik oranı Türkiye'de yüzde 18.3, AB ülkelerinde yüzde 20.8'dir. Burada da bir iyileşme söz konusu. Ama daha fazla düşürmek için çalışmalıyız tabii ki”
Bölgesel kalkınma konusunda ciddi kaynak aktardıklarını ve buna devam edeceklerini anlatan Şimşek, 2011 yılında bu kapsamda 6,7 milyar liralık kaynak ayırdıklarını söyledi.
Deprem vergisi
Deprem vergisi konusundaki eleştirileri de yanıtlayan Şimşek, şöyle devam etti:
“Ben çalışma yaptırdım. Sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşacağım. Ben geçen hafta bir soruya cevaben, 'Bütün vergiler, bir havuzda toplanır. O havuzdan ihtiyaçlar karşılanır. Bu vergiler eğitime, sağlığa, duble yollara, demir yollarına, çiftçiye...' diye sıralamışım. Ama bazı basın, 'sadece yol olmuş' dediler. Hala bu çerçevede yorumlar yapılıyor.
Depremin yaralarını sarmak için ve kamu dengelerinin bozulmasını engellemek için 1999 yılında bir seferlik vergiler var. O dönemde son bulmuş. Özel iletişim ve özel işlem vergisi.... Bunlar ise daha sonra, özellikle özel iletişim vergisi, doğrudur, bizim dönemimizde kalıcı hale getirilmiş. Yalnız ben o basın toplantısında 'Zaten uzatıldığı için kalıcı bir nitelik' kazandığı söylemiştim. Bu konuda depreme ne kadar harcandı, daha önce ne kadar harcandı, bu vergiler neden uzatıldı, bunları da ortaya koyacağım. 1999-2000 yılında IMF'ye verdiğimiz niyet mektuplarında deprem vergilerinin, özellikle özel iletişim vergisinin kalıcı bir nitelik anlamında uzatılacağını ifade etmişiz.
Sayın Kemal Unakıtan, buna kalıcı nitelik kazandırıkken, “Biz vatandaşı kandırmayacağız. Bu vergilerin amacı kamu finansman dengelerini düzeltmektir” demiş. Hem güncelleme konusunda, hem deprem konusunda söylediklerim çok açık ve şeffaftı. Üstünü örtmedim. Bahane de bulmadım. Özel iletişim vergisi bugün bir çok ülkede alınıyor. Türkiye'de de bu kalıcı hale geldi. Ama bu konu tartışılabilir. Bu konularda tartışılmaz demedim. Ben, 'bunlar vergidir, memleketin ihtiyacına harcanmıştır' dedim.”