Simit fiyatına cinayet

Güncelleme Tarihi:

Simit fiyatına cinayet
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2004 00:00

GERİ kalmışlık, bir tanımlamaya göre ‘öncelik kavramını dikkate almadan’ yaşamaktır. Hani karnını doyuracak geliri olmadığı halde çocuğuna şaşaalı düğün yapanların hareket tarzı var ya... Onlar gibi.Bizim yanıtını merak ettiğimiz ‘öncelik’ biraz farklı:Biz devleti yönetenlerin ‘öncelik’lerinin neye göre oluştuğunu merak ediyoruz.Kamu vicdanının sesine ve toplumun acil hale gelmiş ihtiyaçlarına göre mi ‘öncelik’ belirlerler, yoksa dış baskılara, partilerinin popülaritesini yükseltecek projelere veya güç odaklarının taleplerine göre mi?Eğer kamu vicdanının sesi ve toplumun acil ihtiyaçları önemli olsaydı, onlarca yıldan beri ele alınmayan trafik cinayetleriyle ilgili cezalar çoktaan caydırıcı hale getirilmez miydi?Bakın, önceki gün yeni bir örnek daha çıktı karşımıza:Alkol alıp sabaha kadar eğlendikleri anlaşılan iki gencin bindiği otomobil, tüm geceyi evine ekmek götürmek için çalışarak geçiren taksi sürücüsü Şükrü Özçelik’e saat 07.30 sularında yani bir sonraki sürücüye arabayı temiz şekilde teslim etmek için silerken çarptılar.Gençlerden birinin, hastanede fotoğrafını çeken fotomuhabirine söyledikleri her şeyi açıklamaya yetiyor:‘Beni neden çekiyorsun? Ben terörist değilim. Sadece adam öldürdük...’İstanbul’da, kafayı çekip babasının (veya kendisinin) arabasıyla Bağdat Caddesi’nde yarış yapan şehir züppeleriyle, ehliyetli ayıların işlediği trafik cinayetleri artık herkesi isyan noktasına getirdi.Ama ne Bağdat Caddesi kepazeliği ne de pek çok aileyi yasa boğan öteki trafik cinayetleri siyasilerimizi harekete geçirmeye yetti.Bugünkü Hürriyet’te, bu son olayın failine yüzde yüz kusurlu bulunsa en çok ne ceza verilir sorusuna yanıt arayan bir haber var. Buna göre, ‘günün koşullarına uygun hale getirmek için’ üzerinde en az 10 yıldan beri çalışılan, son olarak da TBMM’de tamamı tersyüz edilen Türk Ceza Kanunu hálá ele alınıp yasalaşmadığı için, suçluya en çok beş yıl hapis cezası verilebilecekmiş. Bu cezaya mahkum edilse bile fail, (Turgut Özal döneminde İnfaz Yasası’nda yapılan değişiklik yüzünden) en çok 2 yılda hapisten çıkacakmış. Ama eğer yeni Ceza Kanunu çıksaymış faile 20 yıl hapis cezası verilmesi gerekirmiş.Size bu açıdan anlamlı başka örnekler de verelim:Değerli diplomatımız, eski Londra Büyükelçisi Rahmi Gümrükçüoğlu’na evinin bulunduğu Yeniköy’de yürürken, kaldırıma çıkarak çarpan ve yüzde yüz kusurlu bulunan sürücü, 2 yıl hapis ve 6 milyon 450 bin lira para cezasına çarptırıldı. Ama hapis cezası paraya çevrildi ve sonuçta suçlu, 13 milyon 750 bin lira para cezasıyla kurtuldu.Yer kalmadığı için sadece bir örnek daha verelim: İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Şebnem Maner arabasıyla eve gelirken fren yapınca, hemen arkasından gelen damperli kamyon, tüm hızıyla Dr. Maner’in otomobiline bindirdi. Dr. Maner hemen öldü. Ve sürücüye sonuçta toplam 3 milyon 650 bin lira para cezası verildi.Bu ceza ile kaç simit alırsınız?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!