Şımarık Kız'ın Antalya neşesi...

Güncelleme Tarihi:

Şımarık Kızın Antalya neşesi...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2000 00:00

Haberin Devamı

Şefik Kahramankaptan / Yansımalar

Bir zamanlar özellikle Ankara'daki görevlerinden emekliye ayrılanlar için bir 'sevda' idi Antalya'ya gidip yerleşmek... Pek çok memur, bu sevdasını gerçekleştirdi. Bizim meslekdaşlarımızdan, Ankara'nın bir dönem en acar foto muhabirleri olan Rafet Hüner ile Sökmen Baykara halen Antalya'da...Rahmetli Gazoz Hasan ( Özkay) da ömrünün son yıllarında Akdeniz'in incisi Antalya'nın keyfini çıkardı.

Bir heves Antalya'ya göç eden Ankara'nın kültür ortamına alışkın emekliler kısa sürede sudan çıkmış balığa dönerlerdi. Çünkü birkaç sinema dışında ne tiyatro vardı, ne opera-bale, ne de konsere gitme olanağı...

Bugün ise Antalya'da kültür-sanat olanaklarının tümü mevcut. 5 Nisan 1999'da açılışı yapılan Antalya Devlet Opera ve Balesi, belediyeye ait kültür merkezinde sıranın az gelmesi nedeniyle yeterli sayıda temsil yapamıyor. Ama yaptıkları her temsil büyük ilgi görüyor.

Geçen hafta, ilk bütün klasik balelerini sergilediler. Bale'nin başında, uzun yıllar Amerika ve Avrupa'da dansçı olarak başarıdan başarıya koşan, ardından koreograf olarak da yeteneğini kanıtlayıp Hannover Balesi Başkoreograflığına kadar yükselen Mehmet Balkan bulunuyor. En yakın yardımcıları da , eşi bale başöğretmeni Lale Balkan ve Japon asistanı Junko Hikasa.

BALKAN'IN BAŞARISI

En eski ama en sıklıkla sergilenen bir klasik olan Şımarık Kız balesini Mehmet Balkan, Antalya'daki olanakları ve elindeki kadroyu da dikkate alarak teatral ağırlıklı bir yorumla sunuyor. Dansçılar arasına kahya rolünde yerleştirdiği 'anlatıcı', balede az rastlanan bir uygulama. Ama hem komedi yanını güçlendiriyor, hem de izleyicinin ilgisini kolaylaştırıyor.

Balkan, cıvıl cıvıl, Antalya'nın opera-baleyle tanışalı henüz bir yıl olan izleyicisinin rahat kavrayacağı, kendi ilkelerini de uyguladığı 'gerçekçi' bir çalışma yapmış. Alman dekoratör Olaf Zombeck'in sahne-giysi tasarımı da işlevsel ve görsel yönden başarılı. Gençler de sahnenin hakkını veriyorlar.

Bence eleştirilecek nokta, bu klasik balenin, orkestranın canlı müziği eşliği yerine 'banttan müzikle' sunulması. Nota kiralarının büyük meblağ tutması sorun olmamalıydı. Şımarık Kız'ın notaları Ankara'nın arşivinde mevcuttu bildiğim kadarıyla.

Antalya'da bale kadrosu, çok genç ve oldukça homojen bir yapıda. Ankara'nın eski stajyerlerinden Tarkan Serengül ve Cem Kaytmaz artık kadrolu Antalyalı... Türk balesinde pek çok rolü ilk oynayan, bir dönemin efsanesi Meriç Sümen'in oğlu Tunca da, bu genç ekibin bir üyesi. Sümen de, Devlet Opera ve Balesi Genel müdürü Remzi Buharalı ve Balkan'ı Antalya'ya gelmeye ikna eden Kültür Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Akbulut gibi, ilk gece heyecanını genç kadroyla paylaşanlar arasındaydı.

TABAN GELİŞTİRME ÇABASI

Kurumun Antalya'daki kurucu müdürü Tamer Aykut, temsil sayısının azlığını, AKM dışında etkinliklerle kapatmaya çalışıyor. Aspendos'ta sergiledikleri La Traviata, üzerinden aylar geçmesine rağmen hala konuşuluyor. Aykut, sivil katılım ve desteği sağlamak amacıyla, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yaşar Uçar'ın da katılımıyla kurduğu Opera ve Bale Sanatları ve Sevenleri Derneği'nin de başkanlığını yapıyor. Böylece başında Bekir Özsoy'un bulunduğu Antalya Filarmoni Derneği'ne bir 'kardeş' gelmiş oldu.

Bu dernekle 'taban geliştirme' sağlamaya çalışıyorlar. Derneğin, Şımarık Kız prodüksiyonuna 2.5 milyar liralık katkı yaptığını belirtmeden geçmemek gerek. Tamer Aykut'u özverili çalışmalarından ötürü kutluyorum. Genç kadroyla düşünsel paylaşımı arttırır, bu etkinliklere yoğun katılımlarını sağlarsa, etki alanının daha da genişleyeceği muhakkak.

SACAYAĞI

Antalya Opera ve Balesi'nin, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'yla dayanışması da müdürlüğüne Numan Pekdemir'in atanmasından sonra artmış durumda. Hem birbirlerine çalgıcı ve çalgı desteğinde bulunuyorlar, hem de ortak etkinlikler düzenliyorlar. Antalya Senfoni'de de hayli Ankaralı yer alıyor. CSO'dan giden obuacı Çetin Yalçın, viyolonselci Gülören Cangal, kornocu Muammer Öz genç orkestranın içinde deneyimleriyle denge sağlıyorlar. Eski CSO üyesi timpanist İbrahim Öz ile, Ankara opera orkestrasından obuacı Muzaffer Ayhan da, Opera orkestrasında yer alıyorlar.

Akdeniz Üniversitesi Konservatuarı Müdürlüğü'ne getirilen , CSO'nun eski viyolonsel grup şefi Engin Sansa da, zaman zaman orkestraya katılıyor. Konservatuarın önümüzdeki öğretim yılı ilk öğrencilerini almasıyla, Antalya'da olumlu bir sacayağı oluşacak: Opera-Senfoni ve Konservatuar... Birbirlerine sürekli destek olması gereken bir üçlü...

Antalya'da bir önemli öge de, başında CHP'li Dr. Bekir Kumbul'un bulunduğu Büyükşehir Belediyesi... Tıpkı selefi Hasan Subaşı gibi, sıkı bir kültür-sanat destekçisi olan Bekir Kumbul, şayet belediye mülkiyetindeki Atatürk Kültür Merkezi binasının işletmesini tümüyle Kültür Bakanlığı'na devrederse büyük bir iş başarmış olacak. Çünkü bu sayede opera-balenin haftada en az iki temsil yapması sağlanırken, senfoni de rahatlayacak. Bundan da Antalyalı 'seçmen', özür dilerim 'izleyici' kazançlı çıkacak...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!