Güncelleme Tarihi:
İstanbul’daki bir turizm şirketinin sahibi Urfalı Azmi Akbıyık, Mekke’de Türk gazeteciler ve Diyanet görevlilerine çiğköfteli toplantı düzenledi. Gecede tef çalındı, ilahiler okundu. Geceye katılanlar arasında Silivri Cezaevi Vaizi Mehmet Özcan da vardı. Mehmet Özcan cezaevinde çalıştığını söyleyince gazeteciler tarafından soru yağmuruna tutuldu. Mehmet Özcan soruları geçiştirmeye çalışsa da, cezaevindeki paşaların çoğunun namaza başladıklarını, hatta bir kısmının Cuma namazına gitmek için izin istediklerini fakat cezaevi koşulları nedeniyle buna izin verilmediğini anlattı.
MEKKE'DEKİ YEMEKLİ TOPLANTIDAN KARELER
Mekke’de görev yapan gazeteciler, yemek saatlerini kaçırdıklarında ögünlerini çoğunlukla menemen yiyerek geçiriyor. Ancak önceki gün Basın Merkezi’ndeki dinlenme odasında gazeteciler ve Diyanet çalışanları için bir sürpriz vardı. Turizmci Azmi Akbıyık memleketinden özel olarak getirttiği malzemelerle çiğ köfte yoğurdu. Hac için Mekke’de görev yapan Urfalı imamlar da tef eşliğinde ilahiler okudu. Mekke’deki yemekli toplantıya İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yarar ile Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Müşaviri Abdulkadir Özkan’ın da bulunduğu Diyanet personeli ile gazeteciler katıldı.
SİLİVRİ CEZAEVİ VAİZİ: PAŞALAR NAMAZA BAŞLADI
Yemeğe katılanlar, aralarındaki diyaloğun gelişmesi için tek tek kendilerini tanıttı. Konuklar arasında Silivri Cezaevi Vazi Mehmet Özcan da vardı. Mehmet Özcan cezaevinde görev yaptığını söyleyince gazeteciler tarafından soru yağmuruna tutuldu. Devlet memuru olduğu gerekçesiyle soruları geçiştirmeye çalışan Mehmet Özcan, cezaevinde tutuklu bulunan paşalardan çoğunun namaza başladıklarını söyledi.
Mehmet Özcan’ın anlattıklarına göre, namaza başlayan paşalardan bir kısmı cezaevi yönetiminden cuma namazlarına gitmek için izin de istemiş ancak bu izinleri cezaevi koşulları nedeniyle reddedilmiş. Mehmet Özcan, Silivri’deki mahkum ve tutukluların kendisine, “Sizden, cezaevinde görevli psikologlardan olduğundan daha fazla istifade ediyoruz” dediklerini söyledi.
Özcan'ın bahsettiği paşaların hangileri olduğu ise bilinmiyor.