Güncelleme Tarihi:
ŞİLİ'DEKİ SAN JOSE MADENİ TÜRBEYE DÖNDÜ
Şili’nin kuzeyinde bulunan Copiapo şehrindeki ıssız, tozlu yolda taksiyle giderken tekerlekli sandalyesiyle ilerlemeye çalışan Bernarda Lorca’yla karşılaştım. San Jose’de bulunan altın ve bakır madenine gitmeye çalışan 52 yaşındaki Lorca şifalı bir mucizeyle sonuçlanacak ruhani bir yolculuk yaptığına inanıyordu. Dokuz yaşından beri tekerlekli sandalyeye mahkum yaşayan Santiagolu bu iş kadını Copiapo’ya kadar uçakla gelip madene kadarki 65 kilometreyi de tekerlekli sandalyeyle kat ettiğini söyledi.
Şili’deki madende 5 Ağustos’tan bu yana mahsur durumdaki işçileri kurtarma çalışmaları yarın sabah Türkiye saatiyle 6’da başlayacak. O saate kadar madene gitmek zorunda olduğunu belirten Lorca, “Onlar orada 33 kişiler, İsa da ölüp yeniden dünyaya döndüğünde 33 yaşındaydı. Neden orada olmam gerektiğini anlıyorsunuz, değil mi?” dedi.
Lorca, bu hafta içinde Umut Kampı olarak da bilinen madene giden binlerce kişiden sadece biri. Bu binlerce kişiyle birlikte yarın sabah saatlerinde milyonların gözü dünyanın bu uzak köşesinde olacak.
Peygamberler ve inzivaya çekilen kişiler yüzyıllar boyunca en güçlü inancın en çorak topraklardan doğduğunu söyledi. Şili’nin dağlık bölgesinde bulunan Atacama Çölü de gerçek bir mucizenin yaşanmasına uygun çorak yer tanımına en iyi şekilde uyuyor. Aslına bakılırsa madencilerin 70 günden daha uzun bir süre toprak altında sağ kalması birçokları tarafından gerçek bir mucize olarak görülüyor.
Dolayısıyla madencilerin bulunduğu acil durum sığınağının tepesine Cumartesi günü bir delik açıldığından bu yana Umut Kampı dini duyguların yeniden uyanışıyla medyaya yapılan gösterilerin bir karışımına dönüştü. Madendeki kumla kaplı çadırlar gazetecilerle, yiyecek satıcılarıyla, baretli mühendislerle ve madencilerin aileleriyle beraber durmadan dua eden din adamlarıyla kıpır kıpır.
Bu dinsel havaya mahsur kalan işçiler de katkıda bulunuyor. Aşağıdaki madencilerin en genci, 19 yaşındaki Jimmy Sanchez, aşağıdan yazdığı mektupta, “Aslında burada 33 değil 34 kişiyiz, çünkü Tanrı bizi ilk dakikadan bu yana yalnız bırakmadı” demişti.
Ancak toprağın altındaki ve üstündeki dini kutlamalara karşın, Şilili yetkililer kurtarma planının ardındaki bilimsel detaylar konusunda kaygı duyuyor. Yetkililer Pazar ve Pazartesi gününü büyük oranda açılan tünelin duvarlarının Anka kapsülünün girişine dayanıp dayanamayacağını tespit etmeye çalışmakla geçirdi.
Salı günü dört kurtarma görevlisi, aşağı inerek madencilerin hem psikolojik hem de fizyolojik zorluklar taşıyan bu kurtarma operasyonuna uygun olup olmadığını değerlendirecek. Ancak tünel tamamlandığında işçilerin yaptığı neşeli kutlamalar, bu konuda kaygılanacak çok şey olmadığını düşündürüyor.
Madencilerin aileleri, işçilerin iki aydır çektiği çile sayesinde kavuştukları olgunlukla olayın son safhasını rahatlıkla atlatabileceklerine inanıyor.
Yerel ve uluslararası basın organlarının da Umut Kampı’na ilgisi büyük. Güney Amerika’nın en popüler İspanyolca televizyon programı Sabado Gigante’nin Şilili sunucusu Mario Kreutzberger, “Bu yıl tarihimizin en ağır ikinci depremiyle vurulan ülkemiz için bu çok önemli bir an. Ancak dünyada bir kriz yaşanıyor. Böylesine sıra dışı bir kurtarma operasyonu herkes için çok önemli, çünkü bütün dünya krizden çok ağır zarar gördü” dedi.
Ancak Bernarda Lorca gibi kişileri ekonomik krizden fazlası vurdu. Dolayısıyla Lorca çölde yaptığı yolculuğun Salı sabahı yaşanacak mucizeye değeceğine inanıyor.
Time'da Tim Padgett imzasıyla yayımlanan "Chile's Mine Rescue: Both Media Circus and Religious Revival" başlıklı haberden derlenmiştir.
Planet'i Facebook'ta takip etmek için:
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet