Güncelleme Tarihi:
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan salonda görülen duruşmada savunmasını yapan Yanık, 1998'de polis olarak mezun olduğunu, hayatının hiçbir döneminde, terör, istihbarat gibi birimlerde görev yapmadığını belirterek, buralarda çalışan hiçbir görevliyle de işinin olmadığını savundu.
“FETÖ SUÇLAMASINI HAKARET KABUL EDERİM”
Ailesinde bu tür örgütün yurtlarına hiçbir zaman giden kimsenin olmadığını, bu örgütün okulunda okumadığını, gazetesini eline almadığını belirten Yanık, "Ömrüm boyunca hiçbir sol, sağ görüşle işim olmadı. Dernek üyeliğim yoktur. Bankalarında hiçbir zaman hesabım olmadı. FETÖ suçlamasını kendime hakaret kabul ediyorum." dedi.
“SPOR MÜSABAKALARINDA GÖREVLENDİRİLDİM”
Yanık, 2001'de Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliğinde göreve başladığını dile getirerek, spor müsabakalarındaki asayiş olaylarında görevlendirildiğini anlattı.
“MİT GÖREVLİSİYLE ÇALIŞMAYA BAŞLADIK”
Spor müsabakalarındaki üç büyük kulübün tribün liderlerinin, farklı gruplarla, cemaatlerle ilişkiler ile diğer gelişmeleri raporlaştırarak sıralı amirlerine aktardığını dile getiren Yanık, daha sonra yanına verilen MİT görevlisiyle birlikte çalışmaya başladıklarını ifade etti.
“TRİBÜN LİDERLERİNİ PROGRAMA ÇIKARMAYA BAŞLADI”
Yanık, 2007'de Gülen grubu adına hareket eden bir kişinin, tribün liderlerini kapatılan Samanyolu televizyonunda programlara çıkarmaya başladığını belirterek, tribün liderlerini programa çıkaran şahısla bir kişiyi bu televizyonun binası önünde gözaltına aldıklarını söyledi.
“BEŞİKTAŞ TRİBÜN CİNAYETNE KARIŞTI”
Bunun üzerine cemaatteki bazı kişilerden baskı gelmeye başladığını öne süren Yanık, "O dönem amirlerim arkamdaydı, onun için fazla etkilenmedim. Tribün liderlerini televizyona çıkaran şahıs ise 2009'da Beşiktaş tribün cinayeti olayına karıştı." iddiasında bulundu.
Yanık, 2010'a kadar MİT görevlisiyle tribünlere baktıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“OLGUN PEKER TEHDİT EDİYORMUŞ…”
"Bu kişi bir gün Osman Çırak'la yanıma geldi. MİT görevlisi, 'Osman benim arkadaşım, Giresunspor başkanı, başına bir olay geldi. Olgun Peker bundan para istiyor, tehdit ediyormuş. Şimdi de şirketi ve evinin çevresinde Olgun Peker geziyormuş, şikayetçi olmak istiyormuş' dedi. Maç esnası tribünler kalabalık, yarın şubeye gelin amirimle görüştürürüm, dedim."
“TALİMAT ÜZERİNE RAPOR HALİNE GETİRDİM”
Çırak'ın ertesi gün asayiş şubeye geldiğini, operasyona giden büro amiri Oğuz Tüzün'ün "sen konuş ona göre bana bilgi verirsin" sözleri üzerine Çırak'la kendisinin görüştüğünü anlatan Yanık, yaptığı mülakatı Osman Çırak'la Olgun Peker arasında geçen olayları derleyerek amirinin talimatı üzerine rapor haline getirdiğini söyledi.
“ORGANİZE ŞUBE’YE GÖNDERECEĞİNİ SÖYLEDİ”
Yanık, hazırladığı ve iddianamede adı geçen raporun, Osman Çırak'ın kendisine anlattığından ibaret olduğunu ifade ederek, daha sonra amirinin söz konusu raporu Organize Şube Müdürlüğüne göndereceğini söylediğini aktardı.
"HAZIRLADIĞIM RAPORUN RESMİ GEÇERLİLİĞİ YOK"
Osman Çırak'la ilgili hazırladığı raporun resmi hiçbir geçerliliğinin olmadığını, bunun sadece konuyla ilgili ön bir mülakat olduğunu belirten Yanık, kendisinin de bunun üzerine o dönemdeki asayiş şube müdürüyle görüştüğünü ve bir mülakatın neden şahsın ifadesi alınmadan organize şubeye gönderdiğini sorduğunu anlattı.
“NAZMİ BAKSIN BU İŞE…”
Yanık, asayiş şube müdürünün de kendisine, "Akşam asayişten sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tekin Akdoğan, Organizeden Sorumlu Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, Organize Şube Müdürü Nazmi Ardıç'la beraberdim. Raporu Çapkın'a gösterdim. O da rapora baktı, Nazmi Ardıç'a verip Nazmi baksın bu işe, dedi. Biz de yazdık, organizeye gönderdik." dediğini aktardı.
“RAPOR ŞİKE SORUŞTURMASINA DÖNÜŞTÜ”
Sanık Lokman Yanık, Organize Şube Müdürlüğüne giden raporun daha sonra şike soruşturmasına dönüştüğünü ve 3 Temmuz sabahı bu kapsamda gözaltıların başladığını anlattı.
"BAŞBAKAN'A SÜTLİMAN BİR RAPOR GÖNDERDİLER"
Haziran ayında Diyarbakır'a tayininin çıktığını ve bunun sebebini de anlatmak istediğini vurgulayan Yanık, "Sinan Erdem Spor Salonu'ndaki bir basketbol karşılaşmasında o dönem Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül yuhalanmıştı. Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, talimat verdi, 'bunları yakalayın', dedi. Ben de stat müdüründen davetli listesinin tamamını istedim. Stat müdürü vermedi. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Galatasaray Stadı'nda o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yuhalandı. Bununla ilgili hazırladığım raporu da şube müdürü yırtıp attı. Başbakan'a sütliman bir rapor gönderdiler." ifadelerini kullandı. Daha sonra gasp bürodan alındığını ifade eden Yanık, bunun sebebini emniyet müdürüne sorduğunda, kendisine, istihbarat ve organize şube müdürlerinin haklarındaki olumsuz görüş bildirip alınmasını istemesinden kaynaklandığını söylediğini anlattı.
DİĞER SANIKLAR SAVUNMA YAPMADI
Lokman Yanık'ın savunması ve çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından, savunmalarını yapmak üzere söz verilen bu davanın tutuklu diğer 14 sanığı da bazı dosyaların kendilerine henüz ulaşmadığı için savunmalarını hazırlamadıklarını söyledi. Başka suçtan tutuklu Hidayet Karaca, zorunlu müdafisinin olmadığını, ayrıca Ankara'da yürütülen FETÖ çatı iddianamesi kapsamında açılan davaya hazırlandığını anlatarak, bu dava için savunmasını hazırlayamadığını söyledi.
“6 AYRI DAVADAN YARGILANIYORUM”
Diğer davalardan tutuklu Ali Fuat Yılmazer de iddianamenin eklerinin ulaşmadığını ve bu nedenle savunma yapacak durumda olmadığını belirterek, "6 ayrı davadan yargılanıyorum. Belirli saatlerde bilgisayar kullanabiliyoruz. Bu nedenlerle davaya hazırlanmadım." dedi.
Yine başka suçtan tutuklu diğer sanıklar, Mehmet Baransu, Ramazan Haktan Helvacı, Yalçın Çilbiroğlu da savunmalarını hazırlayamadıklarını ifade etti.
Mahkeme heyeti de bunun üzerine tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına karar verdi.