Şiir Dünyası

Güncelleme Tarihi:

Şiir Dünyası
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir portre : Mestan IŞIK

Şiirlerim insanlık için

Aksu Anadolu Öğretmen Lisesi 1. sınıf öğrencisi Mestan Işık, Anadolu'da tarımla uğraşan bir ailenin toprak içinde büyümüş çocuklarından biri. Beş yaşında okumaya başlayışını ikinci doğumu olarak niteliyor

984 yılında Denizli Çivril'de doğan Mestan Işık, ilk öğrenimini köyünde bitirdikten sonra sınavla girdiği Çivril Anadolu Lisesi'nde okumaya başlar. Şiir ilköğretim sırasında hayatına girer Mestan'ın. Okumaya, yazmaya açtır. Yıllar sonra yazdığı ‘‘Öğretmenim’’ adlı şiirinde, ‘‘İnsanlar bilgi yoksulu dünyada/Bir tek kendin varsın arkanda/Eğer biri engel koyarsa yoluna/Bilgiye aç insanlar için/Kaldıracaksın öğretmenim’’diye seslenir aydınlığın savunucusu öğretmenlerine.

Çivril Anadolu Lisesi, Isparta Uluborlu Çok Programlı Lise derken, çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle Aksu Öğretmen Lisesi'ne gelir ve öğrenmini burada sürdermeye başlar. Şiir ve kompozisyon yarışmalarının aranan öğrencilerinden biri olmuştur.

YAZMAYI SEVİYORUM

Aslında Fransızca öğretmeni olan, ancak bu dilin sınıfları olmadığı için Türkçe derslerine giren Seminay Geçgil öğretmenle birlikte büromuza geldi Mestan Işık. Yazdıklarının artık defter sayfaları içinde kalmasını istemiyordu gönlü. Uzun süredir izlediği Şiir Dünyası ile insanlara yansımasını istiyordu şiirlerinin. ‘‘Artık kendime sağladığım faydaların yeterli olduğunu düşünüyor, yazdıklarımın bundan sonra sadece kendim için değil tüm insanlar için olmasını gerektiğine inanıyorum’’ diyordu, söyleşi sırasında.

BÜYÜK GÖREV

Arkadaşım, dostum dediği öğretmen ağabeyi Yasin Işık'ın da şiire yönelmesi konusunda emeği olduğunu söyleyen Mestan, roman ve deneme türlerinde de çaba harcıyor.

Cahilliğin yenilmesinde, insanların aydınlatılmasında öğretmenlere büyük görev düştüğünün bilincinde olan Mestan Işık, söyle sesleniyor öğretmenlere:

‘‘Sistem bazen engelleyecek seni/Aşacaksın önce kendini sonra sistemi/Engeliyorsa sistem aydınlanma idealini/Tüm ideallerin için/Aşacaksın öğretmenim/Aydınlatacaksın, insanları eğitimle/Boyun eğmeyeceksin hiçbir kimseye/En ücra köşeye gitsen bile/Yoksul köy çocukları için/Kalacaksın öğretmenim.’’

Mestan Işık’tan bir şiir

Af diliyorum

Cumhuriyet'in yetmiş altıncı yıldönümü

Yirmi bin insanımız Marmara'da

gömülü

Ödeneği tartışıyoruz ‘‘örtüsüz-örtülü’’

Devleti soyanlar için

Af diliyorum Atam senden.

Birileri irtica diyor hala

Birileri dönmek istiyor eski kafaya

Halk dersen Atam, amansız hasta

İrtica çığırtkanlığı yapanlar

Af diliyorum Atam senden.

Kurban ediyoruz düşünenleri

Gazeteci, yazarlarla dolu cezaevleri

Nerde Cumhuriyet'in özgürlük ilkeleri

Sivas'ta yakanlar için,

Af diliyorum Atam senden.

Sorarsanız tüm suç doğudaki terörde

Terör doğuda değil, bizim beynimizde

Çözülemiyor nedense bu

sorun meclisimizde

Doğu-Batı deyip ayıranlar için

Af diliyorum Atam senden.

Aydınlar laik- anti laik tartışmasında

Cumhuriyet'in yetmiş altı yaşında

Millet ise ideoloji kavgasında

Laikliği hala tartışanlar için

Af diliyorum Atam senden.

ANTALYA ŞİİRLERİ

Koşma Gibi

Ey bize gözün atmayan dilber

Söyle gönlünde hangi bey vardır

Bize baksan bir kuru sevdamız

Beye baksan konakları vardır...

mmmmm

Ey surata çirkin diyen dilber

Bilsen çirkinlik hangi baştadır

Yeniceyin boyanmış da bakar

Belkim on, belkim onbeş

yaştadır...

mmmmm

Ey saçını salıveren dilber

Baki kalan göç hangi yoldadır

Belkim bugün belkim yarın gelir

Ölüm taşta, yolda, konaktadır...

mmmmm

Ey bizi gizliden süzen dilber

Kara gözlerin de toprak olur

Yüzünü görmek haramdı bize

Yüzün üstünde dikenler olur...

mmmmm

Ey bize kem söz söyleyen dilber

Biz seni çok severik bilesin

Yalan olsa da beyin sevdası

Mutlu olup da her gün gülesin...

mmmmm

Ali söyler bu söz burada bitsin

Yiğit hakkını korkaklar içsin

Bize hasret, bize zulüm vardır

Varsın idamda adımız geçsin...

Ali AKYOL

Misketlerimi yitirdim

Misketlerimi yitirdim

Çemberimi, topacımı

Bezden bebeklerimi

yitirdim

Uzaktan kumandalı

bir düşte

Arıyorum şimdi

çocukluğumu

Şeytan uçurtmalarım

Elektrik tellerine takıldı

kaldı

Ve renk renk balonlarla

Uçup gitti çocukluğum.

mmmmm

Saklandığı yerden

Bir türlü geri gelmeyen

O, hiç sobeleyemediğim günler

Tadına doyamadığım

Şekerlemeler gibi

Eridi gitti.

mmmmm

Ve

Uzak ufuklarda

kayboldu gitti

küçücük su birikintilerinde

Yüzdürmeye çalıştığım

Kağıt kayıklar.

Şule TÜREL

BİR ANI VE BİR ŞİİR

1941 yılında İvriz Köy Estitüsü'ne gittim. O yıllarda Milli Eğitim Bakanı rahmetli Hasan Ali Yücel, Köy Enstitüleri'nin kurucusu da İsmail Hakkı Tonguç'tu. 1942 yılında öğretmeniz Hamza bey ile beraber Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü'ne geziye gittik. Çeşitli iş kollarında çalışıp, istirahata çekilirdik. Arkadaşlarla kitap okuyarak, spor yaparak neşe içinde günlerimizi geçirirdik.

SARI YAPRAKLI DEFTER

Ben, okulun kuzeyinde kepir tabir edilen kayalıklara hava almak amacıyla yürüyüş yaparak elimde sarı yapraklı defter ve kurşun kalemimle dağa çıktım. Hep çıplak, taşlık ve uçurum kayalar. İki kayanın arasında sıkışmış kalmış büyük bir ardıç ağacı gövdesi vardı. Dalları kurumuş kalmış. Ne yaprağı var ne yeşili... Bir odun olmuş sanki. Ardıç ağacının altına uzandım. Birden bir kuş sürüsü süratle geldi, ancak kurumuş dallara konar konmaz uçtular gittiler. Hemen sarı yapraklı defterime şu şiiri yazdım:

Ağlayan Ardıç'a

Yüksek bir kepirin

üstündesin sen

Dalların kurumuş kocaman

ardıç

İhtiyar değilim gencim

ben desen

Kuşlar da konmuyor dalına

ardıç

iiiii

Göğsünü germiş seher yeline

Üstünde derenin coşkun seline

Bir odun olmuşsun köylü evine

Dedemden daha çok yaşlısın ardıç.

iiiii

Hiç yaprağın yok ki

ciğerin olsa

Hiçranlı kainat sararsa solsa

Göğün fırtınası esse kudursa

İhtiyar olsan da yıkamaz ardıç

iiiii

Senden ilham aldım geldim yanına

Oturdum mukaddes kuru

dalına

Kepirin üstünde yüce şanına

Masum Hikmet'ini

kabul ed ardıç.

Hikmet UYSAL (1942)

ŞİİR ÜZERİNE SÖZLER

Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz, insanı insana ancak şiir sevdirir. Orhan VELİ

e-mail: mustafau4@mynet.com

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!