Güncelleme Tarihi:
Bir portre : Zeki İPEKDAĞ
Şiirlerinde insan var
Depremde Gölcük'te idi Zeki İpekdağ. Oturdukları evin çatısı kaydı ve onlar en üst kattaydılar. Aileden can kaybı yok, ama dostlardan çoktu
938 yılında Eskişehir'de doğan İpekdağ, ilk ve orta öğrenimini burada bitirdi. Sanat enstitüsünde öğrenciyken yerel gazetelerde şiirler ve denemeler yazdı. Yedeksubay öğretmenlikten sonra işçilik yaşamı başlar İpekdağ'ın.
Sonra Kütahya ve İzmit yılları. Bir kız bir oğlan. Onların eğitimleri ve 1983 yılında emeklilik.
Zeki İpekdağ, 1955 yılında başladığı şiire uzun süre ara verir. 50'li yıllarda Ankara Radyosu'nun 'Gecenin İçinden' programına katılır ve kendi sesinden şiirlerini okur. 1959'da Eskişehir Gazeteciler Derneği'nin yarışmasında şiir dalında birincilik ödülü alır.
Gölcük depremini olanca hüznüyle, acısıyla yaşayan Zeki İpekdağ, bir süre Bursa'da bir yakınının yanında yaşadıktan sonra bu yılın Mayıs ayında Antalya'ya yerleşir.
‘‘Gün inerken ufukta erdim işte sılaya/Çit içinde havlayan köpek beni unutmuş/Pencerede ışık yok, bacada tüten duman/Yıldızlara asılı bir kaç tutam bulutmuş/ Ellerim ayaklarım, kor yüreğim üşüyor/Haykırdım nara attım sözler yere düşüyor/Kuşkular etrafıma çıkmaz yollar döşüyor/Zaman sanki bahçede gölgeni de kurutmuş’’ diye özlemini dile getiren İpekdağ'ın şiirlerinde insan ve çevre hakimdir.
İpekdağ, yine bir şiirinde savaşın ne denli anlamsız olduğunu vurguluyor ve şöyle sesleniyor:
‘‘Benim insan kafam/Nedir bu rampalar roketler/Belli ki patlamaya hazır/Anladım sen yaptın düğmeleri/Düğmeler büyük patlamalar yaratır.’’
İpekdağ'dan bir şiir
Prometheus'a İnat
Pınar gözlerimiz kapandı
Kozalakların alevdeki
kanguru dansıyla
Üç günde boyatan işlek tohumları
Koşturmak için çalınmış alanlarda
Beton heykeller diktik
gökle yer arasında
Kibrite yükleyip yükün ağırını
Yeşil yüzyılların
soluğunu kattık dumana
Karşı kıyılarındayız denizlerin
Kuşamsız deniz atlarıyla geçerdik
Ayaklarımız değmeden suya
Şimdi balçıklara yakın
Dalmış mezarlarında deniz atları
Soluksuz uykuya.
Sahi siz
Karşı kıyıdan buralara
Tahta atlarla mı geçtiniz?
ŞİİR PANOSU
Okullar açıldı. Kitabevi ve kırtasiye dükkanlarının önü ana baba günü. Bir yanda çocuklar, bir yanda analar babalar... Bir curcunadır sürüp gidiyor. Antalya'da bir kitabevi (ELT) bir süredir vitrinin önüne çanta koyacağı yere şiir panosu koyuyor. Bunun nedenini de kitabevinin, kültür kitapları sorumlusu Salih Mercanoğlu, şöyle anlatıyor:
‘‘Antalya'da şiire ilgi az. Bunu düşünerek dışarıda büyük bir panoya, değişik şiirlerden yazıyoruz. Sloganımız, ‘‘Aşkın ve şiirin gücüne inanın’’ Bu bir tür sokak şiiri oluyor, yani
şiiri sokakta gezdiriyoruz. Yüzlerce insan önünden geçerken, şiire takılıp kalıyor. Çoğu içeri girip o şiir hakkında bilgi alıyor, kimi durup yazıyor ve mutlu bir gülümsemeyle çekip gidiyor. Okurlarımıza bir yıldır seçme şiirlerden örnekler veriyoruz. Bu arada insanlarımız şiirin ne olup olmadığının da anlama şansına sahip oluyor. Bu hafta okullar da açıldığı için, Sabahattin Kudret Aksal'ın 'Okul Dışı' şiirini sokağa çıkardık.’’
YALNIZLIK ŞİİRLERİ
Bir Garip Yalnızlık
Çalmasın kapımı kimseciklerim
Boş bulut yıldız karanlığında
Çok uzun gözlerinin içindeyim
Çalmasın kapımı kimseciklerim
Çok uzun gözlerinin içindeyim
Susuzluğumu içiyorum bebeklerinden
Körkütük zehir-zıkkım
Çalmayın kapalı kapım
Kötü bir akşam üstü terli
Uludum arınmamış camlarda
Ne telefon ne kapı zili
Çalmasın ben evde yokum
Çok uzun gözlerinin içindeyim
Çalmasın kapımı kimseciklerim.
Cahit IRGAT
FAKSIMIZA DÜŞENLER
Senin İçin
Bir an için sevgilim
Gönlüme doğsan ne çıkar
Senin için öleceğim
Yolun ölüm olsa ne yazar
Beni yüreğine hapset
Hatam olduysa affet
Beni kölen farzet
Ya sev ya da azat et
Turgut GÜLER
Esir Ettin
Deli poyraz gibi estin
Esip esip erittin beni
Çılgın dalgalar gibi coştun
Coşup coşup
yağmurlaştırdın beni
Bağlamamın
tellerinde dolaştın
Dolaşıp dolaşıp
gezginleştirdin beni
Kınalı keklik
sürüsüne katıldın
Şakıyıp şakıyıp
şarkılaştırdın beni
Kemanımın telleri oldun
Tel tel olup ağlattın beni
Kafesinde bülbül oldum
Bülbülün gibi kendine
esir ettin beni
Işık SÖNMEZ
Yalnızlık Şiiri
Bilmezler yalnız yaşamayanlar
Nasıl korku verir
sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle,
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret
Bilmezler.
Orhan VELİ