Şiir Dünyası

Güncelleme Tarihi:

Şiir Dünyası
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir portre : Hüsamettin (Hüsam) KURAL

Şiir yaşama güç katar

BABASI Antalya SSK Hastanesi'nin ilk başhekimlerinden Orhan Kural. Ne yazık ki Dr. Kural, daha 53 yaşındayken beyin kanaması sonucu yaşama veda ediyor. Oğul Hüsam için bir yıkım bu kuşkusuz. Ama yaşam devam ediyor. Ve 1966 yılında Antalya'nın ilk pop orkestrasını kuruyor bir grup arkadaşıyla. Müzik ve şiir...

Şiir Dünyası'nı yayınlamaya başladıktan sonra mektuplar gelmeye başladı şiir severlerden içinde şiirler dolu. Kimi elyazısı, kimi daktilo kimi de bilgisayar ile yazıyordu şiirlerini. Hüsamettin Kural- arkadaşları ona Hüsam der- daktiloculardandı. Yaşadığı kenti anlatan duygu yüklü şiirlerdi bunlar.

Bizim Oğuz'un da -Entelya- 30 yıllık arkadaşı olan Kural 1950 yılında Antalya'da doğdu. Babasının işi gereği İlkokulu Ankara'da, ortaöğrenimini de Antalya'da tamamladı. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi. Eczacıbaşı şirketinde ilaç tanıtıcı olarak yıllarca çalıştı ve emekli oldu.

1966 yılında Antalya Lisesi'nde okurken Altın Çocuklar adıyla bir orkestra kurarlar...

ALTIN ÇOCUKLAR

İşte orkestra elamanları: Bora Ertokuş (bas gitar-Aypo'nun müdürü), Tolgan Doğanay (ritim sola-tüccar), Mehmet Deniz (org-mimar), Servet Altın (solist), Hüsam Kural (bateri). O yılların 16-17 yaşındaki zıpkın gençleri Büyük Otel, Derya Motel ve Şehir Kulübü'nde fırtınalar yaratırlar. Zaten başka bir eğlence yeri de yoktur ki. Bugünlerde Hüsam Kural'ın bir düşü var... Altın Çocukları yeniden bir araya getirmek ve izleyicileri zaman tünelinden geçirerek 60'lı yıllara götürmek.

Kural, sanatın her dalını seviyor. Şiir ise bir hobi. Şiir insanlara yaşam gücü verir. Antalya Gazetesi'nde 1970'li yıllarda müzik sayfası hazırlayan Kural için şiir bir vazgeçilmezdir.

Ve,‘‘Bir zaman aklıma düşenler/dökülür kağıtlara./Kimi neşeli, kimi hüzünlü şiirler/bir anlam vermek için kısacık hayatlara..!’’

Kural'dan bir şiir

Saman Yolu

Uyuyamadım gene bu gece, küçük penceremden gökyüzünü seyrettim/Gümüş bulutlar sanki resmini çizmiş alaca semalara/Saçlarını ne güzel de benzetmişler tel, tel salıvermişsin dağların doruklarına./Simsiyah gecelik giydirmiş sana gökyüzü,/eteklerin denizde dalgalar oluşturuyor./Hilalden kolye takmışlar sanki o kuğu gerdanına/Yıldızlar konfet yağmuruna tutmuşlar düğün gibi./ Açmışsın kollarını bana, belki de beni çağırıyorsun yanına/Kavuştursaydı seni bana, neler vermezdim Saman Yoluna.

DÜNYA ŞAİRLER KURULTAYINA ANTALYA'DAN ŞAİR YUNUS YAŞAR KATILDI

Merkezİ ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Dünya Kültür Sanat Akademisi'nin bu yıl Yunanistan'ın Selanik kentinde yapılan ‘‘2000 Dünya Şairler kurultayı’’na Türkiye'den Antalyalı şair Yunus Yaşar katıldı.

15-18 Ağustos tarihleri arasında yapılan kurultayda ‘‘Çağdaş Türk Şiiri’’ konulu bir bildiri sunan Yunus Yaşar,bildiri öncesi yaptığı konuşmada dünya insanlarının ortak dilinin sanat ve bu dilin ülkeler arasındaki dostluk köprülerinin atılmasına en büyük araç olduğunu belirterek şunları söyledi:

‘‘Biz şairlere düşen en büyük görev; savaşın yerine barışı, acının yerine sevgiyi, kavganın yerine dostluğu, açlığın yerine tokluğu hakim kılmada gerek şiirlerimizle, gerekse ortak eylemlerimizle mücadele etmektir.’’

FAKSIMIZA DÜŞENLER

Akdeniz

Akdeniz bulaştı üstüme

çıkmıyor...

Başımda portakal çiçeği kokulu

bir esriklik...

Turuncu renkli gündüzler yordukça

mavilerle kucaklaşıyorum.

Yüreğim biraz olsun serinliyor,

lacivert akşamlarında

yasemin kokulu.

Bulaştı üstüme bir kere Akdeniz,

çıkmıyor

Tenimde tuzun gerginliği

Gözlerimde kıpır kıpır maviler...

Işın KURUTLUOĞLU

Haziran Gülleri

Haziran gülleri derledim

Göğsüne takıp süslenesin diye

Ağustos sıcağında meltemleştim

Nemlensin diye

Geceleyin poyrazlaştım

Serinleyip uyuyasın diye sevgili

Bağlama tellerinde

uzun havalaştım

Anadolu ezgilerinde

büyüyesin diye

Gitar tellerinde dolunayda şarkılaştım

Şarkılarımız koro şeklinde

Okunsun diye

Sokak çocuklarımızla güldüm

Gülüşlerimiz sahte

olmasın diye

Yanık turna türkülerini içime kazıdım

Aşkımız türkülere kazınsın

diye sevgili

Işık SÖNMEZ

Şairler

Ne gördükse iyi kötü/Ömür biter biz hala/Söyleriz./Ne varsa şu dünyada/Türlü görüntüler/Gelsek de sonuna/Söyleriz/Bazen boş günler/Geçer birden dolunca/Söyleriz/Ne biter/Ne kalır geçmiş kitaplarda/Ölümden sonra da/Söyleriz.

Behçet NECATİGİL

Kal

Gün soldu, vakit geç, gitme bırak kal Omuzlarında şal başında örtü

Odama hülyalı gir akşam üstü

Gölgeler içinde renk ve dudak kal

gidersen sana da kırılacak kal

Gönlüm ki böyle her gidene küstü

Ve deme ben burdan bir akşam üstü Giderken ardımdan hıçkırarak kal madem günlerimiz sevgilim kısa

Madem dudakların yandığı lahza

İçin içimizde bir özleyiş var

Kal, çizsin hülyamız mat ufkumuzu Gümüşle sabahlar, altın akşamlar Soluk bir gül ıtrı gibiyken bahar

Hamit Macit SELEKLER

Aşk

Şiiri

ÇakIl

Seni düşünürken

Bir çakıl taşı

ısınır içimde

Bir kuş gelir

yüreğimin ucuna konar

Bir gelincik açılır ansızın

Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken

Bir erik ağacı

tepeden tırnağa donanır

Deliler gibi dönmeye başlar

Döndükçe yumak

yumak çözülür

Çözüldükçe ufalır küçülür

Çekirdeği henüz süt bağlamış

Masmavi bir erik kesilir ağzımda Dokundukça yanar

dudaklarım

Seni düşünürken

Bir çakıl taşı ısınır içimde.

Bedri Rahmi Eyuboğlu

Ümitsiz

aşklar için

Ben ümitsiz aşklar için yaratılmışım

Ayrılıklar için

sonsuz kederler için

Ne zaman ta

derinden sevsem seni

Ezilmeli yeni açmış

gülleri kalbimin

En güçlü zehir olmalı

aşk dediğin

Alkol gibi

damarlarıma

yürümeli

Sarmalı her

yanımı gece olunca

İçimde bir çıban

gibi büyümeli İnsan

sevince her gün

bir kez ölmeli

Her gün bir başka yerine saplanmalı o kurşun

Yollara düşmeli, perişan,

deli divane

Erimeli potasında

o garip var oluşun

Böyle git gide derinlere çeker o bataklık

Orada ölümsüz olur nice

kara sevdalı

Sevmek hiç sevilmeden;

korkunç güzel

Aşk dediğin

karşılıksız olmalı.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!