Şiir Dünyası

Güncelleme Tarihi:

Şiir Dünyası
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir portre : Şerif ERGİNBAY

Hayatı şiire dönüştürdü

‘‘Biz günleri art arda değil, yan yana dizmeyi deneyen iki şımarık ve çılgın çocuk olarak ayrı adalarda bile sırt sırta oturmayı becerebiliyorduk güzün türküsünü dinlerken’’

Şerİf Erginbay, (özgün adı Mehmet Bozkurt) 1957 yılında Antalya'nın uzak bir dağ köyü olan Murtiçi'nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Karaman'da yatılı parasız, liseyi de Manavgat'ta okudu. Gençlik yıllarında, kuşağının birçok insanı gibi cezaevlerine girdi çıktı. 19 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde okurken bir kez daha tutukevini istemeyerek ziyaret edince okulu ile ilişiği de kesildi.

1987 yılında köyüne dönen Erginbay, Karpuzçayı'nın yukarılarında keşfettiği eski bir su değirmenine yerleşti. (Murtiçi-Ahmetler Kanyonu) kamp yeri ve canlı balık lokantasına dönüştürdüğü değirmende iki çocuğu ve eşiyle birlikte uzun süre yaşadı.

ANTALYA'YA YERLEŞTİ

Şairimiz, çeşitli nedenlerle günün birinde eski su değirmenini terketti ve Antalya'ya yerleşti. Şimdilerde, geçici işlerde daha çok da Akdeniz Kitabevi'nde çalışarak ekonomi çarkını döndürme uğraşı veriyor.

Artık eski su değirmeni çok uzaklarda kalmıştı onun için.

Şiirleri çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlandı. Dar Köprü (Bir Düşülkenin Yurt Edinme Öyküsü) adını verdiği şiir dosyası yakında Hera yayınevi tarafından çıkarılacak. Dar Köprü, üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde ‘‘Arayış... Karşılaşma... Tanışmalar...’’, ikinci bölümde ‘‘İlişkiler... Savrulmalar... Deneyimler’’, üçüncü bölümde ise ‘‘Kadınlar... Adamlar... Aşklar... Kaçışlar’’ var.

‘‘Yitip gidiyor her şey denizin bulanık maviliğinde’’ diyen Şerif Erginbay, şiire bakışını da şöyle anlatıyor:

ŞİİRE BAKIŞI

‘‘Eğer günümüz şiiri varolanı, yaşanılanı, görünürü, güncel ve gündelik olanı yansıtmaktan, tanımlamaktan, yeniden ve yeniden üretmekten kurtulup gözüpek, hayatı dönüştürücü, yenileştirici bir şiir haline gelebilecekse fildişi kürsülerde vaaz edilen vıcık vıcık sözde estetik derslerini bırakıp hayatın somut gerçekliğine dönmek zorundadır.’’

FAKSIMIZA DÜŞENLER

Yeşil Hatun

Kapat kapıları yeşil hatun

Bir gören olur bizi

Dile düşeriz vallahi

Anlatamazsın ki derdini ele

Dinlemezler ki

Üzülür, ağlarsın güzelim.

İnsan bu, salıvermez ki

Yaşasak gönlümüzce

Kader bu yeşil hatun

Eller sevdadan anlamaz

Hadi artık kapat da gel şu kapıyı

Gel de sarayım belini

Kim ne derse desin.

Burcu KUYUCU

Çiçek gibisin

Çiçek gibisin sen

Çiçek gibi rengarenk

Açarsın

Bahar geçinyece dek

Çiçek gibisin sen

Çiçek gibi pırıl pırıl

Üstünde dolaşınca güneş

Güneşe daha sıkı sarıl

Çiçek gibisin sen

Çiçek gibi neşeli

Fakat neşen yok

Kelebek üstünden gideli

Çiçek gibisin sen

Çiçek gibi dertsiz

Olur mu hiç bu dünya

Sevgisiz ve çiçeksiz.

Esra DALGIÇ

Erginbay’dan bir örnek

Deli Şimşekler Gecesi

Bütün gece yağdı yağmur

yağdıkça çoşuyor

sanırsın kiremitlerde

Çinli bir ordu koşuyor.

Yıldırım: o mavi sarmaşık

hızla dolanarak

gövdesini bir çamın

saplıyor öfkesini kök uçlarına

toprağa çekilen telgrafın.

Irmak:

köpüklenmiş at

dolu dizgin koşuyor

ağaçların boyunu aşarak.

Kuru dallar

gizlenen renginde suyun;

göçüyor toprak

Bana vurgun şimşekler gecesi

seni farklı iklimlere taşıyor

örtük camlarında acemi bir telaş.

Bak kalbim nasıl aydınlanıyor.

ŞİİRİMSİ HOCA

NASRETTİN ÖYKÜLERİ

Hoca Nedir Benim Ederim

Görgüsüz varsılın biri

Uluorta seslenmiş Hoca'ya:

‘‘hoca efendi söyle

Nedir benim ederim!’’

Hoca ne desin bu şımarığa?

Şöyle süzmüş bir tepeden tırnağa:

Demiş ‘‘Yüz akçe..’’

Görgüsüz öfkeli:

‘‘Sen ne diyorsun bre Hoca Efendi

Söylediğin fiyat

Sade üstümdeki şu kürkün ederi.’’

Hoca gayet sakin:

‘‘Doğru’’ demiş

‘‘Ben de zaten

Bir ona biçebildim değeri.’’

Ya Bir De Tutarsa

Hoca bir gün

Elinde yoğurt dolu bir bakraç

Ve bir kaşık

Oturmuş göl kıyısına

Başlaşım göle yoğurt salmağa

Başına toplanan meraklılar

sormuşlar Hoca'ya:

‘‘Hayrola Hoca, nedir yaptığın öyle?’’

‘‘Görüyorsunuz maya çalıyorum göle.’’

‘‘ İlahi hoca, göl hiç tutar mı maya?’’

‘‘Ben de biliyorum tutmayacağını da

Hani diyorum, ya bir de tutarsa...’’

Hazırlayan: Metin DEMİRTAŞ Resimleyen: Oğuz DEMİR

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!