Güncelleme Tarihi:
Bir portre: Kezban TATIR
Hayatının sırrı şiirinde
Antalya Cezaevi'ndeki görevi sırasında, kader kurbanlarının yaşam öyküleri, Şair Kezban Tatır'ın, şiirle içiçe yaşamının başlangıcı oldu
İLK ve orta öğrenimini Konya Ereğlisi'nde tamamlayan Kezban Tatır, o yıllarda tanışır şiir ve mikrofonla. Özel günlerde şiir okumak, tiyatro oyunlarında rol almak, giderek bir tutkuya dönüşür. Bir yandan şiir okurken, bir yandan da yazmayı dener.
Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nü bitirdikten sonra, bir süre Ankara'da çalışır. Keçiören Belediyesi'nin tiyatro çalışmalarına katılır.
Keçiören'in Sesi adlı dergide şiirleri yayınlanmaya başlar. Bir süre sonra, Adalet Bakanlığı'nın açtığı memurluk sınavını kazanarak, Antalya'ya yerleşen Kezban Tatır, o yılları şöyle anlatıyor:
‘‘Antalya E Tipi Cezaevi'nde infaz ve koruma memuru olarak göreve başladım. Ankara'dan ayrıldıktan sonra, garip bir mesleğin içinde bulmuştum kendimi. Yaptığım iş, eski adıyla gardiyanlıktı. Ne varki, yaptığım bu iş hayatımda bir dönüm noktası oldu.
TİYATRO SEVGİSİ
Kader kurbanlarını yakından tanıma fırsatım oldu. Dünyaya bakış açım değişti. Hayata daha bir coşkuyla sarıldım. Daha çok sevmeye başladım. Hüzün ve sosyal olaylar, giderek şiirlerime yansımaya başladı.’’
Gardiyanlık mesleğini yaparken, amirlerinin olurlarıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu ile bağlantı kuran Tatır, lise yıllarından kalan tiyatro sevgisini yeniden hayata geçirmeyi başarır.
Tatır, oğlu Deniz'in dünyaya gelmesiyle, tiyatrodan kopar ve kendini şiire verir. Tatır, ‘‘Kendimi şair olarak iddialı görmüyorum. Ama, düşüncelerimi en iyi anlatmanın yolu olarak da şiiri tercih ediyorum. Şiirlerimde hayatımdan kesitler vardır’’ diyor.
Şiir günü kutlandı
PEN Yazarlar Derneği'nin girişimiyle, UNESCO tarafından Dünya Şiir Günü ilan edilen 21 Mart, Antalya Kültür Merkezi'nde bir dizi etkinlikle kutlandı.
İlhan Berk'in açılış konuşmasıyla başlayan gecede, ‘‘Küflü Şimşek’’ adlı kitabıyla, 2000 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü'nü alan Mehmet Taner'e, plaketini, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Bekir Kumbul verdi.
TRT Spikeri Hülya İşbilir'in sunduğu Dünya Şiir Günü kutlaması, TRT'nin program yapımcısı ve spikerlerinden Osman Özüvar, Sermin Baysal, Rukiye Türkoğlu, Nuri Erkal, Aynur Aslangiray ile AKEV Koleji öğrencilerinin gitar, piyona ve kanun eşliğinde Türk ve Dünya şiirinden okudukları örneklerle son buldu.
Şiir söyleşisi
ŞAİR Metin Demirtaş, ‘‘Çevrilmiş Üç Şiir Üstüne Tartışmalı İşlik çalışması’’ adı ile ANSAN'da tartışmalı-söyleşi düzenledi. Az sayıda şiirseverin izlediği söyleşi, ünlü Rus şairi Yesenin ile Fransız şairi Beranger'in şiirleri üstüne yapıldı. Demirtaş, Yesenin'in, Anneme Mektup ve Son Şairiyim Köyün Ben şiirlerini çeviren
Azer Yaran ile Orhan Suda'nın; Beranger'in Yolunuz Düşerse şiirini çeviren Mihri Belli'nin çalışmalarına, kendi izinleriyle bazı katkılarda bulunduğunu söyledi. ANSAN'daki söyleşi, Melih Cevdet Anday'ın, Dünya Şiir Günü nedeniyle yazdığı bildirinin, Metin Demirtaş tarafından okunmasıyla son buldu.
Faksımıza düşenler
Akdeniz Sımsıcak masmavi suları
Yüreğimi ışıttı-ısıttı
Şu dünyada başka cennet var mı?
Gözlerim ona hayran kaldı
Ne kadar mutlu olacaksın,
Bir Akdeniz şarkısını duysan
O yerde göklere uçacaksın
Güzel dostlarla birlikte olsan
Doğu halısı gibi Akdeniz akşamları
Gökteki burçlar gibi
Akdeniz akşamları Öylesine ince,
öylesine zarif ve öylesine hafif ki
Sessizce okşar tenini
Bir annenin eli gibi
Akdeniz'in nefesi
Dünyanın güzelliğini
Akdeniz fethetmiş
Ve Allah'ın kendisi
Onu himaye etmiş
Bu güzellikle Akdeniz
Kıymetli elmaslar gibi
Parlıyor ayrı ayrı
Akdeniz Beldeleri.
Zaremu NUSUPOVA Kazakistan
Tatır’dan iki şiir
Çılgın Doğa
Güneş yakıyordu tenimi
Karlı dağlara atmak istedim kendimi
Düştüm yollara...
Bıraktım herşeyi doğaya,
Sarp yamaçlarını seyrettim,
Doya doya...
Yeşillere daldım
Çıkamadım içinden.
Büyülemişti mis
kokular beni.
Yağmur çiseliyordu,
Bedenim titriyordu,
Çok geçmedi;
Güneşin sıcaklığı,
Kucakladı, sıkıca
sardı beni.
Çılgına döndüm.
Doğa zaten çılgındı.
Doğacaktır belki güneş
Dağın tepesinde;
Güneşin ışıklarıyla öpüşen
Dudaklar yok artık.
Gecenin karanlığında
Birbirine kenetlenen
Kollar yok artık.
Sadece ve sadece
Düşler devam ediyor,
Buluşmalar...
Yarınlardan ümit kesilmez
Doğacaktır belki
yine güneş
Dağın tepesinden...