Şiir Dünyası

Güncelleme Tarihi:

Şiir Dünyası
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir portre: Kezban TATIR

Hayatının sırrı şiirinde

Antalya Cezaevi'ndeki görevi sırasında, kader kurbanlarının yaşam öyküleri, Şair Kezban Tatır'ın, şiirle içiçe yaşamının başlangıcı oldu

İLK ve orta öğrenimini Konya Ereğlisi'nde tamamlayan Kezban Tatır, o yıllarda tanışır şiir ve mikrofonla. Özel günlerde şiir okumak, tiyatro oyunlarında rol almak, giderek bir tutkuya dönüşür. Bir yandan şiir okurken, bir yandan da yazmayı dener.

Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nü bitirdikten sonra, bir süre Ankara'da çalışır. Keçiören Belediyesi'nin tiyatro çalışmalarına katılır.

Keçiören'in Sesi adlı dergide şiirleri yayınlanmaya başlar. Bir süre sonra, Adalet Bakanlığı'nın açtığı memurluk sınavını kazanarak, Antalya'ya yerleşen Kezban Tatır, o yılları şöyle anlatıyor:

‘‘Antalya E Tipi Cezaevi'nde infaz ve koruma memuru olarak göreve başladım. Ankara'dan ayrıldıktan sonra, garip bir mesleğin içinde bulmuştum kendimi. Yaptığım iş, eski adıyla gardiyanlıktı. Ne varki, yaptığım bu iş hayatımda bir dönüm noktası oldu.

TİYATRO SEVGİSİ

Kader kurbanlarını yakından tanıma fırsatım oldu. Dünyaya bakış açım değişti. Hayata daha bir coşkuyla sarıldım. Daha çok sevmeye başladım. Hüzün ve sosyal olaylar, giderek şiirlerime yansımaya başladı.’’

Gardiyanlık mesleğini yaparken, amirlerinin olurlarıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu ile bağlantı kuran Tatır, lise yıllarından kalan tiyatro sevgisini yeniden hayata geçirmeyi başarır.

Tatır, oğlu Deniz'in dünyaya gelmesiyle, tiyatrodan kopar ve kendini şiire verir. Tatır, ‘‘Kendimi şair olarak iddialı görmüyorum. Ama, düşüncelerimi en iyi anlatmanın yolu olarak da şiiri tercih ediyorum. Şiirlerimde hayatımdan kesitler vardır’’ diyor.

Şiir günü kutlandı

PEN Yazarlar Derneği'nin girişimiyle, UNESCO tarafından Dünya Şiir Günü ilan edilen 21 Mart, Antalya Kültür Merkezi'nde bir dizi etkinlikle kutlandı.

İlhan Berk'in açılış konuşmasıyla başlayan gecede, ‘‘Küflü Şimşek’’ adlı kitabıyla, 2000 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü'nü alan Mehmet Taner'e, plaketini, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Bekir Kumbul verdi.

TRT Spikeri Hülya İşbilir'in sunduğu Dünya Şiir Günü kutlaması, TRT'nin program yapımcısı ve spikerlerinden Osman Özüvar, Sermin Baysal, Rukiye Türkoğlu, Nuri Erkal, Aynur Aslangiray ile AKEV Koleji öğrencilerinin gitar, piyona ve kanun eşliğinde Türk ve Dünya şiirinden okudukları örneklerle son buldu.

Şiir söyleşisi

ŞAİR Metin Demirtaş, ‘‘Çevrilmiş Üç Şiir Üstüne Tartışmalı İşlik çalışması’’ adı ile ANSAN'da tartışmalı-söyleşi düzenledi. Az sayıda şiirseverin izlediği söyleşi, ünlü Rus şairi Yesenin ile Fransız şairi Beranger'in şiirleri üstüne yapıldı. Demirtaş, Yesenin'in, Anneme Mektup ve Son Şairiyim Köyün Ben şiirlerini çeviren

Azer Yaran ile Orhan Suda'nın; Beranger'in Yolunuz Düşerse şiirini çeviren Mihri Belli'nin çalışmalarına, kendi izinleriyle bazı katkılarda bulunduğunu söyledi. ANSAN'daki söyleşi, Melih Cevdet Anday'ın, Dünya Şiir Günü nedeniyle yazdığı bildirinin, Metin Demirtaş tarafından okunmasıyla son buldu.

Faksımıza düşenler

Akdeniz Sımsıcak masmavi suları

Yüreğimi ışıttı-ısıttı

Şu dünyada başka cennet var mı?

Gözlerim ona hayran kaldı

Ne kadar mutlu olacaksın,

Bir Akdeniz şarkısını duysan

O yerde göklere uçacaksın

Güzel dostlarla birlikte olsan

Doğu halısı gibi Akdeniz akşamları

Gökteki burçlar gibi

Akdeniz akşamları Öylesine ince,

öylesine zarif ve öylesine hafif ki

Sessizce okşar tenini

Bir annenin eli gibi

Akdeniz'in nefesi

Dünyanın güzelliğini

Akdeniz fethetmiş

Ve Allah'ın kendisi

Onu himaye etmiş

Bu güzellikle Akdeniz

Kıymetli elmaslar gibi

Parlıyor ayrı ayrı

Akdeniz Beldeleri.

Zaremu NUSUPOVA Kazakistan

Tatır’dan iki şiir

Çılgın Doğa

Güneş yakıyordu tenimi

Karlı dağlara atmak istedim kendimi

Düştüm yollara...

Bıraktım herşeyi doğaya,

Sarp yamaçlarını seyrettim,

Doya doya...

Yeşillere daldım

Çıkamadım içinden.

Büyülemişti mis

kokular beni.

Yağmur çiseliyordu,

Bedenim titriyordu,

Çok geçmedi;

Güneşin sıcaklığı,

Kucakladı, sıkıca

sardı beni.

Çılgına döndüm.

Doğa zaten çılgındı.

Doğacaktır belki güneş

Dağın tepesinde;

Güneşin ışıklarıyla öpüşen

Dudaklar yok artık.

Gecenin karanlığında

Birbirine kenetlenen

Kollar yok artık.

Sadece ve sadece

Düşler devam ediyor,

Buluşmalar...

Yarınlardan ümit kesilmez

Doğacaktır belki

yine güneş

Dağın tepesinden...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!