Güncelleme Tarihi:
Bayram ve barış şiirleri
Emil Sevinç
YILIN önemli gün ve haftalarında yararlanılır düşüncesinden yola çıkarak yazdığı şiirlere,'Bayram ve Barış' adını veren İlköğretim müfettişi Emil Sevinç, ‘‘Bunları, insan ustası öğretmenlerle özellikle yarının büyüklerine sunuyorum’’ diyor.
1947 yılında Akdağmadeni-Gökdere'de dünyaya gelen Emil Sevinç, Gazi Eğitim Enstitüsü Eğitim Bölümü'nü bitirdikten sonra, yurdun çeşitli illerinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Halen Antalya'da ilköğretim müfettişliği görevini yürüten Sevinç, yaşamında şiirden çok düz yazı yazdı.
ÇOCUKLARI İÇİN
Uzun yıllar, güzelliği ve insan olmanın ne olduğunu öğrettiği çocukları (öğrencileri) için yazdığını belirten Emil Sevinç, ‘‘Onlar ki, yakın-uzak çevremizde, kan ve kin davasına son vereceklerdir. Yine o çocuklar ve gençler ki, evrensel barış şenlikleriyle ulusları birbirine yaklaştıracaklar, dünya insan kardeşliğini gerçekleştireceklerdir’’ diyerek, onlardan umudunu da hiçbir zaman kesmedi.
Emil Sevinç'in yapıtları: 'Halkta Atatürk' (1982), 'İstiklal Savaşı Destanları', 'Unutulmayan Öğretmenler' (1984).
Sevinç'in, ayrıca, 'Atatürk İlkeleri Işığında Gençliğin Eğitimi' konulu bir de incelemesi bulunuyor.
Sevinç’ten bir şiir
Üç Öğretmen ağıdı
Bu kaçıncı acılara yazdığım
Yeşil ekin gökçe bağlar bozduğum
Bunca gurbet binbir hasret gezdiğim
Sevdası gönlümde tüten yar idin
Sivas'tan Kangal'a bir yol ayrımı
Baş bedenden beden
yenden ayrı mı
Tatlı canlar hasta mıydı sayrı mı
Bir mum gibi
aydınlattın erittin
Ha Kangal ha Zara ölüm kapkara
Kimimiz biçilir taksiye tıra
Kimimiz tutulur
tipiye kara
Karanlığı yara yara yürüdün
Yarı başlı sevdalarla solduğum
Yavukludan yardan ayrı kaldığım
Alem bilsin gözüm açık öldüğüm
Yiğit iken yıkılırsam der idin.
Ozanca'yıl ağız dilden söylesem
Bilmem bir ağıt mı destan mı desem
Anılarınızı önder eylesem
Can Öğretmen;
Aysel, Recep, Feridun.
ANSAN'da imza günü
AKDENİZ Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu öğretim görevlisi Faik Ardan, Ansan'da düzenlendiği kokteyle ilk kitabı Koca Adam'ı şiirseverlere tanıttı.
Antalyalı şairlerin yanı sıra, çok sayıda şiir tutkunlarının katıldığı gecede, konuklar, ünlü şairlerden şiirler de okudu.
ANTALYALI ŞAİRLERDEN
Süngüsü düşük
Uzun seferlere çıktım düşümde
Fillerim tökezledi
Kuşattığım
kalelerin önünde
Ebabiller taş yağdırdı neferlerime
Kırabalarında su yoktu
Bir damla olsun içmeye
Dilimiz kurudu
aşk adını
anmaktan
Yenildi aşkın ordusu
Süngüsü düşük dönüyor cepheden.
Turgay DEĞİRMENCİ
Açmaz
Küçüksün
Nazlıcasın, sabah yelisin
Çocuklarla yarışırsın incelikte
El atsan kuru bir dala
Çiçeğe döndürürsün
Yapraklarını
dolu vurmuş
Kızılcık dalı, gül fidesisin
Hüzün güzelisin
Emek güzeli
Acılarından,
Boynundaki kıvrımdan,
Yüreğinden, gözlerinden
Öpmek isterim
İsterim de
Ben yaşlandım
Sen geç geldin dünyama.
Nusret GÜRGÖZ
Özgürlük
Karla kaplı bir pencere içinde
Yaşamın son üzüm taneleri yenirken
Esmer çocukların dudaklarında
Solup biten
Bir şarkı değildir özgürlük
Özgürlük ki Akdeniz kokar
Bir kılıç balığıyla sevişmenin
Köpüklü sevinci
Bir şeytanın almadan süzülen
Günahı kadar temiz
Şarap mahzenlerinin yalnızlığı kadar
Sessiz ve karanlıktır.
Roma yakılmadan önce
Gümüş bir lirin parmaklarında yanan
Mumlardır özgürlük.
Kubilay K. SUVARLI
............... FAKSIMIZA DÜŞENLER ...............
Yıllarım senin
Aşkın büyüsü zorlar yüreğimi Zorlu günlerdi geçen şu mevsimler O uzun yıllar geride Yaralarıyla kapanan Belki de unutulan Hiç anma beyaz saçlarını Duvardaki o aynayı kaldır Aldanmasın yansıyan yalanlara gözlerin Gözbebeğimdedir asıl gerçeğin O sevdalı sıcak öpüşünü Dudağıma sımsıcak değişini Yıllara değişmedim Çarpan yüreğimin tam ortasında Sevdamın bir bülbülüsün Dikenlerini bir bir yolduğum Tüm yıllarım senin olsun.
Cengiz ALACAOĞLU
Balıkçılar
Ve tahta iskelelerden
Demir aldı
tekneler
Soğuk rüzgarlara doğru.
Açıp kanatlarını
Kayboldu sesler
Sonsuz boyluğa doğru.
Onlar ki hergün
Oraksız biçerler ekinlerini
Saçları ıslak, elleri tuzlu
Pul pul alın teri yüzlerindeki
Ve emekleri ağlar dolusu.
Şule TÜREL
Güneş ülkesine şiirler
Sevdayı yaşadığımdan beri Teninin soğumamış ıslaklığını taşıyorum bedenimde Yağmuru bekleyemezdin tarlakuşum Gözyaşlarını saklardın avuçlarının içinde Belirsiz yarınlara Umudun ışığını taşır. Hep onurundandı kıyıda köşede kalması Duvar diplerinde yalnızlığı paylaşması Bir mezar taşında yalnız kalması Onurundandı. Bir kuşluk vakti yanardı Mor menekşelerim, çiğdemlerim, papatyalarım Yanardı kor ateş misali Renk renk, ilmik ilmik, nakış nakış Ve bütün ağulu sevdasını sundu Bir gece vakti Hiç doğmayan güneş ülkesine.Hasan POLAT