Güncelleme Tarihi:
Bir portre: Keskinli Kaya Özlük
Halk şairi Haydari
Sigara dumanından ak bıyıkları sararmıştı Aşık Haydari'nin. Elinde 'Cumhuriyet Türküsü' adını verdiği bir kitapla çıktı geldi bir gün. Kitap çok ilginçti. Sayfalar bilgisayarda dizilmiş, ancak fotokopi yapılarak çoğaltılmıştı. Sonra da, bir arkadaşının yardımıyla sırtına bir kağıt yapıştırılarak ciltlenmişti. Kapak tasarımında ise, Atatürk'ün ünlü Kocatepe fotoğrafı ve cepheye kağnılarında ve omuzlarında mermi taşıyan Anadolu kadınlarının resimleri vardı.
Aşık Veysel ve Mahsuni gibi, Anadolu halk şairleri geleneğinden geliyordu. Okul yüzü görmediği halde, kendi kendine okuma yazma öğrenmişti.
1939 yılında, Keskin'in Haydardede köyünde doğdu. Hiç okula gitmediği halde, daha sonra Ankara'da ilkokul diplomasını almayı başardı.
DERİN HALK KÜLTÜRÜ
Aşık Veysel'den de, 'Haydari' mahlasını alarak olur Keskinli Aşık Haydari... Öz adı Kaya Özlük'tür. Otuz yıl Ankara'da yaşadıktan sonra, 1980 yılında Antalya'ya yerleşir.
Halk türküleri derleyicisi, araştırmacı Saffet Uysal, Aşık Haydari ile ilgili bir yazısında şu görüşlere yer verir:
‘‘Haydari, şiirlerinde toplumsal konuları öne çıkarır. Atatürk sevgisi ve laiklik, onun en çok ele aldığı konulardır. Derin bir halk kültürü dağarcığına sahip olan Haydari, aynı zamanda bir Hacı Taşan çırağıdır. Bir tek tümceyle söylemek gerekirse, ona; 'hümanist bir ozan' demek gerekir.’’
Şiir sempozyumu
SESSİZ Arka Bahçeler adlı kitabıyla 1999 yılı Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü'nü alan şair Gülten Akın ile edebiyat dünyamızın önemli şiir eleştirmenleri Antalya'da buluştu geçtiğimiz hafta.
AKM yöneticileri tarafından düzenlenen, ‘‘Sessiz Arka Bahçeler Odağında Gülten Akın Şiiri’’ adlı sempozyumda, konuşmacılar çok ama, ne yazık ki izleyiciler azdı. Parmakla sayıcak denli şiirseverin katıldığı sempozyumda, Gülten Akın'ın edebiyatımıza katkıları tartışılıp, şiirlerinden örnekler sunuldu.
Katılımcıların bazılarından, Gülten Akın şiiri üzerine kısa görüşler:
Mustafa Şerif ONARAN:
Şiirini usulca söylüyor Gülten Akın. Bilinen sözcüklerle tılsımlı bir güç kazandırıyor. Anlam derinliğiyle çoğalan yeni sözler çıkıyor ortaya. Süse bulaşmayan, yalın bir şiir diliyle yazıyor. Çarpıcı imgelere gerek duymuyor. Yalın bir şiir ama, yorumlarımızla çoğalan açık uçları da var o şiirin.
Haydar ERGÜLEN:
Dizelerini en çok hatırladığım şairlerin başında gelir Gülten. Bazı kitaplarının adları da unutulmaz birer dizedir. 'Kestim Kara Saçlarımı', ' Sevda Kalıcıdır', 'Sonra İşte Yaşlandım' hemen aklıma gelenler. Akın, siz ki bütün şiirinizi 'ince şeyleri anlamaya' (anlatmaya) adadınız, bizi böyle bir incelikle karşı karşıya bıraktınız, üstelik, anlamamakta direnen bir ahali için yaptınız bunu.
Ahmet İNAM:
Hangi şiir, bir şairin şiir dünyasının tüm özelliklerini içinde taşıyabilen örnek şiirdir? Zaman içinde kaçınılmaz değişimlerine bakıldığında (eğer şair, gizemli dünyasını açabilecek değişime direnmeyen bir değişim içindeyse), hangi şiir, şair dünyasının şiir çekirdeğini tüm gizli güçleri ile barındırabilir içinde?
Hangi insan yaşantısı, bir dizi sözcükle sonlandırılabilir, belirgin kılınabilir, hele yaşantı yumağı 'şiir' ise, şiirle dile getiriliyorsa? Yine de şairlerin kimi şiirlerinin, öteki şiirleriyle içten bir bağ kurmada, şairi zaman içinde oluşturmaya çabaladığı dünyayı yansıtmada daha etkin olduğunu söyleyebiliriz.
Hilal SÜRSAL:
İyi ki doğdun Gülten Akın ve Türk şiirinde kocaman bir sessizlği bozdun. Artık düşünmeden yaşamak iyice zor, konuşmadan beklemek ise kadınlar açısından 'geleceğin' gelmemesi anlamını yükleniyor. Epeyce ağır bir yük. Ancak mutlaka taşınması gerekiyor, ta ki Türk toplumunda kadın olmak yük değil, bir mutluluk olana kadar. Şiirlerinden anladığımız kadarıyla, buna henüz vakit var. Ancak, bu şiirleri okuyup da düşünmemek mümkün değil.
Akın kimdir?
1933'de Yozgat'da doğdu. 1955 yılında Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1956'da evlendi. Eşinin kaymakamlığı sırasında gittiği Gevaş, Alucra, Gerze, Saray, Kahramanmaraş'da avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1980 öncesinde halkın yaşadıkları onun da hayatına ve şiirine yansıdı. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. İlk şiirleri Hisar, Türk Dili, Mülkiye ve Varlık dergilerinde yayımlandı, çeşitli dillere çevrildi. 40 kadar şiiri bestelendi. Yazarken, estetik kaygı yanında etik kaygıyı hep gözetti. Şiirlerinin yanı sıra düzyazı ve söyleşileri de yaşam biçimi şiir olan bir şairin yazılarıdır.
Şiir antolojisi
ANTALYA AKEV Koleji öğrencileri, kendi yazdıkları şiirleri bir kitapta toplayarak yayınladı. Şiir Antolojisi adını verdikleri 104 sayfalık kitapta, 44 öğrencinin şiiri yer alıyor.
Türk Dili ve Edebiyatı Zümre Başkanı Siyami Aydın, ‘‘Bir gerçek var ki, şiire ilgi duymayan insan yok. Hele de yaşamının ilkyazında’’ dediği sunuş yazısında, çıkış amaçlarını şöyle anlatıyor:
‘‘AKEV'de her türlü sanatsal uğraşın yanısıra, en çok da şiirle ilgilenir öğrencilerimiz. Şiir okur, şiir söyler, şiir yazarlar. Duygularının tetiğine basan o kadar çok öğrencimiz var ki, düşündük; bu uğraşları gizli kalmasın ortaya çıksın, yazdıklarını kitaplarda, adlarını kitaplarda görsünler istedik. Bu seçkiyi hazırladık. Bu ilki seçkinin. Gelecek yıllarda ardı gelecek elbette.’’
ANTALYA ŞİİRLERİ
Antalya Sokakları
Beni Antalya sokaklarında vurdular
Yağmur sularına bulandı kanım
Başımın altına taş koydular
Duvarlara yazıldı adım
Yağmur yağıyor Antalya sokaklarında
Antalya sokaklarında
ses yok
Pusu kurmuş karanlıklar
Antalya sokaklarında huzur yok
Kapa gözlerini Antalya sokaklarındasın
Yosun kokan bir meyhanede içmişsin önce
Ağlamışsın, tahta masalar ıslanmış
Ağlamışsın boş kadehler dolmuş
Sonra düşmüssün yollara
Seni Antalya sokaklarında vurmuşlar
Bütün telleri kopuk gitarların sazların
Yaşamak ölesiye sevmekmiş
Unut Antalya sokaklarını bundan böyle
Bir kocaman çizgi çek adıma
Ben yokum artık
Şarkılarım yok,
Şiirlerim yok
Kapa gözlerini artık
Antalya sokaklarında
Sana da bana da
yer yok.
Yavuz LAÇİN
HAYDARİ’DEN BİR ŞİİR
Akdeniz üstünde Toros yaylası
Mor menekşe açmış gül Abdal Musa
Destan destan olmuş yürekte sevdam
Türkü türkü yaşar dal Abdal Musa'm
Akçaeniş köyüne yolum uğradı
Bir ok değdi ak sinemi doğradı
Bir can var ki araştırdı aradı
Hoş oldu hatırlar hal Abdal Musa'm
Yüreğimi soğutur yörük ayranı
Tahtacı güzelleri sardı yaramı
Birlikte kutladık bunca bayramı
Taa evvelden böyle yol Abdal Musa'm
Bozkırların Uçarsu'ya yaslanır
Sevdalı bağrında ceylan beslenir
Başı darda kalan sana seslenir
Aşiret zorda iken gel Abdal Musa'm
Tahtacı obası yörük yaylası
Keskinli Haydar'ın gönül sevdası
Arının gayreti birlik davası
Muhabbet bu yüzden bal Abdal Musa'm.
UĞUR MUMCU ANISINA BİR ŞİİR
Mumlar Sönmez
Gün 24 Ocak...
Yer karlı sokak.
Bir bomba patlıyor amansızca
Yüreğimizden bir parça koparırcasına
Böyle bir şey olmaz!
İnsanlığa sığmaz
Kahrolası nankörler,
Sanmayın ki
Mumları söndürdük.
Nasıl söner yüreğimizdeki ateş
O bir meşaledir, kalleş!
Şunu unutmayın ki;
Meşaleler hep yanar
Kalemler de hep yazar.
Sönmezler ve durmazlar.
Gün 27 Ocak...
Bütün Türkiye sağnak sağnak!
Ellerimizde mumlar, meşaleler,
Dudaklarımızda ölmez şarkılar
Unutamayacağımız acılar, uğurlar
Dinmek bilmeyen yağmurlar,
Suladı yüreğimizde açan çiçekleri.
Hayat verdi,
İnanç verdi,
Öbek öbek açtı.
Şunu bilin ki;
Bu çiçekler solmaz!
Çünkü, onlar özgürdür
Solduramazlar, öldüremezler
İnsanlığa ışık tutan mumlar;
Hiç bir zaman sönmezler
Kezban TATIR (Antalya)
AŞK ŞİİRLERİ
Her sevda katliamlarındır
Her sevda katliamlarındır
yüreğimden önce
dilim susar
susar dilim
eskimesin diye sevdanın rengi
Sevdanın eskimeyen renginde
diner katliamlar
öpüşürüz sokaklarda
dudak izlerimizi kutsar ay ışığı
büyüler düşlerimizi
Günahlar yaşanır
günahlardayken sevdanın eskimeyen rengi
başlar bireysel yanlıklıkların katliamına
Sokaklar inatla
tanıklık eder
tarihi öpüşlerimize
Sevdadan yana 1
Çelişkilerimin ardından uzanıyorsun
Uzanmıyor, uzanan eline bir sevda düşlüyorsun
Uzatılmayan elin ardından
Sımsıkı sevişmeleri
sımsıkı sevişmeleri tutukluyor yüreğin
SEVDADAN YANA II
Sevdama ‘‘Allı sevdam, güllü sevdam’’ dedim
Üç mevsimlik yaza verdim
Yüreğim eylülden önceki yaz kıpırtısıydı.
BERAT ARAZ
Değişmeyen son dize
Balıkları izleyebilirsin akvaryumda
Onların gümüş renkli insan suratlarını
Sonra gözlerinle balık olup dalabilirsin
Kendi şarkının henüz yazılmamış sözlerini
ve bitim yeni bir başlangç olabilir
Aynı yerden ama sen farkedebilirsin
Yüreğinin farklı atışlarını
Acıları her seferinde değiştirip
Koyabilirsin oraya.
Balıkları izleyebilirsin akvaryumda
Her şeyin akıp durduğunu düşünerek
Bir daha görmemek de olsa yaşadıklarını
Ama gene de güzeldir dünya
Yine de bakabilirsin bir çocuğun gözlerine
Sabahı bekler gibi bekleyebilirsin
Değişmeyen son dize
-dost aynı dost, sevda aynı sevda
Hasan POLAT (Antalya)