Sihrini ‘sarı’dan alan modacı

Amerikalılar'a giyinmeyi öğreten Fred Hayman, 'Beverly by Giorgio' parfümünün ismini 'kendisinin bile hayal edemeyeceği bir fiyata' sattı. Ünlü ressam Van Gogh'tan sonra sarı rengin en büyük tutkunu sayılan Hayman, giyimden parfüme, dekorasyondan iç mimariye kadar her alanda kendi adıyla anılan bu rengi kullanıyor.

Amerikalılar'a gerçek anlamda giyinip-kuşanmayı öğreten, modayı tanıtan kişi Fred Hayman'dır.

Bugün 70'ine merdiven dayayan Beverly Hills sosyetesinin gözde stilisti Ralph Lauren, Calvin Klein, Tommy Hilfiger, Donna Karan gibi Amerikan kreasyonculara önderlik etmiş, hocalığı üstlenmiştir.

Fred Hayman yaratıcılığında en büyük eserini geçmiş yıllarda piyasaya sürdüğü ve büyük ilgi gören ‘‘Beverly Hills by Giorgio‘‘ parfümü ile ortaya koydu.

Öyleki ısrarlara dayanamayarak cazip öneriler karşısında parfümün telif hakkını ve adını inanılmaz bir fiyata devretti.

Hayman'ın bir başka özelliği 60'lı yıllardan bu yana Oscar ünlülerini giydirirken dekorları kendi zevkine özgü yapması.

Mankenler, artık bir gelenek haline dönüşen Hayman tasarımlarını sunarken kendisiyle söyleşi yapma fırsatı bulduk:

Moda dünyasının en şık stilistisiniz. Hep böyle mi giyinirsiniz?

- Adı üzerinde moda. Modayı yaratan bir kişi önce kendisi şıklığa inanmalı. Bir tasarımı başkalarına tanıtırken kendim beğenmeliyim ki başkalarına aşılayabileyim.

Her kreasyonu-nuzda mutlak bir Fred Hayman sarısı yansıyor. Tıpkı kravatınız gibi.

- Sarı benim uğurum. Bu değişik bir sarı. 30 yıldır Fred Hayman sarısı şeklinde adlandırılıyor. Renk cümbüşünde bana özgü yumurta sarısının mutlak ayrıcalığı olduğunu düşünüyorum. 'Beverly by Giorgio' parfümünün ambalaj simgesi de bu sarı. O sarıdan yola çıkarak bu parfümü yarattık. Yani parfümden önce ambalajı hazırdı diyebilirim.

Beverly by Giorgio'nun bu kadar tutulabileceğini tahmin ettiniz mi?

- Ben bu parfümü yıllarımı verdiğim Beverly Hills lüks yerleşim merkezine ithafen çıkarttım. Sosyete benden böyle bir şey istedi. Rodeo Drive'daki her yeri sarı butiğimizin tadilat sonrası açılışı için bir atılım aracı oldu ve inanılmaz derecede tutuldu. Ben bile şaştım.

İtalyan stilistlerini nasıl buluyorsunuz?

- İtalyanlar bu işi biliyorlar. Akdeniz'in verdiği sıcaklığı kreasyonlarına yansıtıyorlar. Benim yaptığım iş Amerikalılar'a kendi alışagelmiş rahatlıklarına göre bir giyim tasarımını yaratmak. Amerikalılar tutucudur. Klasiği benimserler, fazla değişikliğe, hele köklü bir değişikliğe hazır değillerdir. Bu bakımdan Amerika’da modacı olmak kolay değil.

Amerikalı modacıları nasıl buluyorsunuz?

- Yeni nesilde arka arkaya çıkıyorlar. Eskiden moda diyince akla Paris gelirdi. Şimdi New York'ta genç Amerikalı tasarımcılar defilelerle Avrupa ile bir tür gizli rekabete girişmiş durumdalar. Ama bir Ralph Lauren benim ilk göz ağrımdır.

Sizsiz bir Oscar ödülü düşünülemiyor. Ne zamandan beri Oscar'ların organizasyon komitesi ile işbirliğiniz var?

- Çok eskilerden söylersen yaşım çıkar. Ama şöyle diyebilirim kesintisiz 19 yıldan beri Oscar'ı ben giydiriyorum.

Giydirdiğiniz ünlüler arasında hakkını gerçekten verenler kim sizce?

- O kadar çok ki... Jane Fonda'dan, Raquel Welch'e Jodie Foster, Jack Nicholson, Steven Spielberg, William Hurt'e kadar çok var.

Ünlüleri giydirmek zor mu?

- Şimdi her dönem kreasyonların bir kataloğu gider. Onlar beğendiklerini seçer ve kendilerine bunlar gönderilir. Yani ünlüler bizim butiklere pek gelmez. Onun için Beverly Hills'teki marka butiklere sadece zengin Amerikalılar'la turistler gelir. Onlar da 'Acaba bir ünlü görebilir miyim?' diye merakla bakarlar. Ama onlar asla gelmezler.

Niçin Beverly by Giorgio markasını sattınız?

- Çünkü tahmin edemeyeceğim bir öneri yaptılar. Geri çeviremezdim.

Şimdi ne yapıyorsunuz?

- Kendi adıma büyük bir firmam var. Her türlü moda, tasarım, iç dekorasyon, mimarlık gibi. Los Angeles'te Santa Monica'da, Malibu'da, Hollywood'da bir çok zenginin evini istediği gibi döşüyoruz. Tabi sarı renk ağırlıklı olması için ev sahiplerine baskı yapıyorum.