Güncelleme Tarihi:
DÜN sabah Suriyeli yetkililerin eşliğinde, Şam şehir merkezine 12 km. uzaklıktaki 900 bin nüfuslu Duma’ya gittik. Duma’da henüz 3 hafta önce rejim karşıtı şiddetli gösteriler yapılmış, lastikler yakılmış, bombalar patlamıştı. Bugün en azından gündüz vakti kasaba Suriye ordusunun denetiminde. Bu yüzden Şam’ın aksine burada sivil polisler değil, askerler ağırlıkta, cep telefonu hatları ise kesik.
Subay fotoğraf çekimine kızdı
Duma’nın merkezindeki yerel meclis binası iki hafta önce silahlı muhaliflerin saldırısına uğramış, ağır zarar görmüştü. Türk gazetecilerin gelişiyle meydan hareketlendi. Kısa süre sonra zırhlı personel taşıyıcı ve askeri kamyonlarda 30 kadar asker geldi. Çevredeki vatandaşlardan çok azı konuşmayı veya fotoğraf çektirmeyi kabul ediyordu. Mecburen askerlerin fotoğraflarını çekmeye başladım. Bir subay hışımla gelip, “Biz buraya sizi korumaya geldik, siz bizi görüntülüyorsunuz” diye çıkıştı.
Bize eşlik eden Suriyeli yetkili, “Şimdi Duma’nın en tehlikeli mahallesine gidiyoruz. Gideceğimiz yerde daha bugün bir terörist grup yakalandı” dedi. 300 bin nüfuslu merkezden, bir sanayi mahallesi olan 7 bin nüfuslu Şifoniye’ye doğru yola koyulduk. En şaşırtıcısı, yol boyunca hayatın herhangi küçük Anadolu kasabasındaki gibi normal bir şekilde akması; öğlende şık giyimli, başı örtülü ve makyajlı kadınların rahatça dolaşmasıydı. Şam’da konuştuğumuz Türk kaynaklar, sonu kanlı biten tüm protestolar sırasında bunun yaşandığını, bir sokakta kan gövdeyi götürürken ona paralel caddede alışveriş dahil gündelik yaşamın kesintisiz sürdüğünü söylemişlerdi.
Bunları Davutoğlu’na gösterin
Şifoniye’de bir tarlaya bitişik, sıvasız, depo benzeri bir binaya sokulduk. Bir kapı, küçük bir bodruma açılıyordu. İçeride yere dizilmiş halde, bir adet ABD yapımı M4’ün yanı sıra kalaşnikoflar, RPG’ler, 12/7 uçaksavar mermileri, taarruz tipi el bombaları, 7.62 mm mermiler, güvenlik kameraları ve telsizler vardı. Suriyeli bir subay, “İhbar üzerine baskın yapıp burada bunları bulduk” dedi. 18 aylık zorunlu askerlik hizmetini yapan Emir adlı bir er ise taktığı Barcelona şapkasını düzeltirken, “Bunları (Dışişleri Bakanı Ahmet) Davutoğlu’na gösterin” diye fısıldadı. “Teröristlerin Şifoniye cephaneliği” iddiasını doğrulamak mümkün olmadı. Bir mahalle bakkalı, “Asıl gece gelin. Çatışmalar gece oluyor” diye konuştu.
Polat Alemdar bizi kurtarsın
Silahlılar kepenk kapatıyor Suriye İnsan Hakları Şebekesi adlı Şam merkezli kuruluşun bir üyesi ise “Silahlı gruplar esnafa zorla kepenk kapattırıyor. (2005’te saf değiştirip sürgünde hükümet kuran Esad yönetiminin eski Dışişleri Bakanı Abdülhalim) Haddam kepenk kapatmayan dükkanlara ateş açanlara 1500 Suriye lirası (40 TL) veriyor. Kısacası üç kuruş için bu kaosu yaşatanlar var” diyor.
Humus karışık, yollar mayınlı
Hürriyet’in Suriye’de bulunduğu dört gündür isyancıların kalelerinden Humus’ta çatışmalar şiddetlenirken, silahlı muhalefetin iki hafta önce güvenlik güçlerinden sert karşılık gördüğü Zabadani’ye gitmemiz de, “yolların mayınlandığı” uyarısı nedeniyle mümkün olmadı. Bu yüzden Suriye’deki son durağımız, Duma’ya 3-4 km mesafede, birkaç hafta öncesine kadar isyancıların kontrolünde bulunan Harasta oldu.
Askerin mesajı
Suriye askerleri, balkonları tutan silahlı muhalifler yüzünden bu meydana üç gün önce dahi giremediklerini itiraf ediyorlar. Apartman cephelerindeki mermi izleri taze, ama şimdi balkonlarda askerler var. Ayrılırken bir er acı bir tebessümle, “Polat Alemdar gelsin, bizi kurtarsın” diyor. Üstü kamyonet kaportasıyla kapatılmış derme çatma bir askeri kontrol noktasını geçip bölgeyi terk ediyoruz.