Siemens teknoloji üssünden izlenimler

Güncelleme Tarihi:

Siemens teknoloji üssünden izlenimler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2008 00:00

Minik bir kasaba olan Bocholt, ufak meydanındaki halk pazarından ve ördeklerin yüzdüğü güzel nehirden sadece bir kilometre uzakta geleceğin teknolojilerinin tasarlandığı bir üs barındırıyor. Siemens’in daveti ile dünyanın sayılı yayınlarının girebildiği bu teknoloji mabedini sizin için gezdik.

Bocholt’ta doğru giderken 120 kilometrekarelik bu minik Alman kasabasının beni bu kadar büyüleyeceğini tahmin etmezdim. Siemens Gigaset’in DECT (Digital Enhanced Cordless Telecommunications- Dijital Geliştirilmiş Kablosuz Telekomünikasyon) telefon üretim merkezinin bulunduğunu bildiğim bu ufak yerleşimde çok sıkılacağımı düşünürken, gördüklerim, keşke birkaç günüm daha olsaydı diye düşündürdü. Hollanda’nın en zengin şehirlerinden Maastricht’e sadece 8 km mesafede olan kasabada ilk endüstriyel üretim Siemens tarafından hizmete sokulan telefon parçası hattında 1941 yılında gerçekleştirilmiş. İlk a’dan z’ye telefon üretimi ise 1948 yılında yapılabilmiş. Yıllar içinde pazar koşulları gereği belirli konulara odaklanan telefon üretimi 2005 yılında Siemens çatısından çıkarak SHC adı altında yüzde 100 Siemens girişimi fakat ayrı bir tüzel kişilik olarak yeniden yapılanmış. Bir avuç insanla tek hatlı bir atölyede başlayan macera, Bocholt tesisini 50 hatta her yıl 14 milyon cihaz üretebilen, 69 ülkede varlığı olan 1400 Ar-Ge mühendisi istihdam eden Avrupa’nın en çok satan telefon üreticiliğine taşımış.

İşin sırrı süreçte

Gezimiz sırasında görüşlerini aldığım Proje Direktörü Hans Zimmer bu başarının arkasında yatanın süreç mükemmelleştirmesi olduğunu söyleyerek, tüm hatlarının 7/24 stoksuz çalıştığını, üretirken 50’den fazla kontrolün gerçekleştiğini, süreçlerin mükemmelleştirilmemiş olması durumunda ufak hataların bedelinin büyük olacağını belirtiyor. Bunun da ancak uzun yılların deneyimiyle gerçekleşebileceğini belirten Zimmer, bu yüzden fabrikayı Çin’e taşımayı hiç düşünmediklerini ifade ediyor.

Gerçek yeşil olabilmek

2007 yılında 800 milyon Euro’luk ciroya ulaşan SHC’nin Gigaset markalı telefonları Almanya’da her iki evden birinde tercih edilir duruma ulaşmış. Ürün Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ludger Rathmer, şu anda tüm konsantrasyonlarını kutlamalar yerine gerçekten yeşil olabilmeye harcadıklarını söylüyor. Kendileri için 3 ana hedefi olan bir strateji oluşturduklarını belirten Rathmer, cirolarını artırabildikleri, çevreye karşı sorumluluklarını yerine getirebildikleri ve tüm sosyal sorumluluklarını gerçekleştirebildikleri zaman kendilerini başarılı sayacaklarının altını çiziyor. Rathmer, yeni ürünlerini bu hedefler doğrultusunda konumladıklarını ve tüm ürünlerine ISO 14001 sertifikasının öngördüğü çevreci koşulları ileriye taşıyan ve ECO-DECT adı altında birleştirilen ileri teknolojileri ekleyerek pazara sunduklarını belirtiyor.

ECO-DECT teknolojisi nedir

Adı telsiz telefon olarak yaygınlaşan Dijital Geliştirilmiş Kablosuz Telekomünikasyon (DECT) teknolojisi analojik ağ (standart telefon hattı) üzerinde çalışıyor. Baz istasyonu ve ahizeler arasındaki radyo iletişimi ise sayısal teknoloji sayesinde mümkün oluyor. Orijinal DECT frekans bandı 1880 MHzĞ1900 MHz ve tüm Avrupa ülkelerinde kullanılıyor. DECT teknolojisinin önemli özellikleri kişilere bulundukları yerde dolaşabilme, ellerini serbestçe kullanabilme ve birden fazla ahizeyi aynı hatta bağlayabilme olanağı sağlaması. Ancak DECT telefonlar sabit telefonlardan daha fazla enerji harcıyor ve bulundukları ortama sürekli olarak radyo dalgaları yayıyorlardı. Şu anda bina içinde 50 metreye, dışarıda ise 350 metreye kadar mükemmel ses taşıyabilen ve 600 metreye kadar düşük kaliteli ses iletebilen cihazlar ECO DECT çatısı altında birleştirilen teknolojiler sayesinde daha az enerji harcıyor ve daha düşük miktarda radyo dalgası yayıyor. 2007’den önce üretilen cihazlar 3,5 Watt’a ihtiyaç duyarken yeni cihazların tamamı 1,3 Watt ile çalışabiliyor. Bu sadece daha az elektrik faturası anlamına gelmiyor, yeni teknoloji ile aynı zamanda daha az bakır ve demir kullanılıyor. İlk defa 1999’da kullanılmaya başlanan ahize ile istasyon arasındaki mesafeye göre değişken güç kullanımına olanak veren teknoloji 2007 yılında daha da geliştirilmiş. Daha önce 8 metreye kadar olan mesafelerde toplam gücün yüzde 15’i ile faaliyete devam eden telefonlar, artık sadece telefon çağrısı aldıklarında enerji harcıyor. Aynı sistemi radyo frekansı için de kullanan SHC, ECO DECT sistemi ile ortama yayılan frekans yoğunluğunu azaltmayı başarmış. SHC için teknoloji öngörüleri geliştiren Werner Pawelczyk ise gerçek yeşil olmak için bunların yetmediğini, hayallerinde güneş enerjisi ile çalışan, yüzde 100 dönüştürülebilir materyalle üretilmiş ve karbon izi sıfır olan telefonlar olduğunu bunu da yakın bir zamanda gerçekleştireceklerini söylüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!