Güncelleme Tarihi:
Eğitimlerin yapılacağı ve gönüllü ordusunun kurulacağı bu şehirlerin çeşitli sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı toplantının ilginç katılımcıları vardı: Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu'nun eşi Nermin Canalioğlu, yıllarca eşinden şiddet görmüş, ama şimdi şiddet gören kadınlar için Van Kadın Derneği'nde çalışan İlknur Demirörs, Erzurum'dan girişimci kadınlar, Nevşehir Yerel Gündem 21 temsilcileri... Biri de geçtiğimiz günlerde AKP Trabzon Milletvekili eşi Ali Aydın Dumanoğlu'ndan gördüğü şiddet nedeniyle gündeme gelen Sevil Dumanoğlu. Annesi ve 16 yaşındaki küçük oğlu Mustafa Hakan'ı 1999 depreminde kaybettikten sonra uzun yıllar deprem bölgesinde gönüllü çalışmalar yapan ve aileiçi şiddete son kampanyasına Ankara gönüllüsü olarak katılan Dumanoğlu, sorularımızı cevapladı.
- Benim neden burada olmamdan çok, hepimiz neden buradayız, neden burada olmamız gerekiyor sorusunun cevabı önemli. Bir kadın olarak, her eve giren güçlü bir gazetenin kampanyasında olmak, hem çok önemli, hem de sorumluluğu ağır. Bu zincirin halkası olduğunuz için size teşekkür ediyorum. Ama benim kendi kişisel deneyimlerimden çıkan bazı yorumlarım var. Eleştiri değil ama kampanyaya katkısı olması açısından: Mesela benimle ilgili, aileiçi şiddete son amblemi altında bir yazı çıktı. Eğer bak onun da başına geldi, gördün mü, deyip, peşinden de karşı tarafın suçlaması, iftiraları çıkıyorsa, bu mağdur bir insanı daha fazla mağdur etmek değil mi? O yüzden çok üzüldüm. Birçok insandan tepki aldım. Özellikle Trabzonlular, siz bir milletvekili eşisiniz, tahsillisiniz, bu kadar güçlü olmanıza rağmen bunlar oluyorsa, biz ne yapacağız, diye sordular. İşte onun için buradayım. Birlikte bir şeyler yapılabileceğini göstermek için...
Neler yapabileceğinizi düşünüyorsunuz?
- Daha denetleyici çalışmalar yapmak lazım. Yasal olmayan evliliğe, ikinci, üçüncü eşlere karşı. Ben kişisel olarak ortaya çıkmak istemiyorum, ama bir örneğim. Bu olayın sonuçları hepimize yansıyor. Asıl mağdur olanlardan biri de benim eşim burada.
Nasıl yani?
- Kamuoyunda sorumluluğu, yükümlülüğü olan biri bunu hâlâ açıkça devam ettirebiliyorsa, iki çocuğunun annesine yönelik iftiraları gazetede çıkabiliyorsa, bırakın bu ülkenin milletvekilliğini, Avrupa Parlamentosu eş başkanı olarak da, önü açık bırakılmış, yaptığın hatayı git biraz daha yap, deniyor. Engelleyici, düzenleyici, caydırıcı bir şey yapılmıyor.
Eşiniz için üzülmüyorsunuz herhalde...
Meclisteki kim yapacak bunu, size söylemişler işte 60 milletvekili iki eşli, üç eşli diye?
- Daha da fazla olduğu söyleniyor. Buna karşı bir şey yapılmadığı gibi, eğer ben birinci eş olarak, ikinci ya da üçüncü kadını kabul etseydim benim daha iyi yaşayacağım da söyleniyor. Tek eşli yaşayanlar, dışlanıyor. Aa senin yok mu deniyor. Sonra gazeteciler beni arıyorlar, Kızılcahamam’a siz mi gideceksiniz, kuma mı diye soruyorlar. Bir kere kuma demek de tuhaf. Gayrımeşru ilişki, evime gelmiş oturmuş, eşyamı almış kullanmış. Bir resmi bile yok çocuğumun elimde. Oğlum İngiltere’de bir Türk doktor olarak mezun olurken başarı belgesi aldı. Bir Türk kadını olarak, "siz dörde kadar mı müsaade ediyorsunuz?" sorusuyla karşılaştım. Benim kendi yaşadığım bir yana, Türk kadınını temsil eden biri olarak da çok üzüldüm.
Sizi daha çok kıran hangisi, şiddet görmüş olmak mı, eşinizin sizinle evliyken başka biriyle düğün yaparak birlikte yaşaması mı?
- İkisi tamamen farklı olaylar. Birincisi yıllar önceydi. Şimdi olansa, karşımda meclisi görmem. Ben bir kadınım, boşanma davasında haklarımı almaya çalışıyorum. Çünkü yıllar önce eşimin tercihi nedeniyle mühendislik görevimi bırakıp onunla Londra'ya gittim. En güzel yıllarımı eşime ve iki çocuğuma verdim. Bunların hukuksal karşılığını almak istiyorum. Şimdi tek çöpüm yokken, evin tapusunu, yurtdışındaki birikimlerimizi, birlikte yaşadığı kadının üzerine aktarmış. Ciddi sağlık sorunlarım var, milletvekilliği yemini ederken bekar olduğunu beyan ettiği için sağlık güvencem olmadığı ortaya çıktı, tüp tüp kanımı almışlardı, meclisten haber geldi, tahlili yapmadık, kanlarınızı da attık dediler. Evli olduğumuzu ispatladım, bu kez Meclis'ten yurtdışında yaşıyormuşsunuz, orada haklarınız varmış dediler. Oysa ben 1999 yılından bu yana Türkiye'deyim. Yeşil kart almaya çalıştım, formda eşinin işi karşısına milletvekili yazamadım, onu da alamadım. En son yıkıldığım olayı duyduğumda yavrumu ikinci kez gömmüş gibi oldum. O ilişkiden doğan çocuğa benim kaybettiğim çocuğumun ismini koymuşlar. Ben üç buçuk yıl sonra öğrendim.
Vazgeçmeniz için herhangi bir baskı var mı? Ya da tehdit...
- Bütün bunlar tehdit değil mi? Olan sadece fiziki şiddet değil ki. Ve karşımda sadece eşim değil, koca bir meclis var. Meclis eşimin beyanlarını incelemeden onayladı. Sağlık hakkım engellendi. Bu susmadığım için bir cezaydı. Oysa ben sessiz kalmaya çok özen gösterdim bugüne kadar. Meclise gittim, halledilmesini istedim. Kendi kişisel sorunumla uğraştığımı düşündüler.
Ne istediniz milletvekillerinden?
- En azından bir milletvekili dokunulmazlığı var, o kaldırılsın, bu yasadışı bir olay, meclis olay vermesin... Ve bu sadece benim değil çok sayıda kadının sorunu. Bir tanesi, "ben Türkçe konuşmayı bile bilmiyorum, evde iki kadın yaşıyoruz" diyordu.
LONDRA'DAKİ OLAYI HATIRLAMIYORUM GÖZÜMÜ HASTANEDE AÇTIM
Eşinizin size Londra'da şiddet uygulamasının bahanesi neydi?
- Oraya bursla gitmişti. Ben ve Türkiye'de doğan ilk oğlum da beraber. Üç yılın sonunda o dönmek istemedi. Bense dönmek istedim. Onun da geleceğini sanıyordum. Biletleri alalım, ne zaman yola çıkalım gibi şeyler konuşuyorduk. O gün arkam dönüktü, hiç hatırlamıyorum. Gözümü hastanede açtım. Ciddi bir beyin sarsıntısı geçirmişim.
Sonra ne oldu?
- Oradaki sistem çok farklı. Tıkır tıkır işliyor. Ben hastanede olduğum için hiçbir şey yapmadım zaten. Çocuklara karşı da şiddet uyguluyordu. Hemen çocukları korumaya aldılar. Bizi müstakil bir eve yerleştirdiler. Çok ayrıntılı sorgulamalar yaptılar. Hata ortadaydı, ne kapatıldı, ne ötelendi.
Ne ceza aldı eşiniz?
- İki hafta hapis. Ama ben kendi örf ve adetlerimize göre, çocuklarımın babası diye ihtiyati tedbir kararına dönüştürdüm o cezayı, pişman değilim.
Ve sonra da affettiniz...
- Evet. Çünkü ilişkimiz medeni bir boyuta geldi sonra. 19 yaşımda evlenmiştim, iki çocuğumuz vardı, pişman değilim, 16 yaşında kaybettiğim oğlum da dolu dolu geçirdi zamanını babasıyla. Ben affettim ama çocuklar affetmedi.
Peki başka biriyle birlikte olduğunu öğrendiğinizde niye ayrılmadınız?
- Öğrendiğimze şoktaydım zaten, annemle oğlum depremde ölmüştü. Dört beş ay zaten serumla yaşadım. Söyleniyordu ama o " sultanım evde yeğenim var beni merak etme" diyordu. Evleniyor deyince, nasıl olabilir dedim. Biz evliyiz, dedim. Bu kadar ciddi olamayacağını düşündüm.
TOPLANTIYA KİMLER KATILDI
Başkent Öğretmenevi'nde yapılan ve üç gün süren Hürriyet Aileiçi Şiddete Son Kampanyası gönüllü seminerine, Nevşehir Yerel Gündem 21’den Beyhan Durmuş ve Nilgün İnce; Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı adına Trabzon Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukat Sibel Suiçmez ve Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu’nun eşi Nermin Canalioğlu; Van Kadın Derneği’nden Sema Bağış ve İlknur Demirörs; İzmir Ege Kadın Dayanışma Vakfı’ndan Leyla Buhara, Gonca Uygur ve Tülin Özler; Erzurum Kadın Girişimciler Derneği’nden Zekiye Çomaklı, Nevin İspirlioğlu, Sevgi İşler; İstanbul Panikatak Dostları Derneği'nden Hülya Kırımoğlu, Ankara’dan ise Bülbün Korkud ve Sevil Dumanoğlu...
TRABZONLU AVUKAT SİBEL SUİÇMEZ
Trabzon'da görülen boşanma davalarının yaklaşık yüzde 75'i aile içi şiddetten kaynaklanıyor. Ama buna karşı yaygın bir örgütlenme yok. Bu kampanya için çalışacağız ve belediyenin desteğiyle bir Kadın Danışma Merkezi açacağız.
VANLI İLKNUR DEMİRÖRS
Kadın intiharlarının yaşı çok düştü
18 yaşında evlendiğim günden itibaren yıllarca eşimden dayak yedim. Bir seferinde ikinci kattan atladım, bacağım kırıldı, karakolda, aile içinde olur böyle şeyler diye geri gönderdiler. Şimdi Van Kadın Derneği'nde şiddet gören kadınlara destek oluyoruz. Ancak töre cinayetlerine verilen cezalar ağırlaştırıldığından bu yana kadın intiharları arttı ve intihar yaşı çok düştü. Çünkü öldürmüyorlar ama küçük kızları intihara zorluyorlar. Bu nedenle bir intiharları araştırma komisyonu oluşturduk. İntihar diye anlatılan bir olayın cinayet davası olarak açılmasını sağladık.
TRABZON ÇOCUKLARA YENİDEN ÖZGÜRLÜK VAKFI'NDAN NERMİN CANALİOĞLU
Ben öğretmenim. Ama on yıldır çeşitli derneklerde, vakıflarda çalışıyorum. Trabzon'da da aile içi şiddet, her yerde olduğu gibi yaygın. Ancak açığa çıkmıyor. Bu nedenle Hürriyet'in kampanyası çok önemli. Biz de bu konuda çalışmak istiyoruz. Topluma bunun kötü bir şey olduğunu anlatmalıyız.
KADINLARIN ELELE DÜĞÜM OLDUĞU FOTO KULLANILIRSA...
Hürriyet'in Aileiçi Şiddete Son Kampanyası koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu ve psikolojik danışmanı Nevin Dölek'in koordine ettiği üç günlük seminere katılan gönüllüler, "ekip olabilme", "düğüm olmuş sorunları birlikte çözebilme" gibi konularda eğitim alırken, böyle düğüm oldular ve hep birlikte düğümü çözünce çok mutlu oldular.