Güncelleme Tarihi:
EKRANLARDAN SIZAN TEHLİKE
13 yaşındaki Megan Meier, arkadaşlık sitelerinden birinde kendini ‘Josh Evans’ olarak tanıtan ve 16 yaşında olduğunu söyleyen akranıyla tanışır. Megan, sahte olduğunu bilmediği bu kişiyle arkadaşlığını ilerletir. ‘Josh’ isimli sahte profili yaratanlar aslında genç kızla aynı okula giden Sarah ve Sarah’ın annesidir. Amaçları, Megan ve Sarah arasındaki husumette Megan’ı üzmektir. ‘Josh’ önce Megan’ın güvenini ve aşkını kazanır sonra onu küçük düşürüp, yalnızlığa sürükler. Megan, yaşadıklarını dayanamaz ve 2006’da intihar eder. Bu hikâye bir filmden ya da kitaptan değil, ABD’den bir zorbalık örneği. ‘Siber zorbalık’ Türkiye’de de son zamanlarda çokça dile getiriliyor. İnsanlar dini inanışları, siyasi görüşleri, cinsel yönelimleri, fiziksel görüntüleri bahane edilerek tehdit ediliyor, hakarete uğruyor, hedef gösteriliyor.
VELİLER UYANIK OLSUN
Uzmanlara göre önce ebeveynler bilinçlenmeli ve çocuklarını da bu konuda bilgilendirmeli. Çocuğun üye olduğu sosyal medya hesapları takip altında olmalı. Saldırgan hesap engellenmeli ve tehditleri kayıt altına alınmalı. Adli makamlara başvurulmalı.
BAŞ EDİLEMEZ HALE GELECEK
HAKARET içeren mesajlar, sahte hesap üzerinden taciz, tehdit ya da cinsel içerikli mesajlar gönderme, dış görünüşle dalga geçmek akla gelen ilk zorbalık türleri. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emel Baştürk Akca’nın araştırması Türkiye’de en sık görülen zorbalık türünün ‘sırların ifşa edilmesi’ olduğunu ortaya koymuş. Akca şöyle anlatıyor: “Yetişkinlerin sanal dünyadaki zorbalıklarından ve siber tacizlerinden biri ‘flört şiddeti’ denen yetişkinlerin bitmiş ilişkiler sonrası sırları ve fotoğrafları ifşa etmesidir. Fakat durumun artık 12-13 yaşı civarı çocuklarda da sıklıkla yaşandığını görüyoruz. Linç ve ifşa kültürünü yetişkinlerden öğreniyorlar.”
TÜBİTAK’ın da desteğiyle gerçekleştirilen ve 1400 öğrenci üzerinde yapılan araştırma siber zorbalığın gençlerin yüzde 75’i üzerinde kızgınlık yarattığını ortaya koydu. Bu kızgınlık gençleri misilleme yapmaya sevk ediyor. Akca, bu durumu bir zincire benzeterek “Siber zorbalığa öfkeli karşılıklar vermek, zorbalık davranışının artarak devam etmesine sebep oluyor. Politika yapıcılar bir araya gelmeli ve bir yol haritası çizmeli. Sessiz ve derinden gelen bir sorun var. Sanal zorbalık 3 yıl içinde baş edilemez hale gelecek” dedi.
BELİZ ŞEN (YOUTUBER) / ZORBALARI İFŞA EDİYORUM
EZGİ MOLA / BİR FİKİR PAYLAŞTIĞIMDA LİNÇ GİRİŞİMİ...
UNICEF'TEN HÜKÜMETLERE ÇAĞRI: DİJİTAL DÜNYADA ÇOCUKLARI KORUYUN
UNICEF’in 11 Aralık’ta açıkladığı yıllık raporunda çocukları dijital dünyanın tehlikelerinden korumak ve güvenli online içeriğe erişimlerini artırmak için çok az şey yapıldığı belirtiliyor. UNICEF Genel Direktörü Anthony Lake, rapora ilişkin şunları söylüyor: “İnternet yetişkinler için geliştirilmişti; ancak bunu zamanla daha fazla kullananlar çocuklar ve gençler oldu. Dijital politikaların, pratiklerin ve ürünlerin çocukların ihtiyaçlarını, bakış açılarını ve seslerini daha fazla yansıtması gerekir.”
UNICEF, hükümetlere, dijital teknoloji sektörüne çocukları online olarak koruma çağrısı yaparken, tavsiyelerini şöyle sıralıyor:
- Tüm dünyada toplam nüfusun yüzde 48’i internet kullanırken gençler arasında bu oran yüzde 71’e ulaşıyor.
- Çocuklar; çevrimiçi tüm risklerden; istismar, sömürü, çocuk ticareti, siber zorbalık ve uygunsuz materyallere maruz kalmak da dahil olmak üzere korunmalıdır.
- Çocukların bilgilerinin gizliliği sağlanmalı ve çevrimiçi kimlikleri korunmalıdır.
- Çocuklara bilgili, katılımcı ve dijital dünyada güvende olmalarını sağlamak için dijital okuryazarlık dersi verilmelidir.
- Dijital dünyada çocuklara koruma ve fayda sağlamaya yönelik etik standartlar ve uygulamalar geliştirmeleri için özel sektörün gücünden yararlanılmalıdır.
- Çocuklar, dijital politikaların merkezine yerleştirilmelidir.
'BOYUN EĞMEYİP SESİMİZİ ÇIKARMALIYIZ'
İSTANBUL Üniversitesi’nde mayısta bir kadın öğrenci izinsiz çekilen şortlu fotoğrafı bir erkek tarafından Twitter’da paylaşılınca sosyal medyada lince uğradı, hakaretlere maruz kaldı. O zaman yaşadıklarını Hürriyet’e “Annem fotoğrafı kaldırması için çocukla iletişime geçmiş. O da dalga geçer şekilde annemin mesajını yayınladı. Bana yapılan yorumların iğrençliği, anneme söylenenler çok ağırdı” diyerek anlatmıştı. Güvenliği nedeniyle adını açıklamadığımız öğrenci siber zorbalığa karşı şu mesajı veriyor:
“Siber saldırıya uğradığımda bunun bir cezası olması için uğraşmıştım, savcılığa ve okula şikâyette bulundum, yazdan önce olmasına rağmen hiçbir dönüş olmadı. Bunlar fiziksel bir saldırı olarak görülmediği için pek üstünde durulmuyor. Fakat sonuçlarının fiziksel olabileceği de unutulmamalı. Bu yönden siber saldırı, siber suç olayının çok daha fazla önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben kötü bir zamandan geçtim. Beni üzen, yoran tarafı o kadar insanın can sıkıntısından birini tercihleri için linç etmeye çalışmasıydı.
HER GÜN FARKLI BİR KURBAN
Özellikle bu konuda gerçekten ses çıkaran ‘kadınlar’ en güzel yardımlaşma ve destek alma çözümüydü benim için.
Her gün, her hafta, her ay farklı bir isim kurban seçiliyor. Bu şekilde saldırılara boyun eğmemeli, mutlaka sesimizi çıkarmalıyız. Ayrıca mağdur olanlar bilmeli ki, her olayın belli bir gündemde kalma tarihi var. Eninde sonunda hepsinin geçeceğine inanmak, gerçekten bize destek çıkanlara tutunmak ve bildiğimizi okumaya devam etmek gerek. Bunları hayatımızı sonlandıracak düzeye getirecek kadar çok umursamamak lazım. Günün sonunda yanında sadece sevdiğin insanlar kalıyor ve öldürmeyen şey güçlendiriyor gerçekten.” / Esra AÇIKGÖZ