Sezer'den 61 yaş yasasına veto

Güncelleme Tarihi:

Sezerden 61 yaş yasasına veto
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 28, 2003 00:00

CumhurbaÅŸkanı Sezer, devlet memurlarında zorunlu emeklilik yaşının 61'e düşürülmesini öngören yasayı, bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM'ye iade etti.CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer, devlet memurlarında zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırının düşürülerek binlerce iÅŸtirakçinin daha erken emekli edilmesinin giderek mali güçlük içine düşecek olan Emekli Sandığı'nın yükünü daha da artıracağına iÅŸaret etti. Sezer, hiçbir somut ölçüt getirilmeden yaÅŸ sınırının uzatılmasının Bakanlar Kurulu'nun takdirine bırakıldığına dikkati çekti. Sezer, iadesine iliÅŸkin gerekçesinde, yasadaki en önemli deÄŸiÅŸikliÄŸin zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırında yapıldığını, bu sınırın 65'ten 61'e düşürüldüğünü hatırlattı.     Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin ''sosyal bir hukuk devleti olduÄŸunu'' öngördüğünü hatırlatan Sezer, sosyal adaletin ve sosyal güvenliÄŸin saÄŸlanması sosyal hukuk devletinin temelini oluÅŸturduÄŸunu vurguladı.     Sosyal güvenliÄŸin, bireylere ekonomik güvence saÄŸlayan, onu belli kimi zararlara uÄŸrama olasılığına karşı koruma iÅŸlevini üstlenen, sosyal zararlara karşı bireyi ekonomik yönden güçlü kılmayı amaçlayan kurumlar bütünü olduÄŸunu anlatan Sezer, ''Sosyal güvenliÄŸin saÄŸlanması, çaÄŸdaÅŸ toplumlarda insanların geleceÄŸini güvence altına almaya, gönencini, huzurunu ve mutluluÄŸunu saÄŸlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerindendir'' dedi. Devletin sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi kapsamında, Yasama Organı'nın, yasaları kabul ederken sosyal güvenlik kurumlarının güçlü bir mali yapıda tutulabilmesi ve aktüeryal dengeyi gözetmesi zorunluluÄŸuna iÅŸaret eden CumhurbaÅŸkanı Sezer, ÅŸunları kaydetti:  ''Oysa, sosyal güvenliÄŸe iliÅŸkin kurallarda yapılan düzenlemelerle çalışanların emekli olabilme koÅŸulları çok sık deÄŸiÅŸtirilerek sosyal güvenlik kurumları finansman sorunlarıyla karşı karşıya bırakılmaktadır. Emekli olabilmek için gerekli koÅŸullar ile yaÅŸ sınırı konusundaki deÄŸiÅŸiklikler sosyal güvenlik kurumlarının aktüeryal dengesini olumsuz yönde etkilemektedir.   Ä°ncelenen Yasa ile zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırı düşürülerek binlerce iÅŸtirakçinin daha erken emekli edilmesi, giderek mali güçlük içine düşecek olan Emekli Sandığı'nın yükünü daha da artıracaktır.'' Sosyal güvenlik kuruluÅŸlarının aktüeryal dengesindeki bozuklukların çok kısa süre önce Yasa Koyucuyu kimi önlemler almaya zorladığını hatırlatan Sezer, 4447 sayılı Yasa ile 25 fiili hizmet yılını dolduran iÅŸtirakçilerden kadınlara 58, erkeklere 60 yaşından önce emekli aylığı baÄŸlanmasının önlendiÄŸini ifade etti. Sezer, bu deÄŸiÅŸikliÄŸin gerekçesinde, erken emekliliÄŸin Emekli Sandığı'nın aktüeryal dengesi üzerindeki olumsuz etkisi vurgulanmışken, zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırının 65'ten 61'e çekilmesi alınan bu önlemlerle baÄŸdaÅŸmadığına dikkati çekti.      ''TUTARLI GÖRÃœNTÃœ SERGÄ°LENMEMEKTEDÄ°R'' Yasa ile, bir yandan Emekli Sandığı'nın aktüeryal dengesini saÄŸlayabilmek yönünden emeklilik kesenek oranları ile yeniden deÄŸerlendirilecek hizmetler için ödenecek tutara uygulanacak faiz oranlarının artırıldığını belirten Sezer, Yasa'nın emekli, dul ve yetimlerden, saÄŸlık sigortası pirimi niteliÄŸinde ''saÄŸlık katkı payı''alınmasını öngörürken, diÄŸer yandan zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırı düşürülerek Sandığın aktüeryal dengesini bozacak düzenlemelere gidilmesini, ''tutarlı bir görüntü sergilememek'' olarak deÄŸerlendirdi.  CumhurbaÅŸkanı, şöyle devam etti: '''Ãœlkenin iç ve dış politikalarını yürüten ve ülke yönetiminde görev yapan kariyer mesleklerde geleceÄŸe yönelik eleman yetiÅŸtirilmesi, hizmette aksama ve yönetim boÅŸluÄŸu olmaması amacıyla belli bir plan ve program içinde yürütülmektedir. Bu programı, doÄŸal akışı sürerken bir yerden kesintiye uÄŸratmanın devletin üstün çıkarlarıyla baÄŸdaÅŸmayacağı açıktır.    Ãœlkenin içinde bulunduÄŸu iç ve dış koÅŸullar, her meslek kesiminden, ülke yönetiminde görev ve sorumluluk üstlenmiÅŸ deneyimli kamu görevlilerini, varolan sisteme göre erken emekli olmaya zorunlu kılan düzenlemeler, ülke çıkarları ve kamu hizmetlerinin gerekleri, dolayısıyla kamu yararı ile baÄŸdaÅŸmamaktadır. Hukuksal statüleri yasayla oluÅŸturulan ve bu statü kurallarına güvenerek geleceklerini tasarlayan kamu görevlilerinin bir geçiÅŸ dönemi öngörülmeden hemen emekli edilmeleri, onları maddi ve sosyal yönden zedeleyecektir ki, bu durum hukuk güvenliÄŸi ve istikrarı ile de baÄŸdaÅŸmayacaktır.''    BAKANLAR KURULU'NA TANINAN YETKİ Bakanlar Kurulu'na, görevin önem, sorumluluk ve niteliÄŸi itibariyle hizmetine gereksinim duyulup görevde kalmalarında yarar görülenlerin zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırını 65 yaşına kadar uzatma yetkisi verildiÄŸini hatırlatan CumhurbaÅŸkanı, memurlar ile diÄŸer kamu görevlilerinin statülerini belirleyen kuralların yasayla düzenlenmesinin, çalışanlar yönünden getirilmiÅŸ bir güvence niteliÄŸinde olduÄŸunu vurguladı. Sosyal güvenlik kapsamında bulunan emekliliÄŸin, Aasa'nın 60. maddesi uyarınca kamu görevlileri yönünden bir ''hak'' olduÄŸuna iÅŸareteden Sezer, ÅŸunları kaydetti: ''YaÅŸ sınırı nedeniyle emekliye sevk iÅŸleminin, kamu görevlisinin isteÄŸi ve istenci dışında göreviyle iliÅŸiÄŸinin kesilmesini gerektiren bir iÅŸlem olduÄŸu gözetildiÄŸinde, bunun koÅŸullarının somut biçimde yasayla düzenlenmesinin önemi daha da belirginleÅŸmektedir. Buna karşın, incelenen Yasa ile yapılan düzenlemede, hiçbir somut ölçüt getirilmeden yaÅŸ sınırının uzatılması Bakanlar Kurulu'nun takdirine bırakılmaktadır. Gerçi, Yasa'da, yaÅŸ sınırı uzatılırken 'görevin önem, sorumluluk ve niteliÄŸi'nin göz önünde bulundurulacağı kurala baÄŸlanarak kimi ölçütler getirilmeye çalışılmıştır. Ancak, bu ölçütler soyut olup, her iktidar döneminde farklı yorumlanmaya ve uygulanmaya elveriÅŸli içeriktedir.    Oysa, anılan bendin yürürlükteki metninde, yaÅŸ sınırı uzatılabilecek kamu görevlileri, unvanları sayılarak somut ve sınırlı biçimde gösterilmiÅŸtir.''      ANAYASA MAHKEMESÄ°'NÄ°N KARARLARI Anayasa Mahkemesi'nin kararlarında eÅŸitlik ilkesi gereÄŸince aynı nitelikte ya da hukuksal durumda olan kiÅŸiler için aynı kuralların öngörülmesi zorunlu olduÄŸuna iÅŸaret ettiÄŸine hatırlatan Sezer, Yasa'nın yürürlüğe girdiÄŸi günde 61 yaşını doldurmuÅŸ ya da iki ay içinde dolduracak olup da 6400 ve daha yukarı ek göstergeli  görevlerde bulunanlardan ortak kararname ya da Bakanlar Kurulu kararı ile atanmış olanlar için iki aylık bir geçiÅŸ dönemi öngörülmüş iken, diÄŸer iÅŸtirakçiler böyle bir geçiÅŸ döneminden yoksun bırakıldığını kaydetti.    Sezer, bu konudaki sakıncaları da şöyle sıraladı: ''Yasa'nın yürürlüğe girdiÄŸi günde 61 yaşını doldurmuÅŸ ya da iki ay içinde dolduracak olup da 6400 ve daha yüksek ek göstergeli görevlerde bulunanlardan ortak kararname ya da Bakanlar Kurulu kararı ile atanmış olanlar, görev süreleri uzatılmayıp, iki ay içinde emekli edilseler de, geçici 214. madde ile getirilen,iki yıllık süreyi doldurmadan makam tazminatı ya da yüksek hakimlik tazminatı alma hakkından, ek ikramiye ödemesinden yararlanamayacaklardır.      Yasa'nın yürürlüğe girdiÄŸi günde 61 yaÅŸ sınırı nedeniyle emekliye ayrılanlara verilecek ek ikramiye yönünden, 30 yıl hizmeti bulunanlar ile bulunmayanlar arasında da ayırım yapılmıştır.'' Sezer, bu düzenlemelerin, haklı bir nedene dayanmadığı için eÅŸitlik ilkesi ile baÄŸdaÅŸmadığını ayrıca, hukuk devleti niteliÄŸinin gereÄŸi olan ''hukuksal güvenlik'' ve ''hukuksal istikrar'' ilkelerine de uygun düşmediÄŸini kaydetti.      YARGIÇLAR VE SAVCILARIN DURUMU CumhurbaÅŸkanı Sezer, Yasa'da yargıç ve savcıların zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırına iliÅŸkin ayrıksı bir düzenlemenin yapılmamış olmasının, yargıçlık ve savcılık mesleÄŸinde olanların da 61 yaÅŸ sınırına baÄŸlı tutulacağı sonucunu doÄŸurabileceÄŸine de dikkati çekti. Düzenleme ile emekli, malul, dul ve yetim aylıklarından ''saÄŸlık katkı payı'' adı altında ''saÄŸlık sigortası primi''niteliÄŸinde bir kesinti yapılmasının öngörüldüğünü hatırlatan Sezer, özetle ÅŸunları kaydetti: ''Ä°ncelenen Yasa'yla getirilen düzenlemede, hak sahibinin hasta olduÄŸunda yapılan iyileÅŸtirme giderlerine katılması yerine, doÄŸabilecek saÄŸlık risklerine göre önceden katkı payı alınması öngörülmektedir.  Sosyal güvenlik sistemine katılmış, bu kapsamda çalışırken belli süre prim ödemiÅŸ ve sonuçta emeklilik hakkı kazanarak yaÅŸayabileceÄŸi 'asgari' bir geliri elde edebilmiÅŸ kiÅŸinin, olası risklere dayalı olarak yeniden ve sürekli olarak prim benzeri ödemelere baÄŸlı tutulmasını, Anayasa'nın sosyal hukuk devleti ilkesiyle ve sosyal güvenlik ilkesinin amacıyla baÄŸdaÅŸtırmak olanaklı görülmemiÅŸtir. Ayrıca, geçimini güçlükle saÄŸlayan emekli, dul ve yetimleri, aylıklarından sürekli kesinti yapılarak yeni bir mali yük altında bırakmanın doÄŸru ve yerinde olmayacağı deÄŸerlendirilmektedir.''       ''KAZANILMIÅž HAKLAR KORUNMUYOR'' Emekli Sandığı Kanunu'nun 39. maddesinin ikinci fıkrasında, iÅŸtirakçilerden yaÅŸ sınırı nedeniyle kurumlarınca doÄŸrudan emekli edilenlere ya da 61 yaşı doldurduklarında istekleri üzerine emekliye ayrılanlara emekli aylığı baÄŸlanabilmesi için en az 10 yıl hizmeti bulunma koÅŸulu getirilirken, bu sürenin 4447 sayılı Yasa'yla 15 yıla çıkarıldığını ifade eden Sezer, 4447 sayılı Yasa ile 5434 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 206. maddeyle de, 8 Eylül 1999 gününde fiili hizmet süresi 8 yıl ve daha fazla olanlara emekli aylığı baÄŸlanabilmesi için, 10 hizmet yılını doldurma koÅŸulunun korunduÄŸunu kaydetti. Anayasa Mahkemesi'nin 4447 sayılı Yasa ile getirilen geçici 206. maddeyi iptal ettiÄŸini hatırlatan Sezer, bu geçici maddede 4759 sayılı Yasa ile yapılan deÄŸiÅŸiklikle, sözü edilen iÅŸtirakçilerin durumu, iptal gerekçesine uygun biçimde yeniden düzenlendiÄŸini, 8 Eylül 1999 gününde iÅŸtirakçi olanlardan 50 ve daha yukarı yaÅŸlarda bulunanların, yaÅŸ sınırı nedeniyle kurumlarınca doÄŸrudan ya da istekleri üzerine emekli edildiklerinde fiili hizmet sürelerinin 10 yılı doldurmuÅŸ olması koÅŸuluyla emekli aylığı alabilmeleri olanaklı kılındığını belirtti.     CumhurbaÅŸkanı, bu yasa ile zorunlu emeklilik yaÅŸ sınırı 61'e düşürülürken, geçici 206. madde kapsamında bulunanların kazanılmış haklarının korunmadığına iÅŸaret etti. Sezer, ''Çünkü, hukuk devletinin sonucu olan hukuk güvenliÄŸi ilkesi, beklenen hakkın yitirilmesi ya da lehe olan düzenlemelerin kaldırılması nedeniyle kiÅŸinin uÄŸrayacağı olası zararların gözetilmesini gerekli kılmaktadır'' dedi.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!