Sezer: YÖK'ün yetkileri gözden geçirilmeli

Güncelleme Tarihi:

Sezer: YÖKün yetkileri gözden geçirilmeli
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2000 00:00

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, özerk ve demokratik üniversite geleneğinde, yükseköğretim üst kurullarının görevinin eşgüdüm ve planlama olduğunu belirterek, ''Yükseköğretim Kurulu'nun bu amaç dışındaki yetkilerinin yeniden gözden geçirilmesi yararlı olacaktır'' dedi.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Hacettepe Üniversitesi'nin 2000-2001 Akademik Yılı'nın açılışı dolayısıyla düzenlenen törene katıldı. Üniversitenin Kültür Merkezi M Salonu'nda düzenlenen törene Sezer'in yanısıra Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Danıştay Başkanı Nuri Alan, YÖK eski Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi onursal rektörü Prof. Dr. ihsan Doğramacı, YÖK üyeleri Durmuş Yalçın, Prof. Dr. Süleyman Sağlam, Ankara Valisi Yahya Gür, Gazi Üniversitesi ile ODTÜ'nün rektörleri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

"Üniversiteler Cumhuriyetin güvencesi"

Cumhurbaşkanı Sezer açılış konuşmasında, üniversitelerin bugün geldiği noktanın, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulaştığı gelişim düzeyini yansıtması yönünden önemli olduğunu belirtti. Sezer, ideolojik çatışmalar, kutuplaşmalar ve dünyada yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisi nedeniyle, dönemsel olarak belli güçlüklerden geçen üniversitelerin, demokrasinin geliştiği ve egemen olmaya başladığı günümüzde gerçek işlevlerini yerine getirecek bir ortama kavuştuğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Sezer, üniversitenin asıl işlevini yerine getirmesinin, her şeyden önce özgür bir ortamın varolması ile olanaklı olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:

''Bu özgürlük, herkesin kendini demokrasi içinde anlatabileceği, bilimsel araştırmaların rahatça yapılacağı ideal bir üniversite ortamı oluşturacaktır. Ancak, bu ortam, farklı inanışların ve düşüncelerin genç beyinler üzerinde baskı oluşturması biçiminde yorumlanmamalıdır. Bu bağlamda, eşsiz devlet adamı Atatürk'ün ilke ve devrimlerinin özümsenmesi, Cumhuriyet'in korunmasında ve çağdaş uygarlık yarışında en büyük güvencemiz olacaktır. Ülkemizin geleceğe hazırlanmasında bilgiye ulaşmak kadar, gençlerimizi sağlam kişilikli, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı yurtsever ve sorumlu bireyler olarak yetiştirmemiz de son derece önemlidir.''

Cumhurbaşkanı Sezer, iletişim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler sonucu bilgi toplumu sürecinin yaşandığına işaret ederek, bu gelişmenin, eğitim-öğretim sistemlerini de etkilediğini vurguladı.

Sezer, ''Eğitim-öğretim sistemimizin ana çerçevesini oluşturan Cumhuriyet'in temel ilkelerine bağlı kalınarak, her düzeydeki eğitim-öğretim etkinliğinin, dünyanın gidiş yönü olan bilgi toplumunun gerisinde kalınmaması yönünde kullanılması amacımız olmalıdır'' diye konuştu.

"Üniversitede hocalık çekici kılınmalı"

Üniversitelerin sorunlarına da değinen Cumhurbaşkanı Sezer, nitelikli öğretim elemanı açığının giderilmesinin son derece önemli ve titizlik gösterilmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı. Sezer, bu açığın en önemli nedeninin ''akçalı olanak yetersizliği'' olduğunu söyledi. Sezer, ''Öğretim elemanlarına sağlanan olanakların iyileştirilmesi, bu mesleğin yeniden çekici duruma getirilmesi için zorunludur'' dedi.

Üniversitelerin donanım eksiğinin giderilmesi gerektiğini de ifade eden Sezer, bunun, eğitim-öğretim niteliğinin yükseltilmesi için gerekli olduğunu söyledi.

"Eğitimli işsiz devlete güveni sarsar"

Sezer, yeni üniversite açılmasına, iyi bir planlamadan sonra karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Hangi alanda eğitimli insan gücüne gereksinme olduğu saptanmadan açılan yükseköğretim kurumlarının eğitimli işsiz sayısını artırdığına işaret eden Sezer, ''Eğitilmiş işsiz sayısının artmasının, giderek devlete güveni sarsacağı göz önünde bulundurulmalıdır'' diye konuştu.

Üniversitelerin ülke düzeyindeki dengesiz dağılımı ve öğretim elemanı eksiğinin lisans, yüksek lisans ve doktora derslerinin düzeyini düşürdüğünü, bilimsel araştırma ve yayınların niteliğini yıprattığını da kaydeden Sezer, şöyle konuştu:

''Üniversitelerimizin her yönüyle uluslararası ölçütlere uygunluğusağlanmalıdır. Uluslararası ölçütlere uygunluğun sağlanması, nitelikliinsan gücü yetiştirilmesi yönünden önemlidir. Uluslararası ölçülere göre yetiştirilecek insan gücü, ülkemizin dış ilişkilerinin gelişmesinin ve sanayi ürünlerimizin uluslararası pazarda rekabet gücüne sahip olabilmesinin önkoşuludur.

Genel ve mesleki orta öğretimle yükseköğretim arasında olması gereken uyumun varlığından söz etmek oldukça güçtür. Her yıl yükseköğretim kurumlarına giremeyen gençlerimizin sayısı önemli sorun oluşturmaktadır. Bu soruna çözüm bağlamında, yükseköğretim kurumlarının kapasitesinin, ülkemiz gerçekleriyle uyumlu olarak artırılması önerilebilir. Bunun yanında, gençlerin teknik ara insan gücü yetiştiren öğretim kurumlarına yönlendirilmesini sağlayacak önlemlerin alınması da sorunun çözümünde önemli rol oynayacaktır.''

"Üniversiteler özerk olmalı"

Sezer, üniversitelerin demokrasi kültürünün egemen olduğu kurumlar durumuna gelmesinin önemine işaret ederek, katılımcılığa, çok sesliliğe ve demokratikleşmeye her kurumdan çok bilim yuvaları olan üniversitelerin gereksiniminin bulunduğunu söyledi.

Üniversitelerin, uygulayacakları demokratik yönetim biçimiyle topluma ve öğrencilere örnek olmaları gerektiğini belirten Sezer, şunları kaydetti:

''Bu bağlamda, yüksek öğretim kurumlarımızın yönetim sisteminin yeniden ele alınmasında, bilimsel özerklik yanında yönetsel özerkliğe de kavuşturulmalarında yarar vardır. Yöneticilerin atamayla belirlenmesinin, tüm uygulamalarıyla toplumun her kesimine örnek olması gereken yükseköğretim kurumlarımıza uygun düştüğü söylenemez. Öğretim üyeleri gibi toplumun iyi yetişmiş, birikimli, seçkin kişilerden oluşan kadroların yöneticilerini seçebilmeleri, demokrasi kültürünün yerleşmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Özerk ve demokratik üniversite geleneğinde yüksek öğretim üst kurullarının görevi eşgüdüm ve planlamadır. Nitekim, Anayasamızda da Yükseköğretim Kurulu'nun kurulma amacının, yükseköğretim kurumlarının yasada belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını sağlamak, öğretimi planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma etkinliklerini yönlendirmek, öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak, kaynakların etkili biçimde kullanılmasını sağlamak olduğu belirtilmiştir. Yükseköğretim Kurulu'nun bu amaç dışındaki yetkilerinin yeniden gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.''

"Sınav sistemi değişmeli"

Sezer, üniversiteye giriş sınavının sorun olmayı sürdürdüğünü belirterek, ''Bir yandan böylesine önemli bir konunun 2-3 saatlik bir sınav sistemine bağlanması, öte yandan da bölüm seçiminde öğrencinin ilgi ve yeteneğini gözeten bir sistemin geçerli olmaması sorunun kaynağını oluşturmaktadır'' dedi.

Öğrencilerin barınma sorunlarının çözülmesini isteyen Sezer, Türkiye'nin, yıllardır en büyük sorunu olan beyin göçünün mutlaka önlenmesi gerektiğini de vurguladı. Sezer, ''Bilimsel araştırma ve çalışma yapacak bilim adamlarımıza her türlü olanak sağlanmalı bu konuda genel bütçeden yeterli pay ayrılmalıdır. Bununla ilgili gerekliyasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır'' diye konuştu.

"Özgür bireyler yetişmeli"

Sezer, çağdaşlığın, bir düşünce ve duyarlılık gelişimi olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

''Düşüncenin ürünü olan insan yaratıcılığı ancak insana yatırımla,eğitimle gelişir. Çağdaş uygarlık düzeyini yakalayabilmek için, dünün değil bugünün bilgileriyle beslenen, akıldışılıktan ve bağnazlıktan uzak, herhangi bir doğmaya saplanmadan sorgulayan, özgür düşünen, tartışan, paylaşmayı seven ve üreten bireyler yetiştirmek zorundayız. Öğretme yerine öğrenmeyi güçlendiren, ilgiyi ve merakı diri tutan bir eğitim sistemi, çağdaşlığı yakalamanın koşuludur.

Çağın gecikmelere özür kabul etmeyen hızlı gelişim sürecine ayak uydurmak istiyorsak evrensel ve çağdaş değerleri eğitimde egemen kılmak zorundayız. Bu, aynı zamanda, toplum olarak kendimize uygar uluslar düzeyinde saygın bir yer bulma umudunun önkoşuludur.

Toplumsal kaygı ve beklentiler dışlanmadan, bireyin varlığı, kişiliği, üretkenliği, yaratıcılığı ve özgürlüğünü gerçekleştirecek, toplam kaliteyi artıracak evrensel ve çağdaş değerleri yakalamak eğitim sürecinin özünü oluşturmalıdır.''

Konuşmasının sonunda gençlere de seslenen Sezer, iyi yetişmeleri için yalnızca üniversite öğretimiyle sınırlı kalmamalarını, çok okumalarını, sorgulamalarını ve tüm bilgi kaynaklarını kullanmalarını istedi.

Sezer, şunları söyledi: ''Her türlü bilgiyi aklın ve bilimin süzgecinden geçirerek tartışmalı, belli yönlendirmeler ve dogmalardan sıyrılıp eleştirel bakış açısına sahip olabilmelisiniz. Sizlerin, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, insan haklarına saygılı, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarınızı en iyi biçimde yerine getireceğinize inanıyorum. Geleceğin Türkiyesi'ni sizler yaratacak ve bilimin ışığı Türkiye'yi aydınlatacaktır.''

"Birlik ve dirlik içinde"

Dünyanın küreselleşerek bilgi toplumuna yöneldiği günümüzde toplumların, bilim ve teknolojiden yararlanarak yarınlarını güvence altına almaya çalıştıklarını vurgulayan Sezer, sözlerini şöyle tamamladı:

''Türkiye'nin de yapması gereken budur. Bunun için tüm ulusun birlik ve dirlik içinde olmasına gereksinim vardır. Ulusumuz, Cumhuriyet'e ve onun kazanımlarına, Atatürk ilke ve devrimlerine her zaman sahip çıkacak, Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşatacaktır. Atatürk ilke ve devrimleri temeline dayandırılan eğitim, bireyleresosyal barış, ulusa, devlete ve gelecek nesillere güvence ve bir miras olacaktır.''

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen de konuşmasında, yöneticilerden, devlet ve siyaset adamlarından, ''eğitim, kültür, sağlık, güvenlik, ekonomi, sanayileşme, dış politika, bilimsel, teknolojik gelişme ve demokratikleşme gibi alanlarda, hükümetlerden hükümetlere değişmemesi gereken devlet politikasının artık kurumsallaşmasını beklediklerini'' söyledi.

  • Ecevit : Başkan MHP'li olmalı
  • Meclisteki partilerin sandalye sayısı
  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!