Güncelleme Tarihi:
Sezer, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Cambridge Enerji Araştırma Kuruluşu (CERA) tarafından Ceylan Oteli'nde bu yıl 10'uncusu düzenlenen enerji konferansının açılışında yaptığı konuşmada, konferansa katılımın önemli bir boyut kazandığını mutlulukla gözlemlediğini söyledi.
Enerjinin bu yıl Türkiye'nin dönem başkanlığını üstlendiği ve dün İstanbul'da düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Örgütü 15. kuruluş yıl dönümü zirvesinin önemli etkinlik alanlarından birini oluşturduğunu, bu çerçevede de enerji konferansının ayrı bir önem kazandığını kaydetti.
Sezer, küreselleşme sürecinin hızlanması ve dünya enerji tüketiminin artmasıyla enerji alanında işbirliği ve karşılıklı bağımlılığın daha da geliştiğini ve kurumsallaştığını söyledi.
Bu yapısal işbirliğinin rekabeti dengelediğini, enerjiyi ulusları birbirine yaklaştıran bir işbirliği alanı haline getirdiğini ifade eden Sezer, şöyle devam etti:
“Günümüzde karşılaştığımız enerji sorunları üstesinden ancak uluslararası işbirliği ile gelebileceğimiz boyutlara ulaşmıştır. Küresel enerji tüketimi ve istemi giderek yükselmektedir. Buna karşılık dünyada kanıtlanmış petrol ve doğal gaz kaynakları azalmakta, az sayıda üretici ülkede yoğunlaşmaktadır. Artık varlığına karşı çıkılmayan ve olumsuz sonuçlara neden olacağı anlaşılan küresel ısınma, dünyanın enerji geleceğinde gözönünde tutulması zorunlu bir önemli olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için bir yandan küresel enerji güvenliğini artırırken, öte yandan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanan temiz enerji teknolojilerini yaygınlaştırmak durumundayız. Çağdaş ekonomik ve toplumsal yaşamın sürdürülebilmesi kesintisiz enerji sunumuna bağlıdır. Bölgemizde ve dünyada enerji kaynaklarının dünya pazarlarına güvenli akışını tehdit eden jeopolitik riskler bulunmaktadır. Küresel ekonomide sarsıntılara yol açabilecek istikrarsızlık ve karşıtlıklara barışçı çözümler üretilmesi konusunda tüm taraflara sorumluluk düşmektedir. Öte yandan enerji üreticisi ülkelerin üretim ve iletim altyapısında gereksinim duyulan yaşamsal yatırımların yükselen küresel istemi karşılayacak biçimde zamanlıca yapılamaması, küresel enerji güvenliğini etkileyebilecek bir başka tehlikedir.”
Cumhurbaşkanı Sezer, gereksinim duyulan yatırımların önündeki engellerin incelenmesi ve kaynak ülkelerle birlikte aşılmasına çalışılmasının küresel düzeyde ele alınması gereken konular arasında olduğunu ifade ederek, “Enerji kaynaklarının ve iletim yollarının çeşitlendirilmesi enerji güvenliğinin olmazsa olmaz koşullarıdır. Çeşitlendirme jeopolitik ve teknik risklerin en aza indirilmesinin ön koşuludur. Öte yandan ülkeler ve bölgeler arasında akışın sağlanması, enerji pazarlarının verimli çalışabilmesi açısından önem taşımaktadır. Türkiye bu konularda etkin çaba göstermektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, “Enerjiyi bir çekişme değil, işbirliği alanı olarak görmek uzun erimde tüm tarafların ortak yararına olacaktır” dedi.
Sezer, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Cambridge Enerji Araştırma Kuruluşu (CERA) tarafından Ceylan Oteli'nde düzenlenen “10. Enerji Konferansı”nda yaptığı konuşmada, geçen yıl 13 Temmuz'da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ile birlikte Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattını hizmete açtıklarını hatırlatarak, “Bu tasarı, kaynak ve yol çeşitlendirme çabalarına en başarılı örneklerden biridir. Uluslararası işbirliği ve dayanışma sonucunda gerçekleştirilen bu tasarı, enerji güvenliğini artırmanın yanı sıra bölgemizde barış, istikrar ve gönence de olumlu katkılarda bulunmaktadır” diye konuştu.
Doğal gaz alanında da yapımı tamamlanmak üzere bulunan Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattının yakında çalışır duruma geleceğini, bu boru hattından Türkiye'ye taşınacak doğal gazın bir bölümünün, yapımı süren Türkiye-Yunanistan bağlantısına ve yakın gelecekte yapımına başlanacak olan Yunanistan-İtalya hattına verilmesinin öngörüldüğünü ifade eden Sezer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Azerbaycan ve başka kaynak ülkelerden Türkiye'ye ulaştırılacak doğal gazı Avrupa'ya taşıyacak NABUKKO tasarısının ise yakın gelecekte yaşama geçirileceğine inanıyoruz. Anılan tasarı, Avrupa'nın doğal gaz sunum güvenliğine önemli katkılarda bulunacaktır. Kazakistan ve Türkmenistan'ın, Hazar geçişli doğal gaz boru hattı üzerinden, bu tasarılara kaynak ülke olarak katılmalarını diliyoruz. Türkiye, yakın tarihsel ve kültürel bağları bulunan bu ülkelerle her alanda işbirliğini geliştirmeye hazırdır. Hazar geçişli doğal gaz boru hattı, bölgenin dış satım yollarını çeşitlendirerek, anılan ülkelere önemli ekonomik yararlar sağlayacaktır.”
Dünya enerji haritasında büyük önem taşıyan diğer bir ülkenin de Irak olduğunu ifade eden Sezer, “Irak'ın zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılmasına öncelik verilmelidir. Ancak bundan önce, Irak'ın doğal varlıklarının, tüm Irak halkının yararına olacak biçimde değerlendirilmesi için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılmasını diliyoruz” dedi.
Mısır doğal gazını Ürdün ve Suriye üzerinden Türkiye'ye ve Avrupa'ya ulaştıracak Arap doğal gaz boru hattının yapımındaki ilerlemeyi de mutlulukla gözlemlediklerini kaydeden Sezer, enerji güvenliğine olumlu katkı yapacak bu tür tasarıların, bölgesel barış ve istikrarı güçlendireceğine inandıklarını ifade etti.
TÜRK BOĞAZLARI'NDAKİ TEHLİKE
İstanbul Boğazı'ndan yılda yaklaşık 145 milyon ton tehlikeli madde ve 10 binin üzerinde tanker geçtiğini kaydeden Sezer, seyrüsefer güvenliğinin artırılması yönünde alınmış olan tüm önlemlere karşın, Türk Boğazları'nda bir tanker kazasıyla karşılaşılması olasılığı bulunduğuna dikkat çekti.
İstanbul Boğazı'nda oluşabilecek bir tanker kazasının milyonlarca insanın yaşamını, çevreyi ve İstanbul'un binlerce yıllık tarihsel ve kültürel dokusunu tehdit etmekle kalmayacağını, dünya petrol sunumunda da kesintiye yol açacağını ifade eden Sezer, şöyle konuştu:
“Bu çerçevede, karadan inşa edilecek yan geçiş hatlarıyla, Türk Boğazları'nın petrol taşıma kanalı olarak kullanılmaktan kurtarılmasını istiyoruz. Ancak bu yapılırken, denizlerimizde yeni çevre sorunları yaratılmasından kaçınılması gerekmektedir. Ülkemiz bu anlayışla, Trakya'yı geçen ve Ege'de kirliliğe neden olabilecek tasarılar yerine, doğrudan Akdeniz'e açılan Samsun-Ceyhan yan geçiş hattını gerçekleştirmektedir. Bu tasarının 2009 yılında hizmete girmesi öngörülmektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının ardından Samsun-Ceyhan hattının devreye girmesi, Irak-Türkiye petrol boru hattının yeniden işler duruma getirilmesi ve Güney-Kuzey ekseninde diğer tasarıların tamamlanmasıyla birlikte Ceyhan önemli bir enerji merkezine dönüşecektir. Bu çerçevede, petrol rafinerisi ve sıvılaştırılmış doğal gaz alanında Ceyhan'da yapılacak yatırımları destekliyoruz.”
İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ
Enerji alanında güvenli, sürdürülebilir ve ekonomik bir geleceğe giden yolun, verimliliğin artırılması ve yenilebilir kaynaklara dayalı temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılmasından geçtiğini belirten Sezer, bu alanda kamu ve özel kesime önemli görevler düştüğünü ifade etti.
Enerji güvenliği alanında ise üretici, tüketici ve geçiş ülkeleri ile enerji şirketleri arasındaki diyaloğun önem taşıdığını ifade eden Sezer, şunları kaydetti:
“Bu süreçte, tarafların ortak yararının gözetilmesi, önceliklerin karşılıklı olarak gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Enerjiyi bir çekişme değil, işbirliği alanı olarak görmek, uzun erimde tüm tarafların ortak yararına olacaktır. Bu çerçevede, uluslararası işbirliğini güçlendiren yasal düzenlemeleri yararlı görüyoruz. Enerji Şartı ve benzeri düzenlemelerin, ortak ilke ve kurallardan oluşan kurumsal çerçeveyi pekiştirdiğini mutlulukla gözlemliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, “Enerji alanındaki ortak sorunların, uluslararası işbirliğini ve dostluğu geliştiren olanaklara dönüştürülmesi ve tüm insanlığın yararına çözümler geliştirilmesi, ortak hedefimizdir. Bu ortak hedef doğrultusundaki araştırmaları ve görüş alışverişini önemsiyoruz” dedi.