Sevmek nedir?

Erich Fromm, 'sevgi bir etkinliktir, edilgen bir olay değildir' diyor. Spinoza ise 'coşkunluk' olarak tanımlıyor. Hemen bütün öykülerin, romanların içinde 'sevgi'nin anlatımıyla karşılaşıyorsunuz. Fakat yine de anlatılabilmiş ya da tanımlanabilmiş değil. Ama Erich Fromm’un sevgi tanımı bana çok yakın geliyor. Diyor ki; 'Sevgi, bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değil.' İşte, bu tanım çok güzel. Benim sözünü ettiğim, 'yaşamak' ile bütünleşiyor. Bir şeyin içinde olmayı başardığınız zaman yaşamaya başlıyorsunuz. Yaptığınız işle bütünleşiyorsunuz. İçine girdiğiniz şey oluyorsunuz. Artık siz, ayrı bir şey değilsiniz. Ve böylece bütünleştiğiniz şey ne ise onun bilgisi içinizde uyanıyor. Bir şeyin içinde olmak demek, kendini tamamen unutmak ve kaybetmek demek değildir. Hem kendinizi bilirsiniz, hem de içinde olduğunuz şeyi bilirsiniz. Ama içinde olduğunuz şeye kapıldığınız zaman kendinizi kaybedersiniz. Kapılma hali içinde ne siz varsınız, ne de kapıldığınız şey. Ve tabii burada ne bilgiden, ne de sevgiden söz edilemez. Çünkü, hem bilgi, hem de sevgi şuur ile bağlantılı. Kapıldığınız zaman şuurunuzu yitirirsiniz. Erich Fromm ise, 'sevginin etkin özelliği, en genel biçimde şöyle tanımlanabilir; sevgi vermektir, almak değil.' Diyerek, kişinin içinde olduğu şeye şuurlu biçimde kendisini verdiği zaman içinde olmayı başardığını anlatmaya çalışıyor. Tabii önce vermeyi öğrenmiş olmak gerekiyor. 'Bunda öğrenilecek ne var?' diyebilirsiniz tabii ama çok kolay gibi görünüyorsa da iş vermeye gelince bir yığın karışıklık ortaya çıkıyor. Bu noktada 'vermek nedir' sorusunun incelenmesi gerekiyor. (Sürecek)