Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2002 00:00
Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in basınla tanışması, hiç de arzu edilecek bir biçimde gerçekleşmedi doğrusu. Söylemediği sözler başlıklara çıkartıldı ve deyim yerindeyse, bir kaşık suda fırtına estirildi. Bakan Çelik de adı geçen yazarları bizzat arayarak, durumu anlattı ve bir bakıma, nasıl bir istikamet takip edeceğinin de ilk ipuçlarını verdi. Bahse konu ipuçlarından yola çıkarak Bakan Hüseyin Çelik'le konuştuk. Kültür kavramını nasıl tanımlıyorsunuz?- Bildiğiniz gibi kültürün yüzlerce tarifi vardır. Dolayısıyla bir tek tanım doğru olmaz ve yetmez. Ama okumalarım sonucu benim edindiğim intiba nedir derseniz, bana göre kültür hayatı algılama, anlama ve kendini ifade etme biçimidir. Bu anlamda, ideolojik bir tutum olduğunu da söylemek gerekiyor herhalde...- Elbette, kültürü ideolojiden büsbütün soyutlamak, nötr bir alan haline getirmek mümkün değildir. İçinde yaşadığımız coğrafya, konuştuğumuz dil, mensubu olduğumuz din, ulusal kültürümüzü oluşturur. İdeolojik boyut, buradadır. Bizde ideoloji denildiği zaman, maalesef dar kalıplar içindeki siyasal eğilimler ifade edilir. Bu mánáda ben başında bulunduğum bakanlığı, resmi ideoloji dahil herhangi bir ideolojiyi halka telkin ve dikte eden bir enstrüman haline getirmeyeceğimi defalarca söyledim. Bir zamanlar neredeyse her sorunu çözen ‘‘kültür emperyalizmi’’ kavramını bugün aynı rahatlıkla kullanabilir miyiz?- Her şey tabii mecrasında geliştiği zaman bir kültür emperyalizminden söz etmek mümkün değildir. Çünkü yeryüzünde saf bir mimariden, saf bir musikiden söz etmek mümkün değildir. Osmanlı mimarisi bunun en güzel örneğidir. Bizans etkisi de vardır, Magrip etkisi de vardır, son yüzyılında Batı etkisi de vardır. Buna kültür emperyalizmi diyemezsiniz. Ama gidip bir ülkeyi işgal ediyorsunuz ve ona ait her şeyi unutturmak için bir çeşit asimilasyon faaliyetine girişiyorsunuz. Ve bir gün o toplum kendisi olmaktan çıkıp başka bir şeye dönüşüyor. İşte bu durumda emperyalizmin ürünü olan yoz bir kültürden söz edilebilir. SANAT EVİ PROJESİResmi ideoloji ile aranıza bir mesafe koyabilecek misiniz?- Resmi ideolojinin söylediklerinin hepsi yanlıştır mánásında bir eğilim içinde değiliz. Doğru olmayanlara yanlış, doğru olanlara da doğru diyeceğiz. Bu bütün ideolojiler için geçerlidir. Burada benim kişisel tercihlerim belirleyici olmayacak. Bir benzetme yapacak olursak, Tarım Bakanı'nın pırasa sevmediğini düşünelim. Tarım Bakanı pırasa sevmiyor diye bunun ekimi, dikimi yasaklanacak mı? Doğal olarak, Tarım Bakanı pırasanın da bakanıdır. Sayın Başbakan sigara içmiyor diye tütün ekimini yasaklayacak mı? Ben her türlü müziği sevmek zorunda mıyım? Değilim, ama her türlü müziğin bu ülkede icra edilmesi için elimden geleni yapmakla mükellefim. Sık sık cebredici değil, cezbedici olacağız diyorsunuz. Nasıl cezbetmeyi düşünüyorsunuz?- Bizim 50-60 vilayetimizde kültür merkezleri var. Koskoca binalar, fonksiyonel olarak kullanılmıyor. Bunları birer sanat evine dönüştürme niyetindeyiz. Kültür Bakanlığı bünyesinde, sanatçı kadrosunda sadece maaş alan ve hiçbir şey yapmayan insanlar var. Bunlardan da yararlanarak tiyatro, resim, müzik kültürünü geniş kitlelere yaymayı düşünüyoruz. Buna, ideolojiden sıyrılmış halk evleri diyebiliriz. Sosyalist ülkeler bunu devlet zoruyla başarmıştı, biz çok daha demokratik bir ortamda yapabiliriz.AYDINLAR DEVLET MEMURU‘‘Aydınımız devlet memuru’ diye yazmıştınız. Bu biraz haksız bir belirleme değil mi?- Orada İkinci Meşrutiyet'e kadar yaşanılan süreçten söz ediyordum. Cumhuriyet'te de pek farklı değil. Yahya Kemal, Yakup Kadri büyükelçi söz gelişi...- Elbette ama ben genelden söz ediyorum. Genel olarak midelerinden bir yere bağlı olan insanlar, ona aykırı olamazlar, aykırı düşünemezler. Aykırı düşünürlerse, mekanizma onları dışlar. Peki ya aydın?- Sözünü ettiğim sistem, kul köle olmayan, menfaatine uygun gelmese de sadece gerçeği haykıran aydın ister. Devletçi ekonomi ve totaliter yönetimler ise ‘‘aminhan’’ ister. ‘‘Aminhanlar,’’ söylenilenler ister kendilerinin, ister toplumun aleyhine olsun amin demekle mükelleftir. Bu da ikiyüzlülüğün artması ve insanların maskeyle dolaşması gibi bir sonuç doğurur. Türkiye'de çektiğimiz sancıların sebebi, Batı standartlarında bir demokrasiyi yakalayamamış olmamızdır.‘‘Bir başka açıdan Atatürkçülük’’ yazınızda da, ‘‘
Atatürk'ü sevapları ve günahları ile, her türlü ard niyet ve karalamanın dışında ele almak aklın gereğidir’’ diyorsunuz. Somut olarak ne yapacaksınız bu konuda. Tabuları yıkabilecek misiniz?- Biz ilkokul çocuklarına bir milli lider kavramını aşılayabilmek için Atatürk'ü romantize ederek anlatabiliriz. Ama biz Atatürk'ü bir devlet adamı, bir komutan, ülkesindeki değişime ve dönüşüme önderlik etmiş bir insan olarak, onu her türlü beşer üstü vasıflardan sıyırarak anlatmak zorundayız. Bu çerçevede ritüel Atatürkçülüğe de, Atatürk'e küfreden zihniyete de karşı çıkmak durumundayız. Çünkü ikisi de ekstremdir ve sağlıklı değildir. YERLİ
SÄ°NEMA İÇİN ÖNEMLÄ° ADIMLAR ATACAÄžIZTürkiye'nin bir sinema politikası yok. Bizim sinemamız kendi başına geliÅŸmiÅŸ. Sadece filmlere yardım yapılmış. Biz cezbedici olarak bir ÅŸeyler yapmayı düşünüyoruz. Her sinema salonuna belli oranda Türk filmi oynatma mecburiyeti getireceÄŸiz ve gerekirse bunun bedelini de ödeyeceÄŸiz. Yani salon sahibine zorla bir ÅŸey yaptırmayacağız. Sinema, müthiÅŸ bir turizm potansiyelidir. James Bond filmlerinin Türkiye'de çekilmesi için zaman zaman teÅŸebbüsler oluyor. Dünya kadar engeller çıkartılmış önlerine. Bir James Bond filminin Türkiye'de çekildiÄŸini düşünebiliyor musunuz? Bunları düzenleyeceÄŸiz.KORSAN KÄ°TAP HIRSIZLIKTIRAynı ÅŸey korsan kitaplar için de geçerli. Ortaya ahlaki bir boyut koyamazsınız iÅŸin önüne geçemezsiniz. EtiÄŸi olmayan bir ekonomik hayata sahipseniz, insanlar yumurtasını piÅŸirmek için komÅŸusunun evinin yanmasına razı olur. Bunu çözümleyecek ÅŸey de ahlaktır. Korsan kitap hırsızlıktır. Biz önümüzdeki günlerde bu sorunu kökünden çözmek için ilgili bakanlıkların ve sektör temsilcilerinin katılımıyla geniÅŸ bir toplantı yapacağız. Yasal tedbirleri artıracağız ama bence sorunun çözümü etikte yatıyor. Annem Kürt, eÅŸim Türk, çocuklarımın ne olduÄŸuna siz karar verinAbant'ta yaptığınız bir konuÅŸmada, ‘‘Babam ninemle evde Arapça konuÅŸurdu ve biz hiçbir ÅŸey anlamazdık. Annem Kürt'tür, eÅŸim ise Türk. Çocuklarımın ne olduÄŸuna siz karar verin’’ diyerek çarpıcı bir açıklama yapıyorsunuz. Bu atmosferin üzerinizdeki artıları ve eksileri neler oldu?- Açık söyleyeyim, eksisini hiç görmedim. Åžu anda benim çocuklarım Türkçe'den baÅŸka bir dil bilmiyor. Ben Türkçe tahsil ettim, Türk kültürü üzerine yazdım çizdim. Åžu anda da Türkiye Cumhuriyeti'nin Kültür Bakanı'yım. Bunu bir çeliÅŸki olarak görmüyorum. Aksine, bu memleketin bir gerçeÄŸi olarak görüyorum. Mikro-milliyetçi bir anlayışla iÅŸe bakarsanız, iÅŸin içinden çıkamazsınız. Sizin anadiliniz, anneniz Kürt olduÄŸu için Kürtçe, çocuklarınızın anadili de Türkçe. KuÅŸkusuz bu bir zenginlik. Bir baÅŸka zenginlik kaynağı olabilecek ÅŸey de Kürt edebiyatı. Kültür Bakanlığı olarak Kürt edebiyatının geliÅŸmesi için düşündüğünüz ÅŸeyler var mı?- Kürt denildiÄŸi zaman birilerinin aklına Kürtçülük geldiÄŸi için böyle bir hassasiyet var. Bu sebeple Kürt edebiyatı ile ilgili bir adım atmak, tek başına Kültür Bakanlığı'nın iÅŸi deÄŸil. Hükümet olarak, devlet olarak oturulup çok ciddi deÄŸerlendirmeler yapılması lazım. Demokrasilerde esas olan ÅŸudur: Siz eÄŸer özgürlük alanlarını geniÅŸletirseniz, insanların meÅŸrû ve masum eÄŸilimlerini legalleÅŸtirirseniz, illegaliteninin önünü kesmiÅŸ olursunuz.TÄ°YATRO BÄ°TTÄ° MÄ°? Bence tiyatro bitmedi, bitmez de. Elbette, mevcut yapıyı beÄŸenmeyebilirsiniz. Devlet ve ÅŸehir tiyatrolarının kendisini yenileyemediÄŸinden ÅŸikayet edebilirsiniz. Ama bir sanat dalını toptan mahkûm etme yerine, oradaki eksiklikleri ve aksaklıkları eleÅŸtirel bir anlayışla ortaya koymak çok daha saÄŸlıklı bir yaklaşım gibi geliyor bana. DoÄŸrusu ben toptancı yaklaşımlara pek sıcak bakmıyorum. SON SÃœRGÃœN'ÃœN Ä°MHASIErotik veya pornografik bazı ÅŸeyler içeriyor diye bir kitabı imha ederseniz, bunu dünyaya anlatamazsınız. Bu ülkede pornografik dergiler yayınlanıyor, kasetler satılıyor. Buna raÄŸmen, mahkeme kararıyla bir kitabı imha ederseniz, dünyanın size bakışı deÄŸiÅŸir. Bu bir mahkeme kararıdır, kanunidir ama hukuki deÄŸildir. Hukuku kanunun önüne geçirirsek bu tür dertlerden kurtuluruz. Â
button