Güncelleme Tarihi:
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 274 sanıklı “Ergenekon” davasının 251. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, CHP Milletvekili Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 40 tutuklu sanık katıldı.
Duruşmaya, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık gelmedi.
“Odatv” davasında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük de duruşmada hazır bulundu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Tolon'un avukatları tarafından dinlenilmesi istenilen Sevil Atasoy'un duruşmaya geldiğini belirterek, dışarıda bekletilen Atasoy'u salona aldırdı.
Kimlik tespiti yapılan Atasoy, sanıklarla arasında bir dava olup olmadığına ilişkin soru üzerine, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü'ndeki bazı öğretim üyeleri hakkında düzenlenen ve kapağında kendi adının yazıldığı raporu ilk defa basında gördüğünü söyledi.
Atasoy, raporun basında yer almasının ardından, enstitüdeki bazı öğretim üyelerinin şikayeti üzerine hakkında “hakaret ve iftira” suçlarından İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava görüldüğünü söyledi. Duruşma, Atasoy'un dinlenilmesiyle devam ediyor. İÜ Adli Tıp Enstitüsü'ndeki öğretim üyeleri hakkında, dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon'a Doç. Dr. Ümit Sayın ile birlikte rapor sundukları iddia edilen eski enstitü müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy'un, çağrılmasına rağmen duruşmalara gelmeyince mahkeme tarafından zorla getirilmesine karar verilmişti.
“ADLİ TIP KURUCULARINDAN BİRİYİM”
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada dinlenilen Atasoy, 1982 yılında kurulan Adli Tıp Enstitüsü'nün kurucuları arasında yer aldığını, enstitüde 18 yıl da müdürlük yaptığını belirtti.
Davanın tutuksuz sanıklarından Doç. Dr. Ümit Sayın'ın ABD'de çalışırken başvuru yaptığı enstitünün, rektör tarafından açılan kadro üzerine, farmakoloji bölümüne atandığını ifade eden Atasoy, enstitü müdürünün de rektör tarafından 3 yıllığına atandığını aktardı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin “Hurşit Tolon ile nasıl tanıştınız?” sorusu üzerine Atasoy, şunları kaydetti:
“Enstitüdeki müdürlüğümün bitmesine birkaç gün kala rektörü (Prof. Dr. Mesut Parlak) ziyaret ettim. Çok yakın ailevi konuları konuştuktan sonra üniversiteyle ilgili görüşlerimi içeren rapor verdim. Veda ederek ayrıldım. Görevli olarak Lahey'e gittim. Oradan telefonla arayarak görev süremin uzatılıp uzatılmadığını sordum. Müdür olarak tayin edilen bir isim söylendi. Yeni müdürün kim olduğunu bilmiyorduk. Enstitü dışındandı. Rektörün yeni müdürü bana neden söylemediğini merak ettim. Rektörün, gazetelerde 'yaşlandığı için yeni kuşaklara görev imkanı vermek amacıyla atamasını yapmadım' şeklindeki beyanını okudum. Ben o tarihte, 5 yıllığına BM Uyuşturucu Kontrol Kurulu üyeliğine getirilmiştim. Rektörün basına yansıyan bu gerekçesine katılmadım. Ne olduğunu anlamak istedim. Tanıdığım kişilere nedenini sormaya başladım. Kimin teklif ettiğini bilmiyorum, ama 1. Ordu Komutanı'na da (emekli Orgeneral Hurşit Tolon) soralım denildi. Ümit Sayın randevu aldı. 2005 Haziran ayının ortalarında 1. Ordu Komutanlığı'na gittik. 1, 1.5 saat kaldık. Ben görev süremin neden uzatılmadığı, enstitüde hiç çalışmamış, dışarıdan bir kişinin neden müdür olarak tayin edildiği konularında bilgisi olup olmadığını sordum. Müdür yardımcısı da dışarıdan atandı. 1982 yılından beri emek verdiğim, uluslararası konuma getirdiğim yapının, eğitim ve öğretim aktivitelerini sürdüremeyeceği kaygısına kapıldım.”
“TOLON YAZILI OLARAK İSTEDİ”
Atasoy, daha önceden emekli Orgeneral Hurşit Tolon'u hiç görmediğini ve tanımadığını savunarak, “Sayın, randevuyu benim adıma aldı. Üniversitedeki huzursuzluklar, görevden almalar, yeni tayinler konuşuldu. Konuşma bittiğinde Tolon, 'bunları yazılı olarak verir misiniz?' dedi. Ricada bulundu. Ben cevap vermedim. Benim açımdan yazıya dökülecek bir şey yoktu. Görüşmenin sonuna doğru birilerini çağırdı. Bizi kapıya kadar geçirdiler. Sonra başka herhangi bir ordu mensubuyla görüşme yapmadım” dedi.
Adli Tıp Kurumu'nu babası Şemsi Gök'ün kurduğunu anımsatan Atasoy, bu kuruma alternatif yeni bir bilirkişi oluşturmaya dair teklifler olduğunu, kendisinin buna karşı çıktığını, yapılan yeni atamalarla “Adli Tıp Kurumu'na alternatif bilirkişi kurumu oluşturuluyor” diye kaygılandığını söyledi.
Özese'nin “Tolon'dan ne bekliyordunuz?” sorusu üzerine Atasoy, müdür olarak neden görevlendirilmediği konusunda fikri olup olmadığını sormak istediğini anlatarak, “O tarihte milletvekillerine, gazetecilere, kimi gördüysem sordum” dedi.
Özese'nin “Ümit Sayın'ın rapor verdiğini biliyor musunuz?” sorusuna da Atasoy, “Hayır, bilmiyorum. Gazetelerde çıkan haberler üzerine, kişiler şikayetçi oldu. Raporun varlığından gazetelerden haberim oldu. Raporun kapak yazısına adımı yazanları da tanık olarak dinletmek istiyorum” yanıtını verdi.
“SAYIN HAKKINDA ŞİKAYETTE BULUNMADIM”
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon Davası’nda Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy ifadesinin ardından mahkeme heyetinin, savcının ve mahkeme heyetinin sorularını yanıtladı. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, "Doç. Dr. Ümit Sayın’ın (tutuksuz sanık) üniversiteye gelmesi konusunda Sadettin Tantan’ı ya da başkasını arayıp aramadığını sordu. Sevil Atasoy ise "Hayır" diye cevap verdi. Üye hakim Haşıloğlu’nun "Bu kadar mağduriyetinize sebep olduğunu söylediğiniz Ümit Sayın hakkında herhangi bir şikayette bulundunuz mu?" sorusuna Atasoy, "Hayır, şikayette bulunmadım. Sayın zaten yargılanıyor" diye yanıtladı.
“BEN RAPOR YAZMADIM”
Atasoy, "Tolon’a verildiği iddia edilen Adli Tıp Enstitüsü’nde akademik kadroya ilişkin bilgilerin yer aldığı raporu Sayın’ın yazıp yazmadığı bir şekilde ortaya çıkacak. Gerçek mağduriyetime neden olan o mu, yoksa raporun kapak yazısını yazanlar mı, bilmiyorum. Raporun kapak yazısında adımın neden olduğunu anlamaya çalışıyorum. Kapak yazısındaki adım dışında, raporu benim yazdığımı kanıtlayacak tek cümle yok. Ben rapor yazmadım. Vermedim. Olayın aydınlatılmasını istiyorum" dedi.
“HİÇ KİMSENİN SİYASİ GÖRÜŞÜYLE İLGİLENMEM”
Üye hakim Haşıloğlu, tutuklu sanıklardan Hurşit Tolon’un "Yapılan görüşmede kendi sorunlarınızın yanısıra Kürtçülük, irtica, enstitüde kadrolaşma ve TSK aleyhine faaliyetler konusunda konuştuğunuzu söyledi" dedi.
Sevil Atasoy, "Ben böyle bir beyanda bulunmadım. Bu konularla ilgili zaten bilgi sahibi de değilim. Dolayısıyla benden böyle bir bilgi çıkmaz. Hiç kimsenin siyasi görüşüyle de ilgilenmem. Konuşmanın yüzde 70’i benim kişisel sorunumla ilgiliydi" diye cevap verdi. Üye hakim Haşıloğlu, dava sanıklarından Ümit Sayın’ın "Hurşit Tolon ile zaman zaman görüşürdük. Benden üniversiteyle ilgili bilgi alırdı" dediğini belirtek, bu görüşmelerden haberi olup olmadığıı sordu.
Sevil Atasoy ise "Hayır bu görüşmelerden benim haberim olmadı. Sayın, bana Tolon ile görüşüp görüşmediğine dair bir şey söylemedi" dedi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese daha sonra aralarında Ümit Sayın’ın da bulunduğu bazı sanıkların fotoğraflarını duruşma salonunda bulunan ekranlara yansıtarak tanıyıp tanımadığını sordu. Fotoğraflara bakan tanık Atasoy, Ümit Sayın’ı tanıdığını söyledi.
“RAPORU KİMİN YAZDIĞINI BİLMİYORUM”
Tutuklu sanıklarından Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer, "Bazı gazetelere röportajlar vermişsiniz. Röportajınızda Ümit Sayın’ın size ’Öyle bir rapor hazırladım ki küçük dilinizi yutacaksınız’ diye yazdığını anlatmışsınız. Bu raporu Ümit Sayın’ın yazdığını mı düşünüyorsunuz?" diye sorması üzerine Tanık Atasoy, "Hayır. Raporu kimin yazdığını bilmiyorum. 47 sayfalık bu raporu bir insanın tek başına yazması mümkün değildir. Ama içimde kullanıldığıma dair bir infial uyanmıştı. Demek ki Tolon’a gitmemiz, sadece bana destek için değilmiş diye düşündüm" ifadesini kullandı.
“BURADA NE KADAR RAHATSIZ OLDUĞUNU ANLATAMAM”
Avukat Dilek Helvacı, tanık olarak duruşmaya gelen Atasoy’a teşekkür ederek, "Soracağım sorular nedeniyle önceden özür dilerim" dedi. Tanık Atasoy da "Beni tanık olarak çağırmadan önce etik olarak bana haber vermeniz gerekirdi. Bu konudan dolayı içim yanıyor, burada ne kadar rahatsız olduğumu anlatamam. Özür dileyerek söylüyorum. Denize düşen yılına sarılır. Ben etrafımda kim varsa herkese görev süremin neden uzatılmadığını sordum" diye cevap vermedi. Avukat Helvacı müvekkilinin bu suçlamalar nedeniyle tutuklu bulunduğunu söyledi. Sevil Atasoy tanık olarak dinlenmesinin tamamlanmasının ardından Silivri’den ayrıldı.