Sevgi'nin Diviti

Güncelleme Tarihi:

Sevginin Diviti
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2001 00:00



Haberin Devamı

Atatürk’ün imzasının yaratıcısı hocamdı

Daha henüz geçmişimle yaşamıyorum, daima ileriye bakıyorum ama geçen gün Hürriyet Gazetesi'nde okuduğum bir haberle yola çıktım ve eski günleri anmadan edemedim.

Haberde Vahram Çerçiyan isimli bir Ermeni vatandaşımızın güzel yazı (Hüsn-ü Hat-Caligraphy) üstadı olup, K. Atatürk imzasının yaratılmasında yardımcı olduğu yazılıydı.

Eski adı Arnavutköy Kız Koleji, şimdiki adı Robert Kolej olan okulumda Vahram Çerçiyan benim de güzel yazı hocamdı. Şimdi hatırlamıyorum ama ya hazırlık sınıfında ya orta 1. sınıfta idim. Yazı dersleri eğitim programının bir parçasıydı. Hatırladığım kadarıyla haftada bir veya iki saat süren derslerdi. Güzel yazı yazmayı müzik notası gibi kağıtların üzerinde öğrendik. Her harf için ayrı çalıştık, el yazısı bağlantıları bizlere gösterildi. Yazılarımız okunaklıydı. Bu derslerin sonunda harçlığımın yarısı olan 2.5 lirayı ödeyerek birer diploma satın almıştık. Bir de kalem şeklinde rozet verilmişti. Çok sinirlenmiştim. Bu dersler ve bu diploma ne işime yarayacaktı?

Ablam Semoş, kızkardeşim Suna ve ben, üçümüz de aynı okulda eğitildik. Üçümüzün de yazısı aynı karakterleri, fakat değişik şahsiyetleri yansıtıyor. Esasında Arnavutköy Kız Koleji'nde eğitilmiş kızların hepsinde bu yazı karakterleri vardır. Pekçok insan yazıma bakıp, ‘‘Siz kolejlisiniz’’ demiştir.

OKUNAKLI İMZA

Semoş'un yazısı inci gibidir. Suna'nın yazısı ise kocaman kocamandır. Babam rahmetli hep derdi ki; ‘‘Bu kız çok büyük yazıyor, çok kağıt sarfediyor.’’ Tipik bir Vehbi Koç sözüydü. Yine de yazılarımız hep aynı tarzdı.

Vahram Çerçiyan tonton bir adamcağızdı. Öğrencilerine nazik davranırdı. Mr. Çerçiyan bizlere önemli birşey daha öğretti, imza atmayı. Daima imzamızın net ve açık olmasını önermişti. Dolayısıyla bütün Kolejlilerin, Çerçiyan'dan ders alan bütün kızların imzası, yalın isimlerden ibarettir. İmzaların hepsi okunaklıdır. Bunun bir Amerikan geleneği olduğunu Amerikalılar'dan gelen mektuplardan anlıyorum.

Türkiye'de pekçok insanın imzası okunamaz. Hele bazen bu anlaşılmayan imzalarla bayram tebriği yollayanlar olur ki, bilmece gibi işin içinden bir türlü çıkamazsınız. İşte bu yüzden iş akitlerinde, imza sirkülerleri hep üç imzanın yan yana atılması mecburiyetini doğurmuştur. Bildiğim kadarıyla yabancı ülkelerde tek imza geçerlidir. Ama imzaların neredeyse hepsi belirgindir.

İşte bana öğretilen bu gelenek ve mantıkla yola çıktığımda, K. Atatürk imzasının rahmetli hocam Vahram Çerçiyan tarafından yaratıldığı yolundaki haber akla yatkın geliyor. Pek tabiidir ki, büyük Atatürk'ün imzası okunaklı olmalıydı. Yolladığı mektuplar ve imzalı fotoğraflar anında görülüp tanınmalıydı.

Her ne kadar parayla satın aldığım diplomaya sinirlenmişsem de, Vahram Çerçiyan hocamı hiçbir hocamı anmadığım kadar anmışımdır. Zira yazımın güzel ve okunaklı olmasından dolayı defalarca kompliman aldım. Ama gençler hiç üzülmesinler artık çağımızda bilgisayar var. Güzel yazı yazmak tarihe karıştı. Gene de sizler imzanızı yalın ve açık atın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!