OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 26, 2001 00:00
Ekonomik mücadelemize eşşekli madalyon örneğiTürk Numismatik Derneği'nin (para koleksiyonu yapanlar) başkanıyım. Bu arada itiraf edeyim ki, başka başkanlığım yoktur. Önemi çok büyük olan numismatlığın Türkiye'de fazla anlamı yoktur. Zira tarihsel birer belge kimliği taşıyan bu paraları toplamak yasaktır. Sadece Cumhuriyet parası toplayabilirsiniz. Osmanlı veya antik çağlara ait paraları toplarsanız suç işlersiniz.Kültür bakanlarına bir türlü anlatamadık. Halbuki altın, köylümüzün biriktirdiği servettir ve Osmanlı sarı liraları boyuna el değiştirirken, gümüşünü toplamak suçtur. Tam kültür bakanlarına bu konunun inceliklerini anlatırken, o gider bir başkası gelir. Haydi yeni baştan bakana anlatalım derken gene değişir. Neyse birkaç yıl evvel son altı Osmanlı padişahının altınları tedavülde olduğu için gümüşlerinin koleksiyonunun yapılmasına izin verdiler. Tabii bu arada kuyumcular kendilerine avuçla gelen gümüş paraların büyük bir kısmını korkudan erittiler. Her konuda yasakçı olan ülkemizin akıl almayan yasaklarından biri daha.ANZAK MADALYASIBundan birkaç ay evvel gazetelerin birinde, Avustralya'daki Anzak askerlerinden (Australian&New Zealand Army Corps) son kalan iki kişiden birinin 107 yaşında vefat ettiği, diğerinin ise 102 yaşında olduğu haberi çıkmıştı. Derhal aklıma, 1992 senesinde derneğimizin bastığı 32 numaralı bültende Anzak madalyası hakkında okuduğum bir makale geldi. Hoşuma giden bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.Bütün tarih boyunca her olayda ve her savaşta parmağı olan İngilizler, Birinci Dünya Savaşı'nda da müttefikleriyle birlikte Süveyş Kanalı'nı kontrol altına alabilmek için Türkiye'yi safdışı bırakıp aynı zamanda Balkanlar'ı ele geçirmek için, Çanakkale Boğazı'ndan Rusya'ya doğru uzanıp cephane yığacaklardı. Tabii İngilizler kendi askerlerine kıyamadıkları için sömürgeleri olan Avustralya, Yeni Zelanda ve Hintliler'den oluşturdukları bir birlik ile Gelibolu'da Türk ordularına saldırmışlardı.MURPHY VE DUFFY Bir adam, bir eşşek: Bu madalyayı bu garip süslemektedir. Murphy, macera peşinde koşan ve deniz ticareti yapan John Simpson Patrick'in lakabıdır. Gönüllü olarak bu savaşa katılır, cankurtaran bölüğüne yazılır. Duffy ise her gün tepeden deniz kenarındaki dereye inerek su içen bir Türk eşşeğidir. Murphy, Çanakkale'ye vardığı zaman ayaklarından yaralanan askerlere nasıl yardımcı olacağını düşünürken her gün aşağıya inen ve adını Duffy koyduyu bu eşşeği gözüne kestirir. Zaten güzergahı belli olan bu hayvanı eğitmeye karar verir. Bu şekilde eşşek birliğe katılmış olur.25 Nisan 1915'de başlayan bu savaşta, ilk gün 10 bin düşman askerinden 2 bini tepeden yağan kurşunlarla hayatını kaybeder. Murphy ile Duffy ikilisi pek çok yaralı askeri kurtarırlar. Bu arada Murphy, 19 Mayıs 1915 günü pusuya yatmış bir Türk askerinin kurşununa hedef olarak hayatını kaybeder. Duffy bir başkasıyla cankurtaranlığa devam eder. Gelibolu Savaşı Türklerin galibiyeti ve düşmanın yenilgisiyle bitmiştir. Müttefikler emellerine kavuşamamışlardır. Duffy ise, 18-19 Aralık 1915'de Hintli Katır Birliği tarafından tahliye edilir. 51 sene sonra nihayet 1966'da Gelibolu savaşını anmak için Avustralya'da resmini gördüğünüz madalya bastırılır. İlk madalya da John Simpson Patric'in kızkardeşine takdim edilir.Önümüzdeki günlerde 30 Ağustos'da, Zafer Bayramı'nı kutlayacağız. Kurtuluş Savaşı'nı ve Çanakkale Zaferi'ni düşünüyorum da, ne kadar büyük cesaret ve kahramanlıklar yaratmışız. Keşke aynı kahramanlıkları ve cesareti, ekonomik savaşlarımızda da yaratsaydık. Şimdi bütün dünya karşımızda el pençe divandı. İşin kötü tarafı, Allah korusun bir savaş çıksa modern silahlar da çok pahalıya patlıyor. Biz gene
Atatürk'ün ‘‘Yurta sulh, cihanda sulh’’ lafını unutmayalım.Â
button