Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2003 00:00
Dünyada, bir yıl içinde tam beş bin kadın, kardeşleri, kocaları ya da erkek akrabaları tarafından namus bahanesiyle katlediliyor.Geçen hafta Diyarbakırlı Kadriye'nin adı da o beş bin kadının hanesine yazılıverdi. Kadriye henüz 15'indeydi, halasının oğlundan hamile kalmıştı ve erkek kardeşi Ahmet tarafından öldürüldü. Mevcut yasanın ‘‘Haksız Tahrik’’ maddesi uyarınca Ahmet hafif bir cezayla yakayı kurtaracak. Bu uygulama yeni TCK tasarısında korunduğu için daha nice Ahmet, Kadriye'lere kıyacak. Peki kadınların yaşam hakkını aşiret törelerine teslim eden bir Türkiye'nin Avrupa Birliği içinde yeri olabilir mi? Karısını, kızını öldürüp namus bahanesine sığınanlara müebbetten aşağısını layık görmeyen AB ülkeleriyle aynı hizada olabilir mi?Aşıkların adı belli değil ama köpeğin adı Big Joe'ydu. Sahibi delikanlının, uzaktan uzağa sevdiği kıza aşk mektupları götürüyor, cevabı almadan da geri dönmüyordu. Ve tam da evlenme teklifinin satırlara döküldüğü mektubu taşırken, genç kızın erkek kardeşine yakalanıverdi. Suçu affedilmez, cezası ise ağırdı, erkek kardeş tarafından taşlanarak öldürüldü. Olay, bu yılın başlarında Ürdün'ün Zarka kentinde meydana geldi. Aile namusu Big Joe'nun yaşamına mal olmakla birlikte, genç kız kurtuldu. Eş dost araya girince işler tatlıya bağlandı, aile evliliğe izin verdi. Big Joe, aşıklarla birlikte aile üyeleri ve komşuların katıldığı bir törenle toprağa verildi.Ürdün namus suçlarının sıkça işlendiği ülkelerden biri. Aynı Türkiye, Pakistan, Hindistan, Afganistan gibi. Onlarca kadın, istenmeyen bir aşka kapıldığı için, boşanmak istediği için, çarşıda pazarda bir erkekle konuşurken görüldüğü için, hatta tecavüze uğradığı için bir erkek eliyle yaşamdan men ediliyor. Pakistan'da aşiret namusuna leke sürüldüğü zaman, kadınlar hakkında toplu tecavüz hükmü de veriliyor. Geçen yıl bir aşiretten 11 yaşındaki bir oğlanın, rakip aşiretten bir kızla görülmesi üzerine, kız tarafının aşireti, dört kişiyi, oğlanın 18 yaşındaki ablasına tecavüz ettirmişti. MECLİSTEN İZİN ÇIKTIBALTAYLA DOĞRADILARÜrdün, yasal düzenlemelerle ilgili çok çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Törelere, genel ahlaka aykırı davranışta bulunmakla suçlanan kadının öldürülmesi, bu ülkede yasal koruma altında. Ancak iki yıl önce parlamentonun feshedilmesinden sonra hükümet, ceza yasasında değişiklik yaparak ağır tahrik unsurunu ortadan kaldırdı. Bundan böyle namus suçu işleyenler, idam cezasından muaf olmayacaktı.Ne var ki seçimle yeniden oluşturulan parlamento geçen eylül ayında geçici yasal düzenlemeyi reddetti. Hemen ertesi gün üç erkek kardeş, iffetsiz buldukları 20 ve 27 yaşındaki kız kardeşlerini baltalarla doğradılar. Basındaki haberlere göre sevdikleri erkeklerle evlenmek üzere evden ayrılan kızların başları kesilmişti. Kadın gruplarına göre, meclisten çıkan karar bir tür öldürme izniydi. Çünkü ocak ayından eylüle kadar işlenen namus cinayetlerinin sayısı 10 iken, suçu hafifleten düzenlemenin devreye girmesiyle birlikte iki kadın öldürülmüştü. Peki namus suçu diye bir kavramın bulunmadığı çağdaş hukuk sistemleri içinde kadın katillerinin başına neler geliyor? Bizi de çok yakından ilgilendiren bir dava geçen yıl İsveç'te yaşandı. Türkiye göçmeni Rahmi Şahindal bir İsveçli'yle birlikte olduğu gerekçesiyle 26 yaşındaki kızı Fadime Şahindal'ı öldürdü. Fadime 1998 yılında, İsveçli sevgilisi var diye kendisini ölümle tehdit eden babası ve erkek kardeşini mahkemeye vermiş, namus suçuna karşı kent kent gezerek kampanya yürütmüştü. Bütün İsveç tanıyordu Fadime'yi. İSLAMİ TÖRE DEĞİLAŞİRET TÖRESİRahmi Bey mahkemede kendini şöyle savunuyordu: ‘‘Kızım bir İsveçli erkekle birlikte olarak aile namusuna leke sürdü. Tek çözüm onu öldürmekti. Beş-altı ay cezayla kurtulacağımı düşündüm.’’Ancak İsveç mahkemesi Rahmi Şahindal ile aynı fikirde değildi. Sanık suçunu itiraf etmişti, zaten cinayet Fadime'nin annesiyle iki kız kardeşinin gözleri önünde işlenmişti ve taammüden cinayetin cezası da ömür boyu hapisti. Hüküm; müebbet.Namus suçu işleyenlerin en ağır cezalara çarptırıldığı ülkelerden biri de İngiltere. Özellikle Asya ülkelerinden gelen Müslüman göçmenlerin kendi kadınlarına karşı işlediği bu suçlar müebbet hapisle cezalandırılıyor.İngiltere'deki son trajik örneklerden birinde Sahide Bibi adlı genç kadın, koca olarak kuzenlerinden birini seçmediği için nikah masasında kuzeni Refakat Hüseyin tarafından 22 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Geçen ekim ayında dava kısa sürede sonuçlandı ve yine ömürboyu hapis kararı çıktı. İngiltere'de namus suçu işleyenler mahkemede ilk iş olarak cinayetin Kuran tarafından buyurulduğunu ileri sürüyor. İngiliz mahkemelerinin bilirkişi olarak başvurduğu Glasgow Üniversitesi öğretim üyesi teolog Dr. Mona Sıddıki ise bir babanın bakire olmayan kızını öldürmesi için hiçbir dini mazeret olamayacağını söylüyor. Dr. Mona, namus cinayetinin İslami bir uygulama değil, tamamen aşiret töresi olduğu konusunda İngiliz mahkemelerini bilgilendiriyor. Türkiye kendi girişimini kendisi yerine getirmiyorHER yıl yaklaşık 100 kadının namus suçuna kurban gittiği Türkiye, 2000 yılında uluslararası platformda devrim niteliğinde önemli bir iş yaptı. 57'nci Hükümet döneminde, New York'taki BM merkezinde yapılan Pekin+5 toplantısında Türkiye'nin girişimi sayesinde namus suçları ve zorla evlendirme ile evlilik içi tecavüz, kadına karşı şiddet kapsamına alındı. Ancak Türkiye, aradan üç yıl geçtikten sonra kendi girişimiyle yayınlanan bu sonuç belgesine ters hareket etmeye başladı. Meclis Alt Komisyonu'nda tartışılmakta olan Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nda ne evlilik içi tecavüz suç sayılıyor, ne de namus suçu üzerindeki koruma kaldırılıyor. TCK Kadın Çalışma Grubu, yeni yasada, ‘‘Haksız Tahrik’’ maddesinin namus cinayetlerine uygulanamayacağı açıkça belirtilsin istiyor. Çünkü ‘‘Haksız Tahrik’’ maddesi, namus cinayetlerini cezasız bırakarak, kadın katliamına neden olan töreleri adeta yasa eliyle meşru kılıyor. Bu tür cinayetlerin ‘‘Nitelikli İnsan Öldürme’’ maddesi kapsamına alınması talep ediliyor. Kan gütme saikiyle işlenen suçlar açıkça bu madde kapsamında yer alıyor.
button