Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2004 00:00
VERGİ ödeme olayı ile ilgili olarak, Novalis'in, sık sık tekrarladığımız bir sözü var; ‘‘İnsan devlete vergisini, sevgilisine bir buket çiçek sunuyor gibi ödeyebilmeli’’ diyor Novalis...Bizde, vergi sevgiliye bir buket çiçek sunuluyor gibi değil de, sevmediği birine ‘‘bir saksı kaktüs’’ uzatıyor gibi ödeniyor.Son 2-3 haftadır, ortalık yine karıştı. Gazetelerde çıkan haberler, bize gelen yüzlerce faks ve mail hep aynı:Vergi dairesi beyannamemizi kabul etmiyor, ‘‘şu kadar kazanç göster öyle getir diyor’’ ne yapalım? Hayat standardı benzeri bir asgari kazanç göstermemiz isteniyor. Kriz zaten bizi perişan etti. Ne yapacağız?Vergi dairesinden, kazancı yükselt diyorlar. Bir süre sonra, muhasebecisi olduğum mükellefle aram açılsa, ‘‘muhasebeci defterdeki kazancımın üstünde beyanname vermiş’’ diye bizi mahkemeye verse ne yaparız?Madem bizden istenen kazanç belli, o halde niye defter tutuyoruz? Muhasebeciye niye para veriyoruz?Sorular uzayıp gidiyor... Bazı muhasebeciler de, beyannameyi postayla taahhütlü gönderip, soruna pratik bir çözüm buluyorlar.Bir muhasebeci de, vergi dairesi müdürü imzalı ‘‘görüşme tutanağı’’ göndermiş. Tutanakta, muhasebeci ile görüşülüp, devir KDV'nin kısa sürede yokedilmesi konusunda, görüş birliğine varıldığı belirtiliyor. İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek de, beş maddelik bir önerge verip ‘‘tehdit’’ yoluyla yapılan ‘‘keyfi’’ uygulamalar ‘‘yasadışı bir baskı değil midir?’’ diye soruyor. Kemal Kılıçdaroğlu, son uygulamaları Osmanlı'daki iltizam usulüne ve mültezim uygulamasına benzetiyor. Özetle, ortalık iyice karışmış durumda...YÖNTEM YANLIŞAslında, vergi olayında Maliye'nin haklı olduğu noktalar da var. Hem de çok fazla... Yaklaşık 820 bin basit usule tabi mükellef ayda 5 milyon lira vergi ödemiş. Asgari ücretin aylık vergisi bile 53 milyon lira. Şirketlerin yarısı zarar göstermiş. Beyanname veren 2 milyona yakın gelir vergisi mükellefi, toplam vergilerin yüzde ikisini ödemiş. Altında otomobili, evi, yazlığı olanların çoğu, asgari ücretli kadar vergi ya ödüyor ya da ödemiyor.Bunlar doğru... Ancak Maliye'nin haklı olduğunu ifade etme yöntemi yanlış. Gerçekten kazanamayan ya da zarar edeni korkutmak doğru değil. Kalıcı çözüm yolu belli; vergi oranlarını düşürür, masraf yazılabilecek harcamaların kapsamını genişletir, en az geçim indirimini getirir, sonra etkin bir denetim, kaçırana da ağır bir ceza uygularsın olur biter...Mevcut vergi sistemi böyle olduğu sürece, Maliye-mükellef ilişkileri daha çok gerilir...
Beşiktaş'ın KDV'siGEÇENLERDE, Ankara'da oynanan Ankaragücü-Beşiktaş, Gençlerbirliği-
Galatasaray ve ligin ilk yarısında Galatasaray'ın stadında oyanan Galatasaray-
Fenerbahçe maçlarına ait bilet örneklerini yayınladık. Bu maçlarda, giriş bedeli olarak yapılan ödemenin çok altında bilet veriliyordu. Maçlara giden okurlarımızın da, haklı tepkisine neden olan bu tür uygulamalarda, trilyonluk KDV kaybı doğması sözkonusuydu.Yazımız üzerine, Beşiktaş İkinci Başkanı Hüsnü Güreli telefonla aradı. Olayı doğrulayan Güreli, konuyu gündeme getirdiğimiz için teşekkür ettikten sonra, kendilerinin de bu uygulamadan şikayetçi olduklarını, Beşiktaş'ın İstanbul'daki maçlarında, gerçek giriş bedeli üzerinden bilet verildiğini ve fatura düzenlediğini belirtti. Ardından da fatura ve bilet örneklerini gönderdi. İnceledik İstanbul'daki maçlar açısından olay doğruydu. Beşiktaş son iki yılda 10.8 trilyon lira KDV, bu sezonda da 2.8 trilyon lira KDV ödemişti. Ödediği vergiler nedeniyle, Beşiktaş'ı kutluyoruz.Tam yazıyı noktalıyorduk, Gazi Üniversitesi Maliye Bölümü Araştırma Görevlisi, aynı zamanda hasta Fenerbahçeli Fatih Saraçoğlu, elinde bir biletle geldi. ‘‘Hocam, Fenerbahçe'nin kendi sahasındaki FB-GS maçına gittim, 26 milyon lira ödedim, bilette yazılı tutar da 26 milyon lira idi. Fener'de KDV kaçağı yok’’ diyerek, Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oynanan maçın biletini gösterdi. Fenerbahçe'yi de kutluyoruz... Diğerlerini de kutlamayı çok istiyoruz yeter ki KDV kaybı olmasın...Don meselesiTEMEL ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken birara Fadime dönme dolaba binmek ister. Temel karşı çıkar; ‘‘Olmaz donun gözükür’’ der. Fadime susar. Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan yanından ayrılır. On dakika sonra Temel'in yanına döner. Temel sorar:- Neredeydin?- Dönme dolaba bindim.Temel sinirlenir:- Ben sana binme donun gözükür demedim mi?- Dedin ama gözükmedi. Çıkardım oni...Cezalı telefonlarASKERLİK yaptığım dönemlerde, ‘‘dağ nöbeti’’, ‘‘kazan nöbeti’’ gibi bazı ilginç nöbetler vardı. Sorduğumuzda, dağa, yıllar önce bir helikopter çarptığı için uzun süreli ceza verildiği, kazana da bir yemek zehirlenmesi nedeniyle ceza verildiği söyleniyordu. Bu nöbetler ve verilen cezalar belleğimizde ilginç bir anı olarak kalmıştı...Geçenlerde, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Rıfat Ortaç, Maliye Bakanlığı'nın, telefonlarla ilgili ilginç bir uygulamasını ve buna bağlı cezalandırma olayını anlattı.Üniversite ve çoğu kamu kurumu, Ocak 2004'de gelen telefon görüşmelerine ait faturayı, ödenekler serbest bırakılmadığı için yapamıyor. Ödeme vadesinde yapılmayınca, doğal olarak faiz işletiliyor. Ardından Maliye Bakanlığı ödenekleri serbest bırakıyor. Ancak Maliye, telefon faturasının ödenmesine ‘‘evet’’ diyor ama gecikmeden kaynaklanan faiz ve benzeri cezaların ödemesine karışmıyor. Böyle olunca da, telefon cezalandırılmış oluyor ve görüşmeye açılamıyor. Duyduğumuza göre, telefon cezası olayı, kamu kurumlarının çoğunda oluyormuş. Hatta, bunların arasında, telefonu kesilen vergi daireleri bile varmış... Ancak, onlar olayı bir şekilde çözmüşler...Gerçi küçük bir sorun ama Maliye Bakanı, mezun olduğu Gazi Üniversitesi'nin ve diğer üniversitelerin bu minik sorununa bir el atsa iyi olacak...Günün sözüHerkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez.Joe Louis
button