Güncelleme Tarihi:
Hayatlarını toprağın onlara sundukları nimetle kazanıyordu Ali ve Emine Acar çifti. Ankara Güdül’de 30 haneli Örencik Köyü’nde mütevazi bir yaşam sürüyor, topraktan kazandıkları üç-beş kuruş parayla çocuklarına gelecek hazırlıyorlardı. Ümit 27 yaşına gelmiş, ailenin evlenmeyen son çocuğuydu. Diğer üç kardeş ise yuvalarını kurmuş, artık hayatlarını kendileri kazanıyordu. Acar çifti birlikte yaşadıkları Ümit’in de mürüvvetini görüp emekli maaşlarıyla hayatlarının geri kalan kısmını geçirmek istiyorlardı. Ümit ise anne ve babasının kendisine sunduğu o mütevazi hayattan bir an önce kurtulmak için define peşinde koşuyordu. Köyde hemen her arazide yıllarca define aramış ancak hiçbir şey bulamamıştı. Define haritalarını inceleyip, kazılar yaptığı zamanlardan arta kalan vakitlerde ise sık sık gazinolara gidiyor, stresini atmaya çalışıyordu.
Sonun başlangıcı
Define ararken hayal kırıklığı yaşadığı günlerden birinde, arkadaşlarıyla gittiği gazinoda konsomatris G.A. ile tanışan Ümit, aslında anne ve babasının sonunun başlangıcını hazırladığını henüz aklının ucundan dahi geçirmiyordu. Gazino Ümit’in her gün bıkamadan usanmadan gittiği yer olmuş, G.A. ile ciddi bir ilişki kurmaya başlamışlardı. Aylar sonra bu ilişki Ümit’in G.A.’ya yaptığı evlilik teklifiyle artık son adıma gelmişti.
O kadın bu eve giremez
G.A.’yı ailesiyle tanıştırmak isteyen Ümit, anne ve babasının, “O kadın bu eve gelin gelemez” yanıtıyla adeta yıkılmıştı. Haftalarca süren gerginlik, Ümit’in içinde beslediği canavarı her geçen gün daha da gün yüzüne çıkarıyor, ailesine beslediği kin ve öfke katlanarak artıyordu.
G.A. ile evlenmesinde önündeki tek engelin aslında ailesinin değil, para olduğunu düşünen Ümit, define bulmak için yeniden harita peşinde koşmaya başladı. Komşu köyün gençlerinden Veli Kayretli’yle yeni bir define haritasına ulaşan Ümit, bu kez hayatının kurtulacağını, G.A. ile evleneceğini düşünüyordu.
Arkadaşını samanlıkta sakladı
Bu harita definenin yerini ailesinin yıllarca geçimini sağladığı toprakların bulunduğu bölgeyi gösteriyordu. Plana göre anne ve baba İstanbul’daki çocuklarının yanına gidince, iki arkadaş haritada gösterilen alanı kazıp defineyi çıkaracaktı. Hazırlıklar tamamlanmış ve Acar çiftinin 22 Aralık 2008’de İstanbul’a gitmeleri için bekleniyordu. O gün yağan inanılmaz kar tüm köy yollarını kapatınca Acar çifti İstanbul’a gidemedi. Ümit, evlerinin yaklaşık bir kilometre uzağında bekleyen arkadaşı Veli’yi samanlığa getirerek kar dinene kadar burada beklemesini istedi. Ancak kar iki gün aralıksız devam etti. Yolların açılması için hiçbir çalışma yapılmıyor, her geçen saat samanlıkta bekleyen Veli’yi daha da kızdırıyordu. İkinci günün sonunda arkadaşı Ümit’e, “Ben artık beklemekten sıkıldım, gidiyorum”diyen Veli, ummadığı bir çözüm önerisiyle karşılaşınca çok şaşırdı. Ümit, anne ve babasını öldürüp toprağa gömerlerse, kimsenin şüphelenmeyeceğini söylüyordu. Bir süre plan yapan iki arkadaş, cinayeti işlemek için hazırlık yaptı. Evden av tüfeğini ve ekmek bıçağını anne ve babasından gizlice çıkaran Ümit, samanlıktaki arkadaşına bunları teslim etti.
Öldürüp gömdüler
Bir süre sonra yeniden eve giden Ümit, anne ve babasına, “Karın üzerine bir adam yatıyor. Ölmüş mü? Bayılmış mı anlayamadım. Gidip bakalım” dedi. Çift üstlerine kalın giysiler giydikten sonra evden çıkıp yürümeye başladı. Bir süre sonra tüfekle ailenin yolunu kesen Veli, Ali ve Emine Acar çiftinin diz çökmesini istedi. Duruma anlam veremeyen Acar çifti, oğullarının hiçbir şey yapmadan eli silahlı bir kişiye müdahale etmemesini hayretle izliyor, korkulu gözlerle etraftan yardım gelmesi için dua ediyorlardı.
Diz çöken Ali ve Emine Acar’ın arkasına geçen Ümit, arkadaşından tüfeği aldıktan sonra önce babasının kafasına ateş ederek öldürüyor, ardından kaçmaya çalışan annesini sırtından vuruyordu. Evlatlarının gözünü kırpmadan vurduğu çift kısa süre sonra hayatını kaybediyordu. Ümit, bir sigara içtikten sonra arkadaşıyla anne ve babası için evlerinin bahçesine mezar kazıyor, cesetleri buraya gömerek üstlerine toprak atıyordu.
Kayıp müracaatında bulundu
Ertesi gün haritanın gösterdiği alanlarda kazı yapan iki arkadaş, kendilerini zengin edecek definenin izine rastlayamıyorlardı. Bu sırada anne ve babalarına ulaşamayan diğer kardeşler, Ümit’i arıyordu. Ümit ise anne ve babasını İstanbul’a uğurladığını ve daha sonra ne olduğunu bilmediğini anlatıyordu. 25 Aralık 2008’de annesi ve babası için jandarmaya kayıp müracaatında bulunan Ümit, ifadesinde, “Evden yolcu ettim ve köy yoluna kadar gittiklerini pencereden gördüm. İstanbul’a ağabeyimin yanına gideceklerdi. Haber alamıyoruz” diyor ve gözyaşı döküyordu.
Katille aynı yatakta
Define hayalleri boşa çıkan Ümit, cinayeti sır gibi saklarken, kız arkadaşı G.A.’yı sık sık eve getiriyordu. Ailesini soran G.A.’ya, “Sanıyorum babam define buldu ve buralardan kaçtılar” diyordu. Gerçeği bilmeyen kadın ise, her gece anne ve babasının katili olan sevgilisiyle aynı yatağı paylaşıyordu.
Yaşlı çiftin aniden kayıplara karışmasıyla ilgili soruşturmayı yürüten Ankara İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Acar çiftinin o gün İstanbul’a gitmek için bilet aldıkları otobüse binmediklerini belirliyor, ancak hiçbir şüpheli duruma da rastlamıyordu. Haftalarca süren arama sonuç vermeyince yeniden ailenin bilgisine başvuran jandarma, Ümit’in, G.A ile olan ilişkisine anne ve babalarının karşı çıktığını öğreniyordu. Ancak bu bilgi Ümit’in şüpheli olması için hiçbir şey ifade etmiyordu. Çünkü çiftin kaçırıldıkları ya da öldürüldüklerine dair en ufak bilgi yoktu. Bu aşamadan sonra soruşturma Ankara İl Jandarma Komutanlığı’nın Suçlu Takip Merkezi’ne devredildi.
Dosyayı yeniden inceleyen ve soruşturmayı genişleten dedektifler, köyde yaşayanların bilgisine başvurarak çiftin izine ulaşmaya çalışıyordu. Birçok aile, Ümit’in kendilerine, babasının define bulduğunu ve annesiyle köyü terk ettiğini söylüyordu. İfadelerde yer almayan bu bilgi, Ümit’i artık şüpheli haline getiriyor, telefonlarının dinlenmesiyle yakalanma sürecine gidiliyordu. Ancak Ümit, konuşmalarında cinayete ilişkin en ufak açık vermiyor, anne ve babası hakkında kardeşleriyle yaptığı görüşmelerde ağlayarak izlerini bulamadığını anlatıyordu.
Eve dinleme cihazı
Kayıp müracaatı üzerinden 6 ay geçmesine rağmen soruşturmanın şüpheli tek ismi Ümit hiçbir açık vermiyor, jandarma dedektifleri soruşturmada ilerlemekte zorluk çekiyordu. Bu sırada dedektifler, Ümit’in sık sık eve getirdiği kız arkadaşıyla konuyu paylaşabileceği düşüncesiyle, Acar Ailesi’ne ait eve, dinleme cihazları yerleştiriyordu. Birkaç gün sonra G.A. ile sohbet eden Ümit, konu anne ve babasının kaybolmasına geldiğinde, “Boşver sen onları. Öldü bil yeter” diyordu. Kurulan bu cümle üzerine jandarma savcılık talimatıyla Ümit’i gözaltına alıyor ve 48 saat süren çapraz sorgu başlıyordu. Çelişkili ifadelerin ardı ardına gelmesiyle köşeye sıkışan Ümit, cinayetleri işlediğini itiraf ediyordu. Cesetler, Ümit’in olay yerine getirilmesinin ardından gömüldüğü yerden çıkarılarak, otopsi için adli tıpa gönderiliyordu. Cinayetin diğer ortağı Veli ise birkaç saat içinde yakalanarak gözaltına alınıyordu.
Veli jandarmada verdiği ilginç ifadede şunları söylüyordu:
“Ümit ‘diz çökün’ diye bağırıyordu. Öfkesine anlam veremiyordum. Bir ara beni de öldürebileceği aklıma geldi. Babasını öldürürken gözünü dahi kırpmadı. Annesine tüfeği doğrultamadı. Bana, ‘annemi ben öldürmek istemiyorum’ dedi. Ben sırtına bıçak saplayacakken annesi kaçmaya başladı. Bu kez Ümit tüfekle ateş ederek onu öldürdü.”
1 yıl süren yargılama sonucu Ümit Acar ve Veli Kayretli müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
OLAY YERİ'NDE DAHA ÖNCE OKUDUKLARINIZ
KOCASINI AŞIĞINA ÖLDÜRTÜP HELVA DAĞITTI
CINDY CİNAYETİNİN SIRRI NASIL ÇÖZÜLDÜ
ÇEYİZ SANDIĞINDAN ÇIKAN VAHŞET
CİNAYETİ BOYA PARÇASI AYDINLATTI
İNANILMAZ OPERASYONUN PERDE ARKASI