Yeliz ÖZ/İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2008 00:00
Tüm yaşamını "Ömrümden uzun" dediği ideallerine, kültür ve tarihe adayan Suna Kıraç’a Boğaziçi Üniversitesi tarafından verilen fahri doktora unvanı töreninde duygusal anlar yaşandı.
Son projelerinden birisi, İstanbul’a ünlü Guggenheim Müzesi tarzı bir müze kazandırmak olan Suna Kıraç, törene, yakalandığı ALS hastalığı nedeniyle kendisine yaşama sevinci veren kızı İpek ve eşi İnan Kıraç’la katıldı. Suna Kıraç, törendeki konuşma metnini kızına gözlerini kırparak yazdırdı.
YAKALANDIĞI ALS hastalığının ilk yıllarında topluluk içine karışmayan Suna Kıraç, tekerlekli sandalyesiyle ilk kez 4 Aralık 2006’da eşi İnan Kıraç’ın
Galatasaray Lisesi’nden mezuniyetinin 50’nci yıl törenine katıldı. Suna Kıraç, önceki gün de Boğaziçi Üniversitesi’nin kendisine verdiği fahri doktorayı almak üzere Albert Long Hall’deydi. Yanında eşi İnan Kıraç ve kızı İpek Kıraç vardı.
Törene, tıbbi ekipmanla donatılmış beyaz bir minibüsle geldi. Hemşireleri eşliğinde, asansörle salona çıkarıldı. Kızının onun yaşama dört elle sarılmasını sağladığı, şıklığından anlaşılıyordu. Solunum cihazına bağlı tekerlekli sandalyesinde, beyaz pantolonunu, lame hırka ve ayakkabıları tamamlıyordu. Cihazın gözükmemesi için takılan boyunluğu ise kürkle bezeliydi. Manikürlü ellerinde kırmızı oje vardı. Tören boyunca hemşirelerin yardımıyla belirli aralıklarla baş ve boyun egzersizlerini yaptı.
Törende Suna Kıraç adına kızı İpek Kıraç konuştu. İpek Kıraç, annesinin daha önceki konuşmalarından derlediği metni, onun onayını alarak okudu. Konuşmayı hazırlamak için anne kız bir gün boyunca çalışmışlardı. Suna Kıraç her şeyi anlıyor, sadece cevap vermekte zorlanıyor. Konuşmak istediğinde tam karşısına koyu renklerle yazılı 29 harften oluşan alfabe konuluyor. Hemşireler tek tek harfleri gösteriyor. Suna Kıraç kirpikleri kırpıştırdığında ilgili harf yazılıyor. Kelimeler tek tek bulunduktan sonra cümle oluşturuluyor. Bu yöntemle anne kız her şeyini paylaşabiliyor. Bazen alfabeye de gerek kalmıyor. Göz teması birbirlerini anlamaya yetiyor.
İnan Kıraç, eşi Suna Kıraç’ın "Ömrümden Uzun İdeallerim Var" kitabının çok sayıda baskı yaptığını anlatırken, kitabın en önemli işlevine işaret ediyor: "Genç kuşak kadınlar ile umutsuzlara cesaret verdiği için yeniden yayınlıyoruz."
İLK BELİRTİLER 1996 YILINDA BAŞLADI
Babası Vehbi
Koç’un vefatı sonrasında iş yükü artan Suna Kıraç, hastalığının ilk belirtilerini 55 yaşında yaşamaya başladı. 1996’da sesinin kısılması, 1997’de ellerindeki uyuşma, 1998’de dilinin peltekleşmeye başlaması bu hastalığın işaretleriydi.
Her şey kızım ve ideallerim için
Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç, ALS hastası olduğunu öğrendiğinde makinelere bağlı yaşamak istemedi. "Ömrümden Uzun İdeallerim Var" kitabında hastalığını öğrendinde eşi İnan Kıraç’a "Bunun sonu makine, ama ben makineli bir hayatı istemiyorum. O gün geldiğinde sana soracaklar ve sen muhakkak hayır diyeceksin. Ölümü öp bunu yapacaksın" dediğini anlatıyor. Ancak tam o sırada yıllar önce evlat edindiği İpek Kıraç devreye girdi. İpek’in "Anne ben daha çok gencim ve benim sana ihtiyacım var. Bana karşı görevlerin henüz bitmedi" sözleri, Suna Kıraç’ı hayata bağladı. Suna Kıraç, sekiz yıldır sadece gözleriyle konuşuyor. Annesini bir an olsun yalnız bırakmayan İpek Kıraç ile Suna Kıraç, göz göze geliştirdikleri ikisine özgü dille birbirlerini anlıyorlar. İpek Kıraç, annesinin yanında olmasından çok mutlu. Eşine baktığında gözleri dolan babası İnan Kıraç’a dönüp "Babam biraz sulu gözlüdür ama annem çok iyi. Her şeyin en iyisini hak ediyor" diyor.
ALS NEDİR?
ALS, merkezi sinir sisteminde ve beyin sapı adı verilen bölgede motor hücrelerin nöronlar kaybı nedeniyle ortaya çıkıyor. Hücre kaybı kaslarda zaaf ve erimeye yol açıyor. Kaslardaki zayıflık ellerde ve bacaklarda ağız yutak bölgesinde ya da dilde başlayabiliyor ve sürekli ilerleyerek yayılıyor. İleri devrelerinde solunum yetersizliğine de yol açabiliyor. Ama hastanın zihinsel foksiyonları ve belleği hiç bozulmuyor.
ALS
hastalığına yıllardır teslim olmayanlardan biri de dünyaca ünlü astrofizikçi Stephen Hawking. Henüz 21 yaşındayken hastalığı teşhis edilen 62 yaşındaki Hawking, fizik çalışmalarına hiç ara vermedi. 1985’te sesini tamamen yitiren ünlü fizikçi, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Yaşayan bilim adamları arasında en tanınan isim olan Hawking’in 40 dilde yayınlandı.