Güncelleme Tarihi:
FİLMDEN VE KAMERA ARKASINDAN GÖRÜNTÜLER - FOTO GALERİ
Müjgan Halis bir kitap yazıyor, “Batman’da Kadınlar Ölüyor” diye. Ardı ardına intihar eden bir sürü kadın, tutunamıyorlar ve hepsi bir şekilde vazgeçiyor hayattan. Sonra bir film, Özgü Namal, Derya Durmaz ve binbir zorlukla sinema yapan bir yönetmen; Selda Çiçek… Kitaptan esinlenerek senaryo oluşturuluyor ve maddi olarak hiçbir destek almadan çekiliyor film. Tüm oyuncuların parası gişeden gelir alabilirlerse ödenecek. Onların deyimiyle kadınlara dair naifçe anlatılan, bizler için belki çok dramatik ama yaşayanlar için hayatın ta kendisi olan bir öykü…
Selda bu senin ilk uzun metraj filmin, kısaca sinemaya olan merakının bu filme nasıl uzandığını anlatır mısın?
- Selda Çiçek: Sinemaya olan merak ne demek bilmiyorum. Sinema var, başka bir şey yok. Bu film benim için yapılması gereken bir işti. Müjgan Halis’in bir kitabı var, “Batman’da Kadınlar Ölüyor” diye. Onu okuduğum zaman her gün gazetelerde gördüğümüz haberlerin yani yüz sayfanın içine toplanmış halini gördüm ve insan olarak bir şeyler söyleme ihtiyacı duydum ve bundan yola çıktım. Hikâye buralara geldi, 4 sene boyunca bu filmle uğraştım.
Buse ÖZEL'İN röportajı |
Filmin ismini ilk olarak Mıhsıçtı olarak seçmişsin. Ne demek?
- Selda Çiçek: Mıhsıçtı aslında cimri demek ama mecazi kullanımda; annesine benzerlik babasına benzerlik gibi, kötüleme niyetli söylenen bir şey. İncir Çekirdeği’nde de yine bir mecazi anlam, metafor var
Film yapım sürecinde Kültür Bakanlığı da dahil olmak üzere hiçbir destek almamış, bu duruma bir kırgınlığınız var mı? Neden destek almadı, ne düşünüyorsunuz?
- Selda Çiçek: Hayır, Bakanlık kriterlere uygun olmadığına dair bir cevap gönderiyor zaten, tabii bir insan senaryoyu yazarken kriterlere uygun olarak yazmıyor. Biz aslında bakanlıktan bir yardım almadı derken “biz borcumuzun arkasındayız” demek istedik, aslında ağlamadık destek almadık diye ama yanlış anlaşıldı.
Sizleri bu projeye inandıran şey ne oldu? Filmde hiç para da almadan oynadınız?
- Onur Dikmen: Biz aslında hiç para almadık diyemeyiz gayet profesyonelce projenin başlangıcında maddi koşulları da konuştuk. Selda’nın yine projeye olan inancı bizi de harekete geçirdi ve keyifli bir çekim süreci yaşadık.
- Barış Çakmak: Ben Nazif diye birini oynuyorum. Film kadın öyküsü olduğu için daha çok kadınların başına gelen olaylar işin rengini değiştiriyor. Bir de orada yaşananlar Batılı bir insanın başına gelse büyük travmalar olurdu ama orada öyle olmuyor.
- Derya Durmaz: Ben Cemile’yi oynuyorum. İki çocuğunu birden kaybeden bir anne Cemile. Hayat hep devam ediyor ama o coğrafyada hayatla ilgili bir şeye isyan edeceksen bu kadınlar kendilerince bir şeyler yapıyorlar Aslında hayatından vazgeçmek belki sessiz bir isyan.
Son zamanlarda özellikle bu sene Güneydoğu’yu anlatan çok fazla hikâye oldu gerçi kadın hikâyesi olması daha naif olması gibi etkenler var ama sizce bu filmi diğerlerinden ayıran şey nedir?
- Selda Çiçek: Ben biraz yanlıyım aslında ama farkı bence yapısal olarak filmde bir kahraman olmaması. İnsani bir noktadan bakıyoruz ve hayatımız büyük amaçlar büyük emekler değil her zaman.Hayata tanık olmak gibi.
- Barış Çakmak: Çok büyük büyük söylemler içinde değil.
- Onur Dikmen: Filmde zaten söylenmeyen şeyler çok şey söylüyor
- Sevinç Erol: Her sahnesi aslında, biz o filmi yaşadık oynamadık.
- Barış Çakmak: Mesela bir örnek vermek istiyorum. Doğulu bir arkadaşımın anneannesi 50 yaşında kör oluyor ve bir gün olsun beni doktora götürün demiyor kimse de onu doktora götürmüyor. Bunu da çok övünülecek bir şey olarak anlatıyorlar. İşte bizim filmimiz de bu yüzden acıklı bir film değil.
- Selda Çiçek: Ben aslında bu cümleyi kurmamak için hep kendimi tutuyorum ama ötekileştirmiş vaziyetteyiz. Öteki bizim için. Hayır, öteki değil aslında bize çok benziyorlar ama farklılar çünkü doğası farklı, koşulları farklı.
Filmi festivallere gönderdiniz mi? Festivallerden bir beklentiniz var mı?
- Selda Çiçek: Gönderdik, kriterlere uygun bulunmuyor.
Peki bunun sebebi nedir sizce? Bir kırgınlık var mı?
- Onur Dikmen: Kriterlere uygun bulunmuyor ünlem.
- Selda Çiçek: Yoo, hayır kesinlikle yok.
Gişeden ne gibi bir beklentiniz var?
- Selda Çiçek: Bu film bence başka bir şeyle kıyaslanmamalı. Biz bir şey söylüyoruz ve bunun duyulması arzusundayız.
Son dört beş yıla kadar yabancı filmler daha fazla izlenirdi artık yerli filmler daha fazla izleniyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Selda Çiçek: Sinema böyle bir şeydir zaten. Herkes kendi hikâyesini izlemek ister.
- Onur Dikmen: İnsanlar artık uyandılar zaten uyanmıştılar ama Amerikan klişesinden vazgeçtik. Artık yemiyoruz.
- Selda Çiçek: Birikmişlikte var, yeni bir jenerasyon geliyor ve sinemada bir değişim yaşanıyor. Genç sinema, yeni kan. Kulakları çınlasın İnan Temelkuran (Altın Portakal) ödülü alırken “çatlaklardan geliyoruz” dedi. Katılıyorum, çatlaklardan geliyoruz…