Seslendirme sanatçıları dertli

Güncelleme Tarihi:

Seslendirme sanatçıları dertli
Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2005 00:00

Filmlere, çizgi filmlere, dizilere ses veren dublaj sanatçıları, emeklerinin bedelini alabilmek için yaklaşık 1 aydır “Türkiye Sessiz Kalmasın” sloganıyla seslerini duyurmaya çalışıyor. Seslendirme Sanatçıları Meslek Birliği (Ses-Bir) İstanbul Şube Başkanı Ali Gül, birliğin 5846 sayılı yasayla telif haklarını takip için kurulduğunu ve 300'ü İstanbul'da olmak üzere yaklaşık 450 üyesi bulunduğunu söyledi. “Filmlerdeki seslendirme kalitesinin giderek düşmeye başladığını” kaydeden Gül, “Artık sokaktan geçen, sanatla ilgisi olmayan, oyunculukla ilgisi olmayan insanlarla taşeron firmalar, seslendirme yapmaya başladılar. Kimse de buna ses çıkarmıyordu, seyirci kalıyordu. Biz de duyarlı sanatçılar olarak, bu işin kalitesini yükseltmek için bu örgüt çatısı altında böyle bir eylemi zaruri gördük” dedi. “Seslendirme sanatçılığının yasal bir mesleki tanımının bulunmadığına” dikkat çeken Gül, mesleklerinin tanımlanmasını ve  sertifikası olmayanın bu işi yapmamasını istediklerini bildirdi. Ali Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her önüne gelene bu işi yaptırıyorlar. Biz seslendirmeyi sanatçı, tiyatrocu, oyuncu yapsın istiyoruz. İlla eğitim alması gerekmiyor. Eğitimsiz olup da çok iyi konuşan arkadaşlarımız da var. Tiyatrocu olmak lazım. Çünkü bir aktörü seslendiriyorsunuz, oynamanız gerekiyor. Düz haber okumuyoruz ki biz... Ağlıyorsa ağlıyor, gülüyorsa gülüyoruz. Aktör olmak işin mayasında var. Oyuncu olması lazım.” Seslendirmeleri yaptıran taşeron firmalara “istenilen fiyatları vermeleri, donanımlı yönetmen ve Ses-Bir üyeleriyle çalışmaları durumunda seslendirme yapacaklarını” söylediklerini, 1 Şubat'tan bu yana da söz konusu şartları yerine getirmeyen firmalarla iş yapmadıklarını dile getiren Gül, “son dönemde bazı TV kanallarında ne olduğu belirsiz insanlar tarafından seslendirilmiş filmlerin yayına girmeye başladığını” ifade etti.     SESLENDİRME ÜCRETİ     “Seslendirme sanatçılarının çok yüksek ücret istemediklerini ve 3-5 milyon liraya çalıştırılan insanlar olduğunu” anlatan Gül, ”taban fiyat olarak yabancı bir filmde başrol için 100, yan roller için 60-40, figüranlar için de 20 milyon lira istediklerini” söyledi.Menderes Samancılar'ı da seslendiren Ali Gül, “eylemlerinin özellikle yabancı filmlerle ilgili olduğunu, bu filmlerin kötü seslendirmeyle yayına çıktığını, oysa halkın kaliteli sesler duymak istediğini” kaydetti. Gül, “Normal parayı vermemek için herkes konuşturuluyor. Kimse de şikayet etmiyor galiba... Yayın kuruluşlarının biraz duyarlı olmasını rica ediyoruz, sahip çıksınlar filmlerine. Para verip ithal ediyorlar, seslendirmeye de para ayırsınlar, kaliteli sesler bu işi yapsın” dedi.     KADİR İNANIR'I SESLENDİREN SANATÇININ YORUMU 43 yıllık seslendirme sanatçısı Esen Günay da, tiyatro kökenli olduğunu, sürekli başrol oyuncuları seslendirdiği için de tiyatroyu bırakarak sadece seslendirme yaptığını anlatarak, Türk sinemasından Ayhan Işık, Orhan Gencebay ve Yılmaz Güney'in dışında seslendirmediği başrol oyuncusu kalmadığını bildirdi. Günay, yaklaşık 25 yıldır Kadir İnanır'ı da seslendirdiğini belirterek, “sürekli aynı aktör konuşulduğu zaman aktörün ezberlendiğini ve daha iyi iş çıktığını” söyledi. “Seslendirme işinin bazı firmalarca ucuza getirilmeye çalışıldığını, hatta gazete ilanlarıyla insanların toplandığını” ifade eden Günay, “Bir filmden 3-5 milyon alanlar var. Dışarıda hiçbir işi yok. '3-5 film yaparım, cebime 25-30 girer' diyor. Böylece de kalite düşüyor” dedi. “Seslendirmenin asıl unsurunun oyunculuk olduğunu” vurgulayan  Günay, “Kameranın karşısındaki aktör bir şeyler vermeye çalışıyorsa, sıra seslendirmeye geldiğinde biz de onu tamamlamak durumundayız” diye konuştu. Seyircinin kaliteli sesi bildiğini ve istediğini de dile getiren Günay, “Biz seyirciye ne verirsek, onu alır. Daha iyisini verirsek, iyisini alır. İnsanlar anlamıyor zannedilmesin, herkes anlıyor” dedi.Esen Günay, “son dönemde Türkçe'nin bozulmaya başladığını” da kaydederek, “Yavaş yavaş Türkçe'yi bozmaya başladık. Garip kelimeler de girmeye başladı. Türkçe'yi bizim kurtarmamız lazım. Biz iyisini vereceğiz, seyirci ona alışacak. Daha kötüsünü verirseniz, ona da alışırlar” şeklinde konuştu.     SESLENDİRME YÖNETMENİ ÖZKARA'NIN GÖRÜŞÜ         Seslendirme yönetmeni Gökhan Özkara da, “profesyonel seslendirme sanatçısı ile amatörler arasında büyük farklar bulunduğuna” işaret ederek, “seslendirme sanatçıları ile işin kısa sürede ve hatasız tamamlandığını” söyledi. Özkara, “Amatörler, öncelikle sesi oturtmakta, senkron yapmakta, rolü çıkarmakta ve tonlar ile vurgularda hata yapmakta. Bunlar da, seslendirmeyi bilmedikleri için. Böyle kişilerle çalıştığımızda sürekli senkron, ton ve vurguyla uğraşıyoruz” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!