‘Ses bayrağı’na veda

Güncelleme Tarihi:

‘Ses bayrağı’na veda
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2011 00:00

Kırımlı yazar Cengiz Dağcı, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kültür Bakanı Günay, Diyanet İşleri Başkanı Görmez ve Türkiye’den kalabalık bir heyetin katıldığı törenle, vatanında toprağa verildi. Davutoğlu, “Fiziken başka yerde olsa bile ruhen, manen hep Kırım’da yaşadı” dedi. Günay ise “Türkçe’nin dünyadaki ses bayraklarından biriydi” diye konuştu.

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dün Kırımlı yazar Cengiz Dağcı’nın memleketindeki cenaze törenine katıldı. Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, TİKA Başkanı Serdar Çam, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, çeşitli üniversitelerin rektörleri, İlber Ortaylı gibi aydın ve yazarlar bulunan kalabalık bir heyetle Kırım’a gitmeden önce Esenboğa Havalimanı’nda açıklama yaptı. Davutoğlu, Dağcı’nın Londra’da öldüğü haberini New York’ta aldığını ve hemen devreye girdiklerini söyleyerek, ailesinin önce Dağcı’yı Londra’da defnetmeyi planladığını, ancak gerek İngiliz yetkililer gerek ailesi nezdindeki girişimleri sonucunda cenazeyi Kırım’da defnetmek konusunda mutabık kaldıklarını bildirdi. “Zaten kendisi çok çileli bir hayat yaşadı. Bu çileli hayatın her aşamasında kendisi fiziken başka yerde olsa bile ruhen, manen hep Kırım’da yaşadı. Kırım’ın çektiği her acıyı kendi şahsi hayatında da yaşadı” diye konuşan Davutoğlu, Dağcı’nın esirlikleri ve sürekli Kırım’a duyduğu özlemi
/images/100/0x0/55eaa467f018fbb8f88d58d8
eserlerinde dile getirdiğini kaydetti.

Gelmek istemişti

Bakan Davutoğlu, bir gazetecinin Dağcı’nın 1970’li yıllarda Türkiye’ye gelmeyi talep ettiği, ancak bu talebin reddedildiğine ilişkin iddiaları hatırlatması üzerine, kendisinin ortaokul yıllarında Dağcı’nın kitaplarını okuduğunu, Türkiye’ye gelme isteğinin kendi bildiği kadarıyla daha eski, 1940’lı yılların sonunda olduğunu kaydetti. “Maalesef, o sıradaki talebi diğer birçok talep gibi belki başka bazı ülkeleri rahatsız edeceği düşüncesi ile kabul edilmemiş” diyen Davutoğlu, Dağcı’nın buna da “Yurdunu Kaybeden Adam” eserinde biraz sitemle yer verdiğini kaydetti. Davutoğlu, Dağcı’nın fiziken olmasa da ruhen Türkiye’de yaşadığını söyleyerek, Türkçe’yi bu kadar iyi kullanan çok az yazar bulunduğunu bildirdi.

Yüzyılın acıları

Kültür Bakanı Günay da Türkçe’nin büyük ustalarından birine karşı bir görevi yerine getirmek için kalabalık bir heyetle yola çıktıklarını söyleyerek, şunları kaydetti: “Cengiz Dağcı gerçekten 20. yüzyılın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki bütün acılarına tanıklık etmiş, bütün serüvenlerini içinde yaşamış birisiydi ve Türkçe’nin dünyadaki ses bayraklarından biriydi. Çağdaş uygarlık yürüyüşümüz itibarıyla Avrupa değerlerini benimsediğimiz, inanç bağlarımız nedeniyle Ön Asya dünyası ile yakın ilişki içinde olduğumuz gibi, dil ve tarih itibarıyla da Asya’nın bütünü ile yakın ilişki içindeyiz. Dağcı bizim bu yakın ilişkilerimizin somut kanıtlarından birisiydi.”

Gaspıralı’dan sonra

Simferopol Havaalanına gelen Davutoğlu ve Günay’ı, Kırım Özerk Cumhu-riyeti’nin Başbakan Yardımcısı Georgiy Pisore, Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Kırım Temsilcisi Victor Plakida, Kırım-Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu karşıladı. Törende bulunan Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da, burada yaşayanlardan daha çok Kırımlı olan ve Kırım’a daha fazla hizmet eden İsmail Gaspıralı’dan sonra en büyük yazarlarının toprağına döndüğünü belirterek, Dağcı’nın sürgünde, zor koşullarda, ölüm topraklarında olan Kırımlıların hür sesini dünyaya duyurduğunu kaydetti.
/images/100/0x0/55eaa467f018fbb8f88d58da

Vuslat günü

KONUŞMASINDA, “Bugün bir vuslat günüdür; Dağcı’nın anasına, toprağına, Kırımlı kardeşlerine kavuşma günüdür. Dağcı gerçek özgürlüğüne bugün kavuşmuştur” diyen Davutoğlu, Dağcı’nın tabutunu taşıdı, Günay’la birlikte mezarına toprak attı. Dağcı, AK Mescit’te kılınan cenaze namazından sonra memleketi Kızıltaş’ta toprağa verildi. Törende Kırım-Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Davutoğlu ve Günay’ın arasında saf tuttu. Dağcı’nın tabutu Kırım bayrağına sarıldı.

Cengiz Dağcı kimdir

Gelemediği Türkiye’nin anadiliyle yazdı

BUGÜN Ukrayna’ya bağlı olan Yalta yakınlarında, kimi kaynaklara göre 1919, kimisine göre 1920’de doğan ve Türkiye’ye gelmediği halde “anadilim” diyerek Türkiye Türkçesi ile eserler veren Kırımlı edebiyatçı Cengiz Dağcı’nın, resmi sitesinde de yayınlanan kısa yaşamöyküsü şöyle: “Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, deprem gibi tabii afetler yanında Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçti. İlköğrenimi köyünde ve Akmescit’te yaptı. Aynı şehirde ortaokulu
/images/100/0x0/55eaa467f018fbb8f88d58dc
bitirdi (1938). Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıktı. 1940 yılında Sovyet ordusunda subay olarak savaşa katıldı. 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara tank teğmeni rütbesi ile esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946’da Londra’ya yerleşti. 1990’da kalp ameliyatı geçirene kadar Londra’da bir lokanta işletti.

Rus zulmünün hüznü

Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını anlatır. Türk edebiyatının en güçlü yazarlarındandır. Hüzünlü bir üslûbu vardır. Romanlarında Kırım Türklerinin 1928’den sonra Rus emperyalizminin boyunduruğu altında çektiği acıları dile getirir, bir yurdun gasp edilişini anlatır. Konularında büyük sömürü savaşlarında insanın kendini arayışı, zulme başkaldırma haysiyetinin kazanılması gibi evrensel boyutlar vardır. Bunun yanında anlatılan olayların gerçekten yaşanmış olması da eserlerine ayrı bir kuvvet katmaktadır. Eserleri Varlık Yayınları ve son yıllarda da Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanmıştır.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!