Güncelleme Tarihi:
Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) düzenlenen "Adalet, Ombudsmanlık ve Üniversiteler" konulu konferansta konuşan Malkoç, tek eksikliklerinin yeterince tanınmamak olduğunu belirtti, devlet hayatında 4-5 yılın çok kısa bir zaman olduğunu söyledi.
BEÜ'de olduğu gibi üniversitelerde "Ombudsmanlık Toplulukları" kurduklarını ifade eden Malkoç, "Vali, rektör, dekan ve öğrencilerimizle bir araya gelip daha iyi ve daha güçlü Türkiye'yi hak ve adalet üzerine inşa etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
"ARTIK ANARŞİ, TERÖR VE SİLAH YOK"
İstanbul Hukuk Fakültesinden 1982'de mezun olduğunda sadece birkaç ilde üniversite bulunduğunu anımsatan Malkoç, şöyle konuştu:
"Türkiye'de bütün öğrenci sayısı 150 bindi. Şimdi üniversitelerde 150 bin akademisyen var. Türkiye'de yurt dışından gelen 150 bin yabancı uyruklu öğrenci var. Türkiye'de üniversite sayımız 206'ya, okuyan öğrenci sayımız ise 7,5 milyona ulaştı. Yurt ve kredi konusunda da inanılmaz imkanlara sahipsiniz. Bunu geçmişle mukayese ederek söylüyorum. Daha iyisini de hep beraber yapacağız. Üniversitelerimiz huzur dolu. Artık anarşi, terör ve silah yok. Okuduğumda hemen hemen her gün Türkiye genelindeki üniversitelerde veya sokak çatışmalarında 4-5 kişi ölüyordu. Bizi dersten çok adli tıptan cenaze kaldırmaya götürüyorlardı. Türkiye bunları geride bıraktı. Üniversiteler, farklı fikir ve düşüncelerin olduğu yerdir. Bunlar olacak. Kendi düşüncelerimizle arkadaş ve hocalarımızı ikna etmek için birbirimizle yarışacağız. Bu normal ama yok fikrimi zorla kabul ettireceğim, belime silah koyacağım ve terörle uygulayacağım. Türkiye bunlardan kurtuldu."
"TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ, UMUDU VE HEYECANISINIZ"
Kendilerini yetiştirmeleri, derslerini takip edip hocalarından dinlediklerini iyi kavramaları için öğrencilere tavsiyelerde bulunan Malkoç, kütüphanelerle internetten çok sayıda kaynağa ulaşılabildiğini kaydetti.
"Kendinizi dersle sınırlandırmayın. Sadece eğitim gördüğünüz konularla değil, Türkiye ve dünyada neler oluyor. Buna ilişkin çabanız, fikriniz ve düşünceniz olsun." diyen Malkoç, şöyle devam etti:
"Daha iyisi nasıl olur diye çabanız olsun. Türkiye'de ilkokullarda da İngilizce dersi başladı. Ortaokul, lise ve üniversitelerde yabancı dil öğretiliyor. 10-15 yıl okullarında yabancı dil dersi verip de çocuklarına dil konuşturmayı beceremeyen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Nasıl yapmışız bilmiyorum. Şimdi biraz daha düzeldi. Yurt dışına gidiyorsunuz sonradan gelişmiş ve kurulmuş ülkelerde bile üniversite mezunları birkaç dil konuşuyor. Sosyal medyada fazla zamanınızı yitirmeyin, dizilerle zamanınızı öldürmeyin. Bunun yerine dil öğrenin. Ana dilinizi sonuna kadar en güzel öğrenin. İngilizce öğrenin. Güneyimizde İslam dünyasının bir parçası var. Önümüzdeki yıllarda onlarla daha iyi ilişkilerimiz olacak. Arapça öğrenin. Kuzeyimizde eski Sovyetler coğrafyasında Türk dünyası dahil Rusça biliyor. Rusça ve Çince öğrenin. Türkiye'nin geleceği, umudu ve heyecanısınız."
"ANADOLU COĞRAFYASI ÇOK BÜYÜK BİR İMKAN"
Türkiye'nin son yıllarda epey geliştiğini ve ciddi anlamda mesafe aldığını kaydeden Malkoç, ancak istenilen hedeflere ulaşmak için Türkiye'nin bu gelişmişliği yeterli görmediğini dile getirdi.
Şu anda Türkiye'nin gayrisafi milli hasıla açısından dünyanın 17'nci, harcama paritesinde de 13'ncü büyük ekonomiye sahip olduğunun altını çizen Malkoç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde Türkiye'yi dünyadaki ilk 10 ülke arasına koymak. Bunu yapacağımıza inanıyorum. Yeter ki gerekli alın terini ve göz nurunu dökelim. Buna ulaşmamız zor değil. Anadolu coğrafyası çok büyük bir imkan. Dünyada milattan öncesinden beri her kim güçlü olmak istiyorsa, bu coğrafyada etkin olmak durumunda kalmış. Bütün dinler ve peygamber bu coğrafyanın etrafına gelmiş. Önemli savaşlar, ilk yazı ve medeniyet ile aklınıza ne geliyorsa insanlık adına burada olmuş. Bitlis varken Berlin, Londra, Paris, New York ve Moskova yoktu. Burası böyle bir toprak, medeniyetin ve insanlığın beşiği. Rusya, Hazar, İran, Irak ve Doğu Akdeniz'de petrol çıksa dünyaya açılması için borularla Türkiye üzerinden geçmesi gerekiyor. Dünyada uluslararası uçan her 100 uçaktan en az 60'ı Türkiye üzerinden uçmak zorunda. Cenab-ı Allah'ın koyduğu fizik kuralları bunu gerektiriyor. Onun için dünyanın en büyük havaalanını Cumhurbaşkanımız Türkiye'de yaptı. Göçmen kuşlar bile Anadolu topraklarını kullanıyor. Böyle mübarek bir ülke. Onun için çok çalışmamız lazım. Bölgemizin huzuru ve barışı da buna bağlıdır."
"40 YIL BOYUNCA HAİN VE BAŞKALARINA KÖLE YETİŞTİRDİ"
Yeni Türkiye'yi demokrasi, insan hakları ve adalet üzerinde yükselteceklerini vurgulayan Malkoç, anayasa ve kanunlarda değişiklikler yaparak yanlış uygulamalara son verildiğini ifade etti.
Dünyanın nimet ve imkanlarından faydalanmak gerektiğini belirten Malkoç, şunları kaydetti:
"Ama bu nimetleri heba ederseniz, yanlış kullanırsanız, elinize silah alıp, belinize silah koyarsanız, çukur açarsanız, hendek kazıp bomba koyarsanız, yapılacak belli. Devletin şefkat tokadı size gelir. Türkiye'de çok hastalıklar var. Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) içinde Osmanlı'dan kalma cuntacılık hastalığı var. 2-3 komutan kendini kuvvetli hissedip cunta oluşturmuşlar. 1960 darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat böyledir. Bunlar geride kaldı. 15 Temmuz da böyle bir belaydı. Din ve eğitim adına yavrularımızı aldılar. 40 yıl boyunca ne güzel eğitim verilirdi. 40 yıl boyunca hain ve başkalarına köle yetiştirdi. Cumhurbaşkanımızın basireti, dirayeti, feraseti, kararlı tutumu ve milletimizin direnci bu belayı savuşturdu. Harbiye, mülkiye ve adliyede örgütlenmiş. Sen kimsin. Bin yıl boyunca bu topraklarda senin gibi nice belaları, fitne odaklarını yerin dibine gömdük, hak ettikleri yere gönderdik. Sonra geçip gidersin Amerika'ya. Nereye gidersen git Türkiye'nin adaleti, savcıları, emniyet teşkilatı, polisi ve jandarması yakana yapışıp günün birinde seni o sanık sandalyesine oturtacak. Adaletin önünde hesap vereceksin."
"KIYAMETE KADAR DA BİR VE BERABER OLACAĞIZ"
Türkiye'nin geleceğinde üniversitelere çok önemli görevler düştüğünü bildiren Malkoç, 2023 yılında Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümünde ilk 10 ülke arasına girmek için üniversitelerin, hocaların ve öğrencilerin arzu edilen düzeye gelmesi gerektiğini ifade etti.
Anayasa ve kanunlarda da belirtildiği gibi devletin temelinin adalet olduğunu vurgulayan Malkoç, Osmanlı'nın üç kıtada 600 yıl boyuca farklı dinleri, dilleri, mezhepleri bir arada tutarak yönettiğini hatırlattı.
"Damarlarımızda ve genlerimizde bu var. İnşallah yeniden bunu hatırlayıp ihya edeceğiz. Bu da adalet, insan hakları ve demokrasi ile olacak." diyen Malkoç, şunları aktardı:
"Burada herkese görev düşüyor. 2500 yıllık bir devlet tecrübemiz, 1400 yıllık İslam medeniyeti birikimimiz var. Anadolu coğrafyasında Arap, Kürt ve Türk ile bin yıllık bir birlikteliğimiz var. Diyarbakır, Bağdat, Bitlis ve Van ne fitne ve işkenceler gördü ama bu millet hep beraber bu fitnelerin üstesinden geldi, birliğini ve beraberliğini muhafaza etti. Bugün de terör örgütleri FETÖ, PKK ve benzerleri ile yurt dışı unsurları istediği kadar uğraşsınlar, nasıl bin yıl boyunca bu fitnelerin üstesinden gelmiş ve onları adaletin önünde yargılamışsak, birliği ve beraberliği temin etmişsek, inşallah kıyamete kadar da bir ve beraber olacağız. Bundan tereddütümüz yok ama bunun ölçüsü adalet, hakkaniyet ve mizanı korumamızdır."
"TERÖRE BULAŞIRLAR VE BERABER OLURLARSA O ZAMAN İŞ DEĞİŞİR"
Siyasi partilerin de anayasaya göre kurulan kurumlar olduğunu, çalışacaklarını ve milleten oy isteyeceklerini belirten Malkoç, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ama teröre bulaşırlar ve beraber olurlarsa o zaman iş değişir. Türkiye değil, Avrupa, Amerika ve dünyanın neresinde olursa olsun parti ve dernek kuracağım, silahlı birimim olacak, dağlara insan çıkaracağım, o ülkenin güvenlik birimleriyle çatışmaya gireceğim. Böyle bir şey olamaz. Bunu yapanlara her ülkenin yöneticilerinin ve devletin vereceği cevap açık ve nettir. 'Silahı alıp çatışmaya gideceğim, hendek kazacağım, mahallelere çukur kazıp bomba koyacağım.' Cevabını alırsın. Almanya, Amerika ve Türkiye'de de böyledir. Elbette huzuru bozan kim varsa hem burada hem de öbür tarafta karşılığını görecek."
Bitlis Valisi Oktay Çağatay da Kamu Denetçiliği Kurumunun, millet egemenliğinin en önemli sembolü TBMM'den gücünü aldığını kaydetti.
Çağatay, "Zaman ayırdığı ve bizi bilgilendireceği için Malkoç'a teşekkür ediyorum. İdare birçok kararla olur. Mesai arkadaşlarımla birçok karar adım. Bunu hep devlet adına yaptım." diye konuştu.
BEÜ Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım ile Kamu Denetçisi Hüseyin Yürük'ün de konuşma yapmasının ardından konferans sona erdi.
Konferansa, kurum amirleri, akademik ve idari personellerle öğrenciler katıldı.