Güncelleme Tarihi:
Karaaslan’ın eşinin şikayeti üzerine açılan savcılık soruşturması, Adli Tıp Kurumu raporu geciktiği için 1.5 yıldır sonuçlanmazken, suçlanan doktor kendisinin müdahalesi olmadığını, ameliyata başlamadan hastanın öldüğünü savundu. Tıp merkezinde bu boyutta bir ameliyatın yapılamayacağı ortaya çıkınca da cerrahi bölüm kapatıldı.
Gazipaşa İlköğretim Okulu’nda görevli öğretmen Serap Karaaslan, 5 Ekim 2007’de Özel Özde Tıp Merkezi’ne gitti. Safra kesesi rahatsızlığı nedeniyle aynı gün saat 09.30’da ameliyata alındı. Bir saat sonra ameliyatı yapacak olan Op. Dr. Tuncay Demir, öğretmenin eşi tıbbi ilaç mümessili Murat Karaaslan’ın yanına giderek, “Eşinize herhangi bir müdahalede bulunamadım. Kalp krizi geçirdi, hekim arkadaşlarımız başında, gerekeni yapmaya çalışıyoruz” dedi. Bir süre sonra ise Serap Karaaslan’ın öldüğü açıklandı. Eşinin ölümüyle şoke olan Murat Karaaslan, savcılığa suç duyurusunda bulundu, cenaze de otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
Burada, “İç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu ölüm meydana gelmiştir” raporu verildi. Bunun üzerine savcılığın ifadesini aldığı Op. Dr. Tuncay Demir, ameliyata başladığı sırada karın kısmından aletle girdiğini, bir süre sonra anestezi uzmanının hastanın durumunun fenalaştığını söyleyip, ameliyatı bırakmasını istediğini belirterek, “Hemen diğer doktorlar çağrılarak müdahale edildi, ancak hasta kurtarılamadı. Ameliyat ekibi olarak hiçbirimizin kusuru yoktur. Hakkımda yapılan suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
FARKLI RAPORLAR DİKKAT ÇEKTİ
Soruşturma sırasında Op. Dr. Tuncay Demir’in iki farklı raporda imzası bulunduğu ortaya çıktı. Doktor İstem Formu’nda ‘Hastaya cerrahi hiç bir müdahale yapılamamıştır’ notu düşüldüğü, aynı gün düzenlenen hasta çıkış özeti raporunda ise ‘saat 10.00’da ameliyata başlandığı, 11.30’da ise kalp krizi geçiren hastanın öldüğü’ yazıldı.
Savcılık, dosyayı kişinin ölümünde tıbbi kusur bulunup bulunmadığının tespiti için 18 Nisan 2008’de İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Geçen ocak ayında Serpil Karaaslan’ın yakınlarından olay öncesinde varsa bilinen hastalıklarının, sürekli kullandığı ilaçların adı, kişinin sağlık karnesi ve otopsi için alınan iç organ parçalarının gönderilmesi istendi. Ancak kesin rapor henüz gelmedi.
PEŞLERİNİ BIRAKMAYACAĞIM
Adana Adli Tıp Kurumu raporunun doktoru yalanladığını savunan Murat Karaaslan, eşinin ölümünden sorumlu olanların peşini bırakmayacağını söyledi. Rapora göre, ölümün iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama olduğunun belirtildiğini kaydeden Karaaslan şöyle konuştu:
“Yani kalp kriziyle ilgisi yoktur. Operasyon başladığı anda büyük damarın yaralanması sonucu kanamayı durduramadığı için ölümün gerçekleştiği açıktır. Belgelerde gösteriyor ki, net biçimde doktor hatası söz konusudur. Doktor ameliyata başlarken batından girmiş. Demek ki orada bir şey yaptı onu da fark edemedi. Orada zaten kalpten gelen büyük damar geçer, hekimler bu konuyu daha iyi bilirler. O damar patladığı için de içeride fazla kan birikiyor. Haliyle tansiyonu düşüyor, kalbe kan gitmeyince de otomatikman hastayı bence 10 dakikada kaybediyorlar. Devamında kurtarmaya çalışıyorlar ama kurtaramıyorlar.”
CERRAHİ BÖLÜM KAPATILDI
İhmalle suçlanan Op. Dr. Tuncay Demir ise, ”Ben hiç müdahalede bulunmadan hasta öldü“ demekle yetindi. Hastane yöneticileri de, savcılığın açtığı soruşturmada gerçeklerin ortaya çıkmasını beklediklerini söyledi.
Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı sürdürürken, İl Sağlık Müdürlüğü de, merkezin Cerrahi Bölümü’nü ameliyatları yapma yetkisi olmadığı gerekçesiyle önce bir ay, ardından süresiz kapattı.